• kesinlikle materyalizm değildir. dünyayı "olgu"lardan yola çıkarak açıklayan, kesin bilginin var olduğuna "inanan", bunun da bilimin yöntemleriyle yani deney gözlem gibi kurgularla olabileceğini söyleyen, mantığı baştacı edip diğer alanlara gözünü kapatan felsefe çeşididir. materyalizm ise yalnızca maddi olanı var kabul edip, düşüncenin bunun ürünü olduğunu savunan bir yaklaşımdır. bilimsel felsefe materyalist olmak zorunda değildir. örneğin bir "bilimci"sıfatındaki sosyolog, bir olayı açıklarken toplumun ruhu denilen bir olguyu sebep olarak gösterebilir. bir psikolog, fizyolojik bir hastalığın sebebini bilinçle ilgili, yani psikolojik tarzda açıklayabilir. örneğin hegel de bilimseldir. bilim her kaba girebilir.

    dahası materyalizm de sorunludur, aynen diğer felsefi bakış açıları gibi. maddeyi açıklayamamış bir bilim ve felsefe var 2400 yıldır. maddenin en küçük yapı taşına a-tomonlar yani bölümlemezler olarak bakan demokritos'a rağmen atomun alt parçacıkları olduğunu biliyoruz. ancak sorun şu ki bunlar maddi olamayacak kadar farklı özellikler gösteriyor. kısacası madde kavramı metafiziktir. kavramıyla kendisi arasında uyuşmazlık vardır. hal böyleyken, materyalizm de kavram gerçekçiliği yapan, idealar vardır diyen platon'dan çok da farklı bir şey söylememiş oluyor. bu sebeple felsefe yeni yaklaşımlar deniyor. örneğin alain badio; varlığı '0' ile açıklamaya girişti. ya da öncesinde heidegger, hiçlik ile varlığın fenomenolojik ortaklıklarına göz attı. insanı bir ruh varlığı olmasa da, bugun hala, etik, estetik, değerli, geistich varlıklar olarak anlıyoruz. sorun felsefecilerde değil, madde sorununun hala bilinemiyor olmasında ve bilimin felsefeyi oyalamasindan kaynaklanmaktadır.
    edit: imla
  • böyle bir felsefe ve bilim ekolü yok arkadaşlar. yeni ve havalı bir etiket bulup facebook grubu kurmak fikrine iyi bir örnek olabilir gerçi.

    "ben felsefeyi bilimsel olarak yapıyorum" bu iki düşünce/araştırma disiplinine hakaret, özellikle felsefe ve bilimin pratiğinin birbirinden ayrıldığı modern dönemde sadece artizlik yapmak olabilir.

    tıpkı marksist'lerin kendi politik kuramlarını bazen politik programlarını hedeflerini "gerçek", "tarihinin kaçınılmaz yörüngesi" propagandasını yapmak için bilimsel sosyalizm markası ile pazarlamaları gibi.
  • tarihin en büyük miti, en büyük söyleni, en istikrarlı ve akla yatkın dini bilimdir. bunu ben söylemiyorum. cağın büyük filozofları söylüyor. bilim işe yarar evet. ama insanı anlayamaz. bunu entellektuel bir marksist olarak söylüyorum. bilim son 200 yılın dinidir. bu dine inanan sol çevrelerdeki arkadaşların bilim eleştirisine tahammülsüzlüğü, saldırganlığı, önyargıları tam olarak dini bakış açısının örnekleridir. bu kafa bizi ilerletmez. tarihin tekeri ilerleyecekse, bunu bilimin sabit doğrular verdiğini, her şeyi açıklayabileceğini ummak bu tekeri yavaşlatır. tarihte bilimsel devrimler felsefenin gücüne yenildikleri zaman ortaya çıkmıştır. bilim statüko sağlar. odaları, kulüpleri, dernekleri, akademileri, vakıfları, dergileri vs ile her zaman zengin bireyler ve egemen sınıf üyeleri olmuştur. bir anda paradigma değişimi hiçbir zaman işlerine gelmeyecektir. örneğin newtoncu mekanist materyalizmi yenen einstein'a bakalım. öncesinde viyana çevresi darbe alıyor. heideggerler, diltheyler hatta nietzsche ve marx sabit gerçekliğin mümkün olmadığını söylüyor. marx'in diyalektik materyalizmi, özne ile nesnenin karşılıklı ilişki değerinde değişim olduğunu ileri sürüyor. ki hegelden almıştır sadece başüstüne oturttum demiştir.

    lafı uzatmayayım. bilim denilen din, egemen sınıfların kendi doğrularını yaratması, onların arkasına gizlenmesi, sayıların, istatistiklerin, olguların, kavramların değişken ve kaygan dünyasından seçme yapabilmelerinin anahtarını verirler. mesela, canan karatay şu yararlıdır der, diyetisyen derneği mi her neyse gider kadına dava açar. neden? çünkü paradigma yıkılmaya başlıyor. neden bir biliminsanı, çok değerli bilim aletini kullanarak ne iyi ne kötü bize söyleyemiyor?

    bu konuda birkaç da okuma önerisi yapayım:
    aristoteles; fizik, metafizik
    kuhn; bilimsel devrimlerin yapısı
    popper; bilimsel araştırmanın mantığı
    feyerabend; yönteme hayır
    foucault; ozne ve iktidar
    cemal güzel; bilim felsefesi.

    not: bilim felsefesi dersi veren bir akademisyen.
  • bir facebook sayfası. facebook önerdi, bilim felsefesi ile alakalıdır diye incelemeden takibe aldım. bu sabah newsfeedde bir keser resmi altında "keser döner sap döner gün gelir hesap döner" diye yazı çıktı, yemin ediyorum zar zor sayfayı takipten çıkardım, ter döktüm. 250000 takipçisi varmış. ukteymiş bir de.
  • (bkz: yapma çocum yapma evladım)

    bilimsel felsefe, ne dünyayı anlatır ne hakikati. felsefenin bilimsel görüşlere uygun olmasını ister yalnızca. örneğin bakıyorum reichenbach'ın metinlerine, süreli felsefeyi eleştiriyor bilimi övüyor. diğer pozitivistlere bakıyorum yine aynı. engels ha keza. marx yalnızca idealizme sarmış. felsefeyle de son dönemde mesafe koymuş çünkü engels onu bilimin çok değerli olduğuna inandırmış. tabi 19. yy olduğu için bu doğal. bilim denen şey gerçekten ilerlemenin diğer adı olmuş. ancak 19. yy biteli çok oluyor. ne bilim dünyayı ilerletti ne de bilimlerin yöntemini kullanan sosyal ve kültürel çalışmalar ve disiplinler bir haltı açıklayabildi. dünyaya bilimsel gözlüklerle bakanlar iyice miyop oldu. toplum mühendisliği yerine politika ve halkla ilişkiler önem kazandı. edebiyatı yerle bir eden dilbilim yeniden düşüşte. şiir yeniden okunuyor. sosyoloji bölümleri yeniden hermenoutik çalışmalara yöneldi.

    yanisi gundemden düşmüş, ontolojik gerçeklerle örtüşmeyen, insanı anlayamayan bir felsefe disiplinidir. insan bir yaşantı varlığıdır. ınsan olaydır, olgu değildir. insanın sorunu o insana özgüdür örneğin. o yüzden bir ilaç birine etki ederken diğerini etkilemez. hem fizyolojik hem psikolojik olarak böyledir.

    bilimi çöpe atalım demiyoruz. bunu diyen yobazlar. ancak bilime, insanoğlunun bulduğu ve hiç de iyiye kullanılmayan bir seye tapmak da daha alt derecede de olsa yobazliktir. bu kimseyi ilerletmez. bilime tapmayın, yöntemlere tapmayın. yeni yöntemler, yeni söylemler, yeni bulgular her zaman insanoğlunun önünü açmıştır. modernizm asla kendisine tapilarak ilerletilmez. bütün ilerlemeci düşüncelerin ilerlemeci eleştirilere açık kalması gerekir. popper'i önemli kılan bu vurgudur örneğin. ama bilim ve bilimciler at gözlüğü takıp 200 yıl öncesinin yöntemini ve anlayışını muhafaza etmekte ısrar ediyorsa, bilimin hiç de iyi amaçlarla kullanılmadığını gösterir ve felsefe görevini yapacaktır.

    gelecekten not: burada felsefenin bilimsel olduğu/ olması gerektiği yollu bir sav ileri süren yazarla atışma vardı ancak yazar uçmuş. benimkiler kendi kendine tartışan entry yumaklarina dönüşmüş. neyse kalsın yine de, okuyup merak edip araştıran bir kişi çıkar belki.
  • pek bilimle alakası olmayan facebook sayfası. genelde yarı uydurma yarı gerçek, ergen instagramı özlü sözler paylaşır. takip etmenin anlamı ve faydası yoktur. 18- adminiyle mutlu olsun
  • felsefenin ne olduğunu bilmeyen/anlamayan biri tarafından önüne alakasız bir sıfat getirilerek oluşturulmuş anlamsız isim tamlaması.

    bilim felsefesidir o, bak o olur! bilimsel felsefe olsa duramazdın. zira, felsefenin bilimsel/sanatsal yapılma gibi bir endişesi yoktur. çünkü zaten bu tür uğraşlardan beslenmenin aksine felsefe, onların temelini oluşturur.

    (bkz: bilmem anlatabildim mi)
  • diğer adı pozitivizmdir. 19. yüzyılda comte gibi sosyologların, lan bu fizik matematik vs çok hızlı ama felsefe ve sosyal bilimler yavaş. felsefe ve sosyal bilimler de formel bilimlerin çatısı altına girsin onlar da hızlansın rüyasına kapilmasindan doğmuştur. ancak omru çok kısa kalmistir. viyana çevresi denilen zevat kendi sonlarını kendileri hazırlamıştır. birleşik bilim altında tek gerçekliğin ne olduğunu düşünmüşler ve sonuç olarak tanrı olabilir deyip çevreyi sonlandirmislardir. kısacası komik bir felsefe akımıdır.

    hatası şurada; doğanın gerçekliği ile insanın gerçekliği farklı varlık kategorilerini ilgilendirir. doğada değer yokken insan değerlerle yüklüdür. ınsan tinsel varlıktır. doğa ise nedenselliklerle açıklanır. insan açıklanmaz, anlaşılır. ınsanda anlam doğada ise tanım vardır. ancak bilimsel felsefe insanı da doğa olayı gibi inceler. onu bedensel olarak ele alır. insanın kökenini antropolojiden alıp biyolojiye verirler.. nöronların ilişkine bilinç, akıl derler. bu kavram kargaşası ve onyıllarca en ufak bir sonuç bile bulamadı pozitivizm. tek gerçeklik var deyip felsefeyi unuttu bu akım.

    bilimsel felsefe diye birşey yok kısacası. felsefe adı altında, felsefeye, değişime inanmayanların, sağlam bir dal sandığı bilim yapmaya çalışmaları var. bilimin tarihte kaç kez paradoks değiştirdiği, her denilenin eleştirildiği için bu günkü modern haline geldiğinin asla farkına varmazlar. bilimi değişmez sanarak bilim etkinliğinin de içine ederler.

    kısacası, zaman kaybı.
  • çok değerli felsefe hocamın bir sözü vardı ''bilimsiz felsefe kuru edebiyattır.'' derdi. çünkü felsefe bir amaç doğrultusunda ve sonuca varma odaklı çalışır. sonuç derken mutlaka bir teori ya da kuramdan bahsetmiyorum. bilinmezcilik de bir sonuçtur. fakat bilim olmadan yapılan felsefe maddenin ve hayatın görünen yönünü keşfedememekten ötürü eksik kalır. bilim üzerine felsefe inşa etmek daha doğrudur. benim kanaatimce.
hesabın var mı? giriş yap