• dostum, komşum, sokakta karşılaştığım, metrobüste yan yana oturduğum, her gün saat sekizde işbaşı yaptığımız milyonlarca kardeşim, sizlere sesleniyorum.

    sağcısı solcusu, alevisi sünnisi, kürdü türkü, lazı çerkesiyle kah iyi kah kötü günlerimiz oldu. birbirimize hakkımız geçti, bazılarımızın öbürlerine daha fazla geçti. fikirler çarpıştırıldı, kalpler kırıldı, bazen de canlar alındı.

    bütün bunları unutmak zor. amenna. beraber tekrar nasıl hareket edebiliriz bilemiyoruz derseniz, haklısınız derim. emperyalist güçler böl-yönet taktiğini üzerimizde uyguladı. her şeyi geçtim futbol maçlarında iki ayrı takımmışız veya referandum sandıklarında evet-hayır diye ikiye düşman kitleymişiz gibi bizi algı operasyonlarıyla birbirimize düşman etti.

    değerli arkadaşım bir şeyi unutuyorsun yalnız, ldpye’de shp’ye de oy vermiş olsan, evet de desen hayır da desen ikimizin da başının üzerine tek bir çatı var. ve o çatı şu an senin yardımına muhtaç. bel vermezsek çöktü çökecek. çökerse ikimizin de üzerine çökecek. bizlerse birbirimizi kalbini o kadar kırdık ki sanki sadece birimizin üzerine düşecekmişiz gibi düşünüyoruz. oysa ki öyle değil, o yıkılan devlet ikimizi de devletsiz bırakacak. kuzgunlar da leşmişiz gibi ikimizi birden yemeye gelecek. şimdilik sadece dolanıyorlar.

    kardeşim bu ülkede bırak seni beni, akrabayı akrabaya, kardeş, kardeşe, oğula babayı düşman ettiler. biz bu oyuna beraber geldik. şimdi de beraber çıkmamız lazım.

    devletinin füze alması lazım, bak makam aracı demiyorum. füze diyorum, seni korumak için lazım bu. tank yapması lazım. balıkçının denizlerde avlanmaya devam edebilmesi için gemi yapması lazım. e bu devletin sana iyi kötü duble yollar yaptı, köprüler yaptı, yollarının bakımını yaptı. üniversite harçlarını kaldırdı. çocuklarının okul kitaplarını bedava verdi. yeri geldi hasta düştün, eskiden doktorların burunlarından kıl aldırmadıkları hastanede krallar gibi bakılıp döndün. bütün bunların hepsi paraydı güzel kardeşim.

    papaza kızıp yorgan yapma zamanı değil arkadaşım. iktidara kız ama bu öfken yüzünden pişman olacağın bir hata yapma. yolsuzluk yaptılar mı? yaptılar be canım kardeşim. yolsuzluk yapmayan hükümet mi oldu şu türkiye’de keşke olmasa. çaldılar mı? çaldılar doğru. kendi ak partili akrabalarımdan biliyorum olan bitenleri. ama sen de hastaneye gittin, muhtarından yoksulluk yardımını aldın, üniversitede asistansan asistan maaşının doçentinkine yaklaştığına, işçiysen asgari ücretin arttığında sevinebildin. başkasının cebine ben diyeyim iki, sen de üç girdiyse senin cebine de en az bir girdi yani. o birin girmesi bile senin için güzel oldu, sinemalara gittin, televizyonlar aldın, telefonlar aldın, arkadaşlarınla konuştun. başına bir şey gelirse, sakat kalsan bu devletin sana bakacağını, şehitlerinin ailelerinin aç açıkta kalmayacağından emin oldun.

    arkadaşım kötü örnekler sıralayacaksın şimdi bana, biliyorum ben de onları. sıralama. ne dedim, haksızsın mı diyorum? çaldılar kardeşim. iki çaldılar, üç çaldılar. bir de senin cebine koydular ama. unutma bunu. o bir senin hayatını çok değiştirdi, güzelleştirdi. on yıl önce yapamadığın şeyleri yaptın. beyaz yakalıysan dolardı avro kuruydu yunan adalarından girip california’sından çıktın. en azından o gezip gördüklerin yanına kar kaldı. hangi hükümet devrinde gezebiliyordun öyle?

    uzun bir girizgah oldu. bunları şundan söyledim, şimdi bu devletinin sana ihtiyacı var.

    devletini kuzeyden rusya, batı’dan abd ve diğer dış güçler kapana sıkıştırdı. ırak’ta kürt devleti kuracaklar, ikinci bir israil olacak. abd türkiye’ye vize vermeyi durdurdu. dur öfkelenme hemen. evet bunlar hatalı dış politikalar sonucu oldu. senin belki de hiç onaylamadığın kararlar yüzünden başımıza geldi. ama olan oldu kardeşim, ülkemiz çatı gibi ikimizin üzerinde de duruyor ve o çatıya yüklendikçe yükleniyorlar yukarıdan...ırak’a bak, libya’ya bak, suriye’ye bak, şu haklıydı şu haksızdı mı tartışılıyor? hepsi mülteci oldu adamların. birbirlerine kızdıkları, öfkeden kör oldukları için, ortak hareket edemedikleri için, fedakarlık yapmayı unuttukları için ülkeleri elden gitti.

    şimdi sen sokakta her gün karşılaştığın, aynı vapura, aynı metroya bindiğin, aynı hastaneye gittiğin adamların başına bir şey gelse “oh olsun” derdim diye düşünme sakın. o da senin için diyemez. çünkü senle onu ayıracak bir aparat yok. bu çatı çöktüğünde hepimiz altında kalacağız. sen sağ ben selamet yok.

    canım kardeşim, devletin zor durumda. şimdi ona sahip çıkma zamanı. 2 böbrekle yaşıyorsun, bir böbreğini devletine bırak. zamanında hepimiz yedi düvele karşı birleştik, “çılgın türkler” dediler bize. son bir çılgınlık daha yapma zamanı. o bir böbreğinden vazgeçiver canım kardeşim. ülken var olmaya devam etsin.

    bu devlet şu zor günleri atlatsın, bir düze çıksın o bir verdiğin böbreği yeri gelir üç olarak geri sana verir. sana veremese de çocuğuna verir, boşa gitmez. öyle de vefalıdır bu toprakların devleti.

    çılgın türk olmaya var mısın?
  • bence yastık altındaki götlerimizi de verelim tam olsun.
  • sonunda mantıklı bir başlık.
    yok bir maaşımızı devlete verelim, yok bir yıl herkes asgari ücret alsın. saçma sapan başlıklar. tebrikler...
  • bence götü bile bağışladık bir böbreğin lafı mı olur? köpeğin olsun
  • bunlar diğer böbreğin yarısını da vergi olarak alırlar.
  • ortalama 80 milyon böbrek ettiğini düşünürsek gayet mantıklı bir kampanya. zira en kötü 10.000 dolardan gitse bir böbrek getirisi gayet iyi olur. emin değilim fakat amerikadan önce marsa koloni kurma şansımız var. düşünsenize marstan dünyaya gelen ışın kılıçlı yeniçerileri. offf düşüncesi bile ıslanmama yetti.
  • iki böbreğim de ipotekte olduğu için katılamayacağım kampanya.

    şurada saçma sapan (abi böbreğini sat bas banko bu maç) şeklindeki iddaa tüyolarına inandığım için geldi başıma bunlar.

    şaka şaka. iddaayla işim olmaz. iki böbreğimi de yeni çıkan ayfon modellerini alabilmek için sattım.
  • böbreğimi veremesem de, illa bir organ bağışlanacaksa çükümü vererek ben de kampanyaya destek olmak istiyorum.

    zira zikilecekse hakkıyla zikilsin insanlar. memnun ayrılsınlar.
hesabın var mı? giriş yap