• çağımızın en deli oyun yapımcılarından david cage'in sevdiklerinin ölümünü sindirememesi üzerine yazdığı ve yönettiği, sahnelerinden ayrıntı fışkıran oyun/interaktif film.

    otoritelerin yarısının "mükemmel oyun!" diyip diğer yarısının oyunu vasat olarak görmesi sanıyorum ki yapımdaki "oyun-film" dengesinden kaynaklanıyor. bu tartışmada bir yere varılacağını da sanmıyorum.

    oyun yapmak yerine filmini çekmeliydi diyenlere soruyorum: cage abimiz bu hikayeyi sinemaya aktarmak isteseydi bu kadar düşük bir bütçeyle* bu kadar değişik sahneler çekebilir, bu kadar özel efekt kullanabilir miydi? oyunun bütün çekimlerinin tek bir odada yapıldığını ve -iyi ya da kötü- alışık olmadığımız bir oyun tecrübesi yaşattığını unutmayalım. belki de ileride oluşacak yeni bir sanat dalının temelleri atılıyordur, bilemeyiz.

    bir devrim niteliğinde olduğunu ben de düşünmüyorum. kontrol yapısı oyuncudan yana mı değil mi kesin bir karar vermek zor. ben heavy rain oynarken quick time event'ları daha kolay gerçekleştirmiştim. ancak yaptığım hareketler tamamen dualschock tuş takımını öğrenmek üzerineydi. yeni uygulamada sizin arkanıza yaslanarak sadece ekrana bakmanız istenmiş. çok çok nadir çıkan tetik tuşları da olmasa tamamen film izliyormuş gibi davranacaktık. daha doğrusu filmi yönlendirecektik. kumandayı birisine verdiğinizde tuşları anlatmanıza gerek kalmayacak bir kontrol yapısı var oyunda. (ki zaten oyunu telefonla da oynayabiliyorsunuz.) sol analogla hareket ediyor, sağ analogla da aksiyonları gerçekleştiriyorsunuz. nasıl ki evde film izlerken kumandaya bakmıyorsak, bu oyunu oynarken de kontrolcüye bakmıyoruz. zaman zaman ne yapacağınızı kestirememenize rağmen, ben oldukça yenilikçi bir fikir olarak görüyorum bu yapıyı. yapımcı firmanın kalitesi belli zaten. sonraki oyunlarında çok daha olgunlaşacaktır bu yeni kontrol yapısı.

    hikayeye gelecek olursak öncelikle uyaralım:

    --- spoiler ---

    verdiğimiz kararların hikayeyi etkileyeceğini ya da karar vermedeki özgürlüğü heavy rain'deki kadar hissedemedim açıkçası. aiden'ı kontrol ederken çoğu zaman yaptığım şeyin mecburi olduğunu hissettim. bunu da en çok jodie ile ryan'ın akşam yemeği sahnesinde fark ettim. etrafa dağıtmadan beklesem sanki sonsuza kadar konuşacaklar ve beni bekleyecekler gibi hissettim. bahsettiğim bu özgürlüğü heavy rain çok çok daha iyi hissetttirmişti bana. ayrıca verilen kararların hikayeye etkisi de yine zayıf duruyordu.

    burada kendi sonumdan bahsetmem lazım. sadece navaholu amcayla teyze ölmüştü veyaşamı seçerek bitirdim. en keskin kararı oyunun bitişinde vermek bana biraz yapmacık göründü. "bakın, verdiğiniz kararlar oyunun sonunu etkiliyor. sonu siz seçiyorsunuz!" demek için yapılmış bir kandırma gibi gözüktü bana. halbuki heavy rain'de hikaye kırılımaları size hiç fark etmeden gerçekleşiyordu. öyle oyunun sonunda nasıl bitirmek istediğinizi seçmiyordunuz. yalnız şu noktayı da takdir etmem gerek ki, son bölümü tekrar oynanabilir olarak bırakmış ve ulaşabileceğiniz diğer sonları da görmenize olanak sağlamışlar. böylece oyundaki 20 küsür sonu görmek için, oyunu 20 küsür kere oynamanıza gerek kalmamış.

    devam oyunu gelir mi? keşke gelse, ellen page'i tekrar yönetmeni çok isterim. gerçi olası devam oyununda zoey'i yönetiriz gibime geliyor ama bu sefer de jodie'nin zoey'i eğitmesi gibi unsurlar gayet çekici geliyor hikayenin devamı hakkında. ancak biraz objektif düşünürsem devam oyununun olmayacağını düşünüyorum. bir kere david cage'in tarzında quantic dream'in yapısında yok böyle bir şey. oyunun bir sonu yok. hikaye sizin hikayeniz. ha bu sefer tek bir genel sona bağlandı ve hikayeye yeni bir düğüm atıldı, o ayrı. ama yine de oyunun felsefesine aykırı olduğunu düşünüyorum.

    --- spoiler ---

    sözün özü; quantic dream, özgeçmişine çok sağlam bir referans daha yerleştirmiş. şimdi merak ettiğim tek nokta firmanın bundan sonraki projesi. sanırım yeni nesil için olacak ve eminim ki yine kendini önsiparişle aldıracak kadar sağlam olacak.
  • youtube'da yorum yapmadan oynayan birisini bulup film niyetine izledigim süper oyun.
  • ağlatır.
  • quantic dream'in en son efsanesi.

    buna sadece bir oyun veya filim demek yanlış olur. işin arka planındaki kurgu müzik ve teknik zorlukları düşününce olayın gerçek boyutu biraz daha rahat kavranabilir. pek çok farklı branşın bir araya gelerek bir şaheser oluşturduğu yapımdır benim gözümde.

    başlı başına ps3 alma sebebidir.
  • 2 akşam birer saatlik oynadığım akabinde cumartesiyi pazara bağlayan gecenin sabahında * * * bitirdiğim oyundur.

    --- spoiler ---

    her şeye rağmen yaşamak güzel
    --- spoiler ---

    (bkz: still here)
  • hiçbir sikimin ötesine geçmemiş sıradan bir oyunumsudur. bu tarz bir oyunun nasıl yapılması gerektiğini görmek isteyen yine aynı stüdyonun oyunu olan fahrenheit' a bakabilir. hele hele the last of us gibi hayvanımsı ve bence bu neslin en iyisi olan bir oyunla bunu kıyaslamak için ağır dozda madde kullanımı gerekiyor bence.

    ayrıca call of duty serisinin son geldiği hali ben de pek sevmem, hatta kıl olduğum bir seri haline gelmiştir ama millet bu içinde bulunduğu çağda hiçbir şeyi değiştirmediğini iddia ettiğin oyunu taklit etmeye çalışırken güzelim fps türünün amına koyuldu. harbiden de değiştirmemiş hiçbir şeyi amk.
  • sanırım artık hakkında bir şeyler söylemenin vakti geldi. fahrenheit ve heavy rain'i çok seven biri olarak müthiş bir heyecanla bekledim beyond two souls'u. ön sipariş ile alıp, satışa sunulduğu ilk gün kargonun bana gelmesini beklemeden sabahın köründe gidip bürodan kendim teslim aldım. öğlen 11'de başlayan maceramız akşam 11'de bitti. bir solukta oynadım.

    yaklaşık 12 saat oynamanın ve hikayenin etkisiyle 6 puan verenlere epey sövdüm. böyle müthiş bir oyuna nasıl bu kadar düşük puan verdiklerine anlam veremedim. acaba ben mi bir şeyleri kaçırıyorum diye düşündüm. hakkında bolca eleştiri, yorum okudum. sonunda oyunu kafamda bir yere oturttum. şöyle açıklayayım:

    bir kere hikaye çok güzel hacı. hikayeye etki edebilmek, sonuca (finale değil o sahnenin sonuna) çok farklı yollardan varmak. bunlar son iki quantic dream oyunundan alışkın olup sevdiğimiz kısımlar zaten. bununla ilgili bir örnek vermek istiyorum.

    --- spoiler ---

    henüz oyunun başındaki büyükelçilik bölümünde, jodie'nin aiden'ın yardımıyla kasadaki belgeyi okuma görevi. eminim bir çoğunuz benim gibi aiden ile kamerayı durdurup, şeyhin odasına gidip, kasayı açıp belgeyi okumuşsunuzdur. biraz zahmetli ama temiz bir yol değil mi? peki o sahnenin şöyle de oynanabileceğini biliyor muydunuz?

    http://www.youtube.com/…ya&feature=youtu.be&t=23m7s

    --- spoiler ---

    ben bunu görünce mal oldum. kim bilir daha neler vardır diye oyunu tekrar oynayasım geldi. işte bu sebepten bu oyunu aylarca heyecanla bekledim.

    tabi bu oyunun iyi kısımlardan biri. kötü kısmı daha önce onlarca kez belirtilen, son iki oyundaki gibi "oynanabilirlik" kısmının ve finale etki eden karar kısımlarının zayıf olması. pek göz ardı edilebilecek unsurlar olmadığı kesin. ama biraz da tercih meselesi. beni çok rahatsız ettiğini söyleyemem. her ne kadar oyun olmaktan çıkıp filme daha çok yaklaşmış olsa da. "otur film izle o zaman pezevenk" dediğinizi duyar gibiyim ama hikayede rol almak ve hikayeyi az da olsa şekillendirmek beni tatmin etti diyebilirim.

    yani 6 puan verenleri de 10 puan verenleri de anlıyorum. bana yaşattığı duygular için kendisine puanım 10'dur. (sanki seviştik)

    ---ama---

    geçen hafta uzun süredir oynamak isteyip de fırsat bulamadığım bir oyunu aldım. aynı şekilde bir çırpıda bitirdim kendisini. beyond'un en büyük eksikliği olan oynanabilirlik kısmı bu oyunda müthişti. hikaye desen zaten oyunu kapattırmıyor, illa bitir beni diyor. klişe sahneler yok değil ama sizi kendisine bağlamayı çok iyi biliyor. the last of us oğlum! sikerim beyond'u. bu oyunu oynayana kadar harbiden 6 puan verenlere anlam verememiştim. adamlar haklı beyler. oyun oynadığınızı hissediyorsunuz en azından. tamam farklı kulvardalar ama eğer karşılaştırma yapmak gerekiyorsa ellie, jodie'yi döver, net.

    ---ama---

    sonuç olarak the last of us'ı oynadıktan sonra verilen düşük puanların sebebini idrak edebildim diyebilirim. yine de tekrar söylüyorum; beyond benim gözümde 10 puanlık oyudur.
  • edit: saçma sapan bir entry' karşılık bunları yazmıştım. ama uçmuş :)
    (bkz: #37990837)

    splinter cell o kadar dandik oyun ki; adamın kafasındaki yeşil yeşil parlayan gözlüğü kimse görmüyor.

    assassin's creed o kadar dandik oyun ki; adam 200 metreden samanlığa atlıyor ama hiç bir şey olmuyor.

    minecraft o kadar dandik bir oyun ki; adam cebinde tonlarca toprak, taş, odun taşıyabiliyor.

    battlefield o kadar dandik oyun ki; yaralandığında bir köşeye saklanıp beklediğinde kendi kendine iyileşebiliyorsun.

    gran turismo o kadar dandik oyun ki; şoförlerin karnı hiç acıkmıyor.

    gibi argümanlarla beyond two souls başlığında the last of us'a bok atanları gördük ya... bir afyonunuz patlasın evladım sakin olun.

    tanım: fırsat olursa tekrar oynayıp bambaşka yollarla bitirmeye çalışacağım çok güzel oyun.
  • insanları "eğlendirmek" için yapılan bir ürün.

    (bkz: hanım koş sözlükte kavga var)
hesabın var mı? giriş yap