• tottenham'ı elediğini sanan taraftarlara sahip kulüptür.. birisi çıkıp desin ki "aga yenmek ile elemek farklı şeyler"
  • "galatasaray ile fenerin ölüleri bile şampiyonluğa oynuyor. maç fazlasıyla da olsa lider fener şu an." falan diye bi şeyler geveledi dün akşam rıdvan dilmen. burada da bu tarz yazılıyor beşiktaş'ın abartılmaması adına.

    neymiş. lider fenermiş. ulan sadece çaykur rize maçında ki net penaltımız verilse şu an yine biz liderdik, sen neyden bahsediyosun rıdvan. adamlar 13 maçta 5 penaltı kazanmışlar, penaltılarla son dakikalarda ittire kaktıra aldıkları 3 puanlar var. adam diyor ki maç fazlasıyla da olsa biz lideriz. e olun zaten bi zahmet mk.

    şimdi bak;

    beşiktaş 1-2 puan farkla şampiyon olsa diyecekler ki "bu kadar kötü fenerle galatasarayı bile 1-2 puan farkla geçtiniz"

    beşiktaş 10-15 puan farkla şampiyon olsa diyecekler ki "fenerle galatasaray bu sene çok kötü ondan bjk şampiyon oldu. yoksa yine olamazdı."

    yani her türlü "beşiktaş en iyi futbolu oynayan kupayı da hakeden takımdı" diyebilen çok nadir çıkar. ulan futbol dediğimiz şeyde zaten birileri iyi birileri kötü olacak, birileri kaybedecek birileri kazanacak tabi ki. beşiktaşın kazanacağı başarıları diğerlerin kötü olmasına bağlamak neyin kafası.

    bak beşiktaşın 12 maçta topladığı puan 26.

    geçen sezonun şampiyonu fener 12 haftada 31 puan,
    12/13 sezonun şampiyonu gs 12 haftada 22 puan,
    11/12 sezonun şampiyonu gs 12 haftada yine 22 puan toplamış.

    biri dedi mi ya "bu galatasaray şampiyon oldu ama diğerleri çok kötüydü" diye.
    e bu daha neyin tatavası mk. demek ki beşiktaşın şu anda topladığı puan o kadar da düşük bir puan eğil. hatta yüksek bile. kaldı ki beşiktaş son 6 sezonun en yüksek puanını topladı. demek ki ne? beşiktaş üzerine koyarak ilerliyor.

    sonuç olarak beşiktaş'ın bu sene ki yükselişini fenerle galatasarayın oynadığı futbola bağlamak taraftar işinden başka birşey değil. ondan sonra herhalde 2 büyük yaratılmaya çalışılıyor algısı oluşur. atın şu fanatik renkli gözlüklerinizi artık.
  • 11 aralık perşembe akşamı saat 20:00'da bir maç vardı. maçtan önceki lig maçında mustafa pektemek isimli futbolcusunun ağzı yüzü patladı, kemikleri kırıldı. zehir zıkkım olan maçtan sonra futbolcular mustafa pektemek'in yanına gitti. sonra kupa maçı ve cenk tosun golü yazdıkça mustafa'ya selam göndermesi ile bir şeyler oldu.

    11 aralık perşembe akşamı saat 20:00'da sahadaki takım öyle dengeli, öyle tutarlı ve galibiyet için oynuyordu ki; tribünde bizler maçın ne şekilde seyredeceğini tahmin edebiliyorduk. galibiyet kesindi ve roma'dan neden çekinmemiz gerektiğini konuşurken maç henüz 0-0'dı. sonra tosun yine yazdı ama gol yine pektemek'e yazıldı ve maç bitti.

    buraya kadarını tüm tv izleyicileri de biliyor ama işte buradan sonra olanlar benim gece 11'de tribünün ortasında kahkaha atarken gözlerimden yaşlar süzülmesine sebep oldu. işte onlarla gece 1'de girdiğim yatağımda iki gündür dilimden düşmeyen "varsın olsun üstümüzden gitmesin keder" diye başlayan besteyi söylerken hem gülüp hem ağlamama neden oldu. maçın her anı aklıma geldikçe güldüm ve ağladım. garip bir histi, gece 1'de.

    maç bitince ne mi oldu? tribünler "beşiktaş'ım el ele hep beraber tribüne" diye bağırıyordu ama takım zaten bir araya gelmiş ve tribünlere doğru geliyordu. tribünler de birlikte galibiyet kutlaması yapmak için hazırlanırken bir şey oldu. takım elinde bir forma olduğu halde tribüne doğru geliyordu. işte o an kıyametin mustafa pektemek sesi ile kopmaya başladığını sandım. bütün yumruklar "ooooo mustaaafa pektemek" diye bağırırken sallanıyordu. takım da tek sıra olmuş, yumrukları kaldırmış, sanki hepsi birer taraftarmış gibi yumruklarını sallıyordu. onlar da mustafa pektemek için bağırıyordu.

    tribünden bir arkadaş "adam hem golü attı, hem de pektemek'i andı. bize üçlü çektirmeli" dedi cenk tosun için. olcay şahan bu işleri çok sever bilirsiniz. aynı anda bütün tribün bütün stat ayağa diyerek üçlü hazırlığı yaptı. olcay öne doğru bir iki adım attı ki, geri dönüp cenk'e "sen gel" diye işaret etti. onun hakkı olduğunu o da biliyordu. cenk de "hayır abi senin hakkın" diyerek reddetti. açık seçik anlaşılıyordu. olcay şahan döndü ve "elleri göremiyorum...ses duyamıyorum" şeklindeki hareketlerini yaptıktan sonra kapalıdan bütün stat ayağa diye öyle bir ses çıktı ki, sanırım tottenham taraftarı da ayağa kalktı. takım tek sıra duruyordu ve önlerinde olcay, ellerini yana doğru açtı. kolunu üç defa salladığında kızılca kıyamet işte o an koptu. benim son gördüğüm ise tek sıra halinde duran takımın yuvarlak şeklinde birbirine sarılıp zıplayarak üçlüye ayak uydurması. o an tribünlerde +11 kişi daha vardı. ben o keyfi bırakıp sahadaki takımımı izlemeye koyuldum. mustafa'ya sahip çıkmaları, bizim gibi eğlenmeleri...o an heralde çocuğum olsa bu kadar sevinebilir, ancak böyle duygular yaşayabilirdim. o takımın kenetlendiğini, beşiktaşlı olduğunu görmek dünyalara bedeldi.

    ömrümde ilk defa kahkaha atarken hüngür hüngür ağlatan varlıktır beşiktaş. teşekkür ederim.
  • taraftarının zaten keyfini çıkardığı bir takım. kim kasıyormuş? kasan biri varsa o da rıdvan ve rıdvan kafasındakiler.

    puan karşılaştırması yaparak şunu göstermeye çalıştık ama anlamayana davul zurna az oluyor işte. diyoruz ki yapılan tonla hakem hatası neticesinde şu an beşiktaş'ın topladığı puan geçen 3 senenin şampiyonlarından galatasaray'ın 4 puan üstünde fener'in 5 puan gerisinde. yani beşiktaş'ın performansı ortalama bir süper lig şampiyonu takımının 12 haftalık performansı ile paralel. hem de kendi stadı olmadan. çoğu haftasında boş tribünlere oynayarak. beşiktaşın döktüğü paralar ortada, rakiplerinin döktüğü paralar ortada.

    bunlardan bahsetmeyip "ya tamam beşiktaş lider ama fenerle galatasaray kötü oynuyor ona rağmen ilk 3'te" derseniz beşiktaş'ın ortaya koyduğu emeğin ve elde ettiği liderliğin haklı değerini düşürürsünüz. ki zaten biliyoruz ki hiçbir zaman tek büyüğün haftalar öncesinde zirvede yalnız kalmasını hiç kimse! istemez.

    bir kere sporun hangi alanında olursa olsun "x takım şampiyon oldu ama diğerleri kötüydü" gibi gerzek bir ifade olamaz.

    he şimdi gelip buraya "kargalara bak geçen sene ki gibi şampiyonluk havasına girmişler şimdiden ahahah" diye yazan über zekalar olacak. şimdiden cevaplıyım.

    rabbime şükürler olsun iyi gidiyoruz. nasip olur da şampiyon olursak yukarıda bahsettiğim lafları söyleyecek kafaları şimdiden görebildiğim için yazıyorum hepsini. belki denk gelir okurlar da saksıyı biraz çalıştırırlar. şampiyon olamasak da varsın olamayalım bu futbolla amk.
  • daha arabacı takımının anlamını bilmeyen cahil ergenleri "ama siz büyük değilsiniz" diye ağlaşan veletleri gösteren takımdır.
  • türk futbolunu düzeltebilecek tek takım.

    nasıl mı? bakın burada fenerbahçe çok büyük, galatasaray ondan da büyük, trabzon evrenden büyük, bunun bu kadar kupası var, ama sizin uefanız var, taraftar, ekonomik güç vs. muhabbetlerine girmiyorum, biraz objektif olun ve her şeyden bağımsız bakın.

    beşiktaş ne yaptı? parası yoktu, nokta atışı türk yerliler buldu, ince eleyip sık dokudu. yabancı kuralına dikkat etti. rakipler yerli oyunculara 6-7 milyon eurolar verirken, ben o bölgeyi eksik bırakırım ama vermem dedi, vermedi. evet hatalar yaptı ama kadrosunu istikrarını koruyarak gençleştirdi ve her dönem bir tık öteye taşıdı. bunu yaparken kadroya yönetim değil önder özen ve bilic karar verdi. evet yönetimin müdaheleleri oldu elbette ama türkiye şartlarında gayet iyidi.

    takımın başına kendini kanıtlamaya çalışan, potansiyel bir teknik direktör getirdi. bilic'e şans verdi, ilk sene kovmadı, bu sene de kovmayacak, vermeye devam ediyor. kadrosunu kurarken kadro mühendisliğine dikkat etti, aldığı adamların hepsi tertemiz adamlar, sorunu olmayan, futbolunu oynayan adamlar oldu. maaşları hep dengeli tuttu, burak yılmaz selçuk inan gibi 5 senelik garanti, uçuk sözleşmeler yapmadı, böylece haksızlığı engelledi ve bütünleşmeyi korudu. her mevkiye 2 alternatif dedi, birbirinden farklı özellikte oyuncuları almaya çalıştı.

    volkan, melo, emre gibi adamlara yer vermedi, bunları tercih etmedi. böyle adamlar olduğu sürece ahlak, fair play olmayacak, bunlar olmadığı sürece de başarı gelmesi imkansız olacak. bugün bu adamlar yüzünden insanlar milli takımdan soğudu. her hafta, her maç "ama emre iyi çocuk, ama emre öyle yapmak/demek istemedi, ama emre saha dışında çok iyi insan" diye savunmaları duymaktan bize gına geldi ama yorumcular bıkmadı.

    gs'deki yerlilerin kadrolaşması gibi zamanında beşiktaşta da olan olayları engellemek için bu olayın gerçekleşmesinde hep ismi öne çıkan isimleri takımdan gönderdi (ibrahim toraman gibi).

    herkes şu an biliyor ki bu yol doğru yol, belki 2-3 sene feda ediyorsun ama doğru yolda ilerliyorsun. peki bunun özellikle aziz yıldırım gibi bir başkana sahip fenerbahçe'de olması imkansız, gs'de olması imkansız görünüyor.

    nasıl olacak? bu ancak ama ancak bu 2 takım dibe vurduğunda olur ama bu lig, bu ülke, bu federasyon buna izin vermeyecek. sene başında 5.haftadan şampiyonluk yarışından kopacak olan fenerbahçeyi uydurma penaltılarla, ofsayt gollerle, verilmeyen kırmızı kartlarla potada tutuyorlar.

    halbuki en büyük kötülüğü hem fenerbahçe'ye hem galatasaray'a hem türk futboluna yapıyorlar. uzun zamandır bunları yaptıkları için yanlışı doğru gösterdikleri için, yanlışları telafi ettirdikleri için şu an batma noktasındayız.

    bundan dolayı bugün herkes sevse de sevmese de beşiktaş'a saygı duyuyor ve oyunlarını, maçlarını zevkle izliyor. henüz ortada başarı yok, gelir mi bilmem, bilemeyiz ama her şeyi akışına bırakıp, türkiye'nin "2 büyüğünü" korumaya çalışmasalar uzun vadede herkese ve türk futboluna daha çok fayda sağlayacaklar.

    not: beşiktaş'ta bunu bilerek, isteyerek yapmadı. sadece parasızlık ve stad olmaması bir şans oldu, mecburen bu doğru yolu izledi. bugün bu takımın parası olsa böyle bir kadro yapısı göremezdik, hatalar devam ederdi, bugün stad olsa her şey yd dönemindeki gib tam gözükse biliç ilk seneden kovulurdu ancak eksik çok, stad yok diye dokunulmadı ve bu da başarıyı getirdi. o yüzden bu yola "mecbur" kalmadıkça çıkılmıyor bu ülkede.
  • troll listesi güncellenmiştir.

    fazlaca kale almamak gerek. arabacı ve arabalı takımını bilmeyen adam tarih öğretmeye kalkıyor. he deyip geçin.
  • ferrarici takımıdır. dünyanın en pahalı ferrarisini kullanmıştır. tüp ve ferrari kombosu saçma zaten o yüzden çok hayırlı olmamıştır. amına koyım ben o arabanın da tüpün de. ne diyorum ben acaip saroş oldum
  • şimdi veletlere arabacı takımının ne olduğu bilal'e anlatır gibi öğretmek gerektiğini göstermiştir.. madem tarih bilmiyorlar anlatalım. bu velet tabi daha ergen olduğu için anca sağdan soldan duyduğu hikayelere inanır.. okuyup araştırma yapacak beyin yoktur bu ergenlerde henüz gelişmemiştir daha..

    bak ergenim canım benim ..sana anlatalım arabacı takımı nereden geliyor.

    o dönem beşiktaş semtinde genelde saray eşrafı ve zengin kesim oturduğu için maçlara arabalarla gelirlerdi dolaşırlardı o yüzden arabacı takımı dendi.. bunu süleyman seba 'da anlattı ayrıca bir çok spor tarihçisi de anlattı mesela gazeteci - spor tarihçisi vâlâ somalı dan dinleyip öğrenebilirsin.

    yani benim güzel ergenim o sana anlatılanlar sonradan uydurulan şeyler.. akılları sıra arabacı takımı diyerek beşiktaş taraftarını aşağılamaya kalkarlar.. he o senin ima ettiğin arabacılarda biziz, bizim gururumuzdur.

    evet beşiktaş her zaman fenerden gs dan sonra gelir daha doğrusu öyle olması istenir çünkü beşiktaş taraftarı senin yazdığın gibi arabacılardan.. emekçilerden.. genelde gelir seviyesi düşük insanlardan oluşur bu yüzden halkın takımı deriz zaten.. fenerli gs 'lı zenginler daha çoktur bu yüzden bu iki takım hep ön planda olur.. bu yüzden beşiktaş taraftarına arabacılar diye alay etmeye çalışırlar.

    tamam mı canım.. öğrendiysen hadi siktir git şimdi
  • sadece ergen değil hem ergen hem gerizekalı olanları göstermiş takımdır.

    kalkmış diyor ki arabalarla değil faytonlarla gelirlerdi!!! yok canım ciddi misin!!!.

    ulan gerizekalı heralde faytonla gelecek bizim araba dediğimizde fayton.. o dönemde başka ne arabası var!
    bu kadar aptallık olmaz ki .. gerçi hata bende araba derken bunların fayton olduğunu belirtmem lazımdı..

    gelelim kapak niyetine verdiğin ahmet fetgeri nin yazısına..

    o yazıda geçen "saray arabalarıyla gezen gençler" beşiktaşlılar canım ciğerim beşiktaş'ı kuran insanlardan bahsediyor. onlar arabalarla dolaştıkları için arabacı derlerdi onlara... bak sana verdiğim linkte spor tarihçisi bir amca anlatmış. aynı senin kapak niyetine verdiğin ahmet fetgeri'nin söylediğini söylüyor.. ama senin o küçük beynin faytonları kullanan üçüncü sınıf iş yapan adamlar diye algılıyor bunu!

    neyse troll listesine al gitsin.. kabahat bende.
hesabın var mı? giriş yap