• küçükçekmece gölü ve çevresinde yapılan kazılar sonucu ortaya çıkan 2700 yıllık kayıp antik kent.istanbul'un en eski ve en büyük antik limanlarından birisi olduğunu kanıtlayabilirmiş.

    http://www.kenthaber.com/…33-4077-8f02-0018f6660134
    http://www.ntvmsnbc.com/id/24991715/
  • bugün ekrem imamoğlu tarafından gezilerek yeniden gündeme gelen tarihi değer. cumartesi günü çoluğundan çocuğundan fedakarlık edip, makam odasından çıkarak, pirzola yemek yerine bu makamdaki birisinin bu değerimizi gezmesi ve yapılabilecek şeyleri değerlendirmesi çok değerli. insanlık adına teşekkürler.
  • küçükçekmece göl havzasında bulunan antik kent olduğu tahmin ediliyor. bulunan arkeolojik alanın gerçekten bathonea olup olmadığının ve eğer başka bir kent ise hangi kent olduğunun tespit edilmesi için kazının düzenli yapılması gerekiyor, oysa kazılar ağır aksak sürüyor.
    çalışmalar ne yazık ki tam randımanlı ilerleyemiyor. hâlbuki araştırmalar layıkıyla yapılabilse "konstantinopolis arkeolojisi"* açısından pek çok kıymetli bilgi edineceğiz.
    ancak nasıl ki yenikapı arkeolojik kazıları kapandı (marmaray sebebiyle) ve konstantinopolis arkeolojisinin belki de en önemli eserleri sonsuza dek toprak altında kaldı (kim bilir), bathonea da maalesef kanal istanbul hattında yer alıyor. eğer kazı kapanırsa (bakanlığın bu konuda açık bir kararı ya da talebi yok, hasankeyf'in, allionai'in başına gelenleri düşününce benim naçizane hüsn-ü kuruntum olarak yazıyorum bunu buraya) henüz ne olduğu anlaşılamadan tarihin derinliklerine, tozlu sayfalarına ya da çöplüğüne (adına ne demek isterseniz onu seçiniz) gömülebilir. yenikapı kazıları kurtarma kazılarıydı, uzun süre devam etti ve araştırmacılara birçok fikir verdi. kazılardan bir sürü tez, makale, konferans bildirisi çıktı. oysa bathonea kazıları o kadar ilerleyemediği için kapanması durumunda eski dünyayı aydınlatacak çok önemli bir tarihsel veriyi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız.

    * "vay, şerefsiz 'şehr-i istanbul'a 'konstantinopolis' dedi" diye düşünmesi muhtemel kötü niyetlilere not: "konstantinopolis arkeolojisi" kavramını bir eski çağ tarihi terimi olarak kullanıyorum. bu terimle kabaca geç roma ve bizans dönemini kapsayan geçmiş binyılların istanbulu konusundaki tarihsel, arkeolojik, antropolojik çalışmalardan söz ediyorum.
  • bildiğin efes antik kenti gibi kocaman şehir çıkacak gibi duruyor.
  • burası koruma dışı bırakılırsa türkiye cumhuriyeti kendi ayağına sıkar, bu kadar net. aptallaşmamak lazım.
  • toki'nin üzerine konut yapmak istediği 'antik kent' ile ilgili iü'den ibretlik bir açıklama geldi: "kazılar abartılıyor. orası bathonea olmayabilir." peki bu acele neden..
    http://www.radikal.com.tr/…ugu_bile_supheli-1180131
  • bathonea; 2700 yıl sonra hak ettiği değere kavuşuyor. gizli inci, tüm dünya’dan turist çekeceği ve tarih ile doğanın, dün ile bugünün birlikte yaşanılacağı zamanlarına doğru hızla gidiyor.

    http://www.reelhaber.com/…li-incisi-bathonea/14164/
  • arkeologlar nezih başgelen ve haldun aydıngün'ün antik kenti anlattığı bir program için (bkz: https://www.youtube.com/…atch?v=knvdou9nqtg#t=1212)

    kazdıkça katmanlar arasında birkaç yüz yıl geriye giderek şehr-i istanbul'un ne kadar kadim olduğu görülmüştür.

    roma yolu bile çıkmış buradan ama yine maalesef fazla gündeme gelmeyecek muhteşem bir zenginliğimiz.
  • benim çocukluğum çekmece gölüne düşerek geçti.

    çekmece garip bir yerdir. valla bak. ben çocukken pikniğe gittiğimiz koruluk meğerse ünlü bir batakhanenin bahçesiymiş. koruluğun yanında içinde top oynadığımız yıkılmaya yüz tutmuş havuz meğerse muhabbet tellalarının pazarlık yaptığı yermiş. çok da değil benim çocukluğumdan 10-15 sene evvel.

    şimdi yürüyüşler yapılan sahil yolunun yanında, şimdi tüm kanarya halkının mangalda tavuk kanat pişirdiği yer ise, eski ordu fırını imiş. tüm istanbul'un birliklerine ekmek buradan gidermiş. veya ne bileyim işte, şimdi dolmuşların park ettiği, bir parçası da marmaray'ın üstgeçidinin olduğu yerde mezbaha varmış. hatta mezbaha burada olduğu için bir çok ünlü istanbul lokantasının ilk şubesi buradaymış. beyti gibi, mandacı gibi. o zamanlar bu mekanlarda et ve kuru fasulye satılırmış. kuru fasulyeye de kanarya denirmiş. hatta istanbul'un en güzel kelle paça çorbası bu lokantalarda olurmuş.

    veya işte fi tarihinde merkezde ev için temel kazdılar. bir baktılar ki roma döneminden kalma bir su kemeri çıktı temelden. kemerin yanında da öyle kuzeybatıya doğru giden, temel tabanının iki üç metre altında tünel gibi bir şey. haliyle inşaat için ruhsat alamadılar. tarihi eserin üstünü toprakla örtüp otopark yaptılar. meydan da, eski çınarın yanında şimdi hala otopark olarak çalışıyor.

    sonra ne bileyim şimdi cemevi olan garip dede türbesi vardır mesela. ki kendisinin gayet veled-i rum olduğu anlaşılmış durumda. ama bizim tüm mahalleli gidip eski püskü türbesinde fatiha okuyup başucundaki erik ağacına ( yoksa dut muydu?) çaput bağlardı. nasıl cemevi oldu orası bilemedim. garip dede deyip geçmeyin. eğer efsane doğruysa kendisi roma imparatorluğundan birisi.

    benim çocukluğumda göl ile anlatılan 3-4 tane efsane vardı. bir tanesi de garip dede ile ilgili idi. garip dede şimdi gölün dibinde olan köydeki (bathonea) evlere gidip yiyecek ve su istemiş. ama kimse ona bir şey vermemiş. vermedikleri gibi garip dedeyi aşağılayıp köyden sürmüşler. o da köylülere beddua etmiş. beddua eder etmez yer yarılmış köy su altında kalmış.

    bu efsaneyi 99 depreminden sonra çok daha gerçekçi buldum. depremden sonra her iki gölün de depremlerle oluştuğunu öğrendik çünkü. ama henüz bathonea hakkında bir şeyler bilmiyorduk. gölün altında köy mü olur lan diye düşünüyorduk ancak çocukluğumdan kalan efsanelerden bir diğeri ise kurak zamanlarda ve dolunayda kayıkların sürtündüğü cami minaresiydi ki, bathonea bulunduktan sonra dalgıçlar liman zannettikleri yerden göle daldılar ve aslında limanın gölün içinde devam ettiğini gördüler. ve haliyle limanın sonunda ne gördüler biliyor musunuz? yüzeyin bir iki metre altına kadar yükselen bir deniz feneri...

    meğerse bizim cami minaresi diye bildiğimiz zıkkım deniz feneriymiş.

    bathonea sağolsun benim çocukken duyduğum efsaneleri tek tek doğruluyor. doğrulanmayan tek bir şehir efsanesi kaldı. ama o da doğrulanırsa ben korkudan altıma ederim bilesiniz.

    yani affedersiniz de gemi büyüklüğünde bir mersin balığı çekmece gölünde ne arasın?

    bu arada bathonea nasıl bulundu biliyor musunuz? şehrin arazisini zamanın büyükşehir belediyesi toki'ye verdi. toki de temel kazılarını yaparken bir baktı ki... aaa antik kent...

    burası çekmece oğlum. burada görünen hiçbir şey aslı gibi değildir.
  • kazılarda, imparator justinianus' un döneminde gerçekleşmiş olan büyük depremde bir kubbenin altında kalarak, iki kişinin birbirine sarılmış bir şekilde ezilerek öldüğü düşünülen kemikler bulunmuş. yanlarında imparator justinianus dönemine ait sikkeler bulunmuş.`:https://www.sozcu.com.tr/…eri-ortaya-cikti-5597058/`
hesabın var mı? giriş yap