• junior başbakanımız ahmet davutoğlu güzellemesi.

    http://www.milliyet.com.tr/…tay/1967426/default.htm

    ''...aleviliğin marksist kanadı, aleviliği kullanarak bir odak oluşturmak istiyor. bakın, sultanahmet camii’ni hiç görmemiş insanlar var. bırak alevi kesimi, dışişlerinde iyi bir diplomat bana 6-7 sene önce bir soru sordu.
    dedi ki hocam bunlar hanefilik diyor, şafilik diyor, şiilik diyor, nedir bunlar? bizim toplumda cehaletin her türlüsü var, ama en cahil olduğumuz konulardan biri din konusu...''

    edit: özet olarak, davutoğlu'nun aleviliği din/inanç olarak saymadığını ve öğrenilmesi gereken bir inanış olarak görmediğini gösterir.

    bilinçaltı mıdır, bilemem.
  • hadi uzun adam varken adam zaten kitap okumuyor boşver diyorduk da kısa adam gelince bir prof titriyle konuştuğundan daha vahim bir tablo çıkıyor ortaya.

    1- dini bilmek nedir? bunun bir geçer puanı var mıdır? mesela tüm islam tarihi/külliyatı/felsefesi/emirleri vs toplamında 100 üzerinden 70 alan bir kişi dini bilmiş mi kabul ediliyor? şafilik hanbelilik gibi mezheplere kafa yormadan benim dinim bu, inanıyorum, kendimce ibadetimi de yapıyorum diyen bir adam kafadan bu puanın altında mı kalır mesela? kalırsa bunun önemi nedir? ya da cübbeli hocanın ilmini gözönüne alırsak sizin tayfa mı dini bilmiyor nedir bunun ölçüsü?

    2-tüm diplomatlar dini çok ama çok iyi bilseler fakat ateist olsalar senin için bir sorun olmaz mıydı yani? yani ben insanların inancına karışmam sadece cahillik beni üzen mi demeye çalışıyorsun? yeme bizi.

    3-devletin din konusunda 'ey vatandaş, islama göre doğru olan bu, öyle bazı alevilerin yaptığı şu şu uygulamalar yalnış' gibi ben bilirimci dayatmada bulunması haddine midir? yoksa her vatandaşın inancını kendi bildiği şekilde yaşayacağı imkanı ve ifade özgürlüğü alanını sağlamak mıdır devletin amacı?

    4-dini de bilmeseler ve üstüne de allahsız kitapsız olsalar senin için önemi nedir? örneğin ben bir vatandaş olarak diplomattan yeteri kadar diplomatlık faaliyeti beklerim ve onu bu konuda eleştiririm. bir bankacıdan bankacılık, bir doktordan doktorluk beklediğim gibi. hatta bir siyasetçiden de siyasi etik ve ahlaka sahip olmasını beklerim mesela. meclisteki etik tüzüğünde var olan tüm maddeleri beklerim bir siyasetçiden: hırsızlık yapmamasını, kendine yakın iş adamlarını, ailesini kayırmamasını, yalan söylememesini beklerim. peki tekrar soruyorum senin diplomatlardan veya tüm bürokratlarından dini bilmelerini istemenin önemi bu durumda ne oluyor? cevab verirsen sevinirim ahmet abi.
  • oncelikle (bkz: ağlama melis).

    guldugum, sadece guldugum laf.

    2009 senesinin ekim ayinda mevzubahis bakanligin meslek memurlugu sinavina girdim. yaziliyi oldukca iyi dereceyle gectim. akabinde yaziliyi gecen adaylarin sozlu sinav oncesinde bakanlikta bir resepsiyona (tabii ki alkolsuz, sadece sari* siyahli*) katilacagini belirten bir mail aldim ve diger adaylarla beraber bu resepsiyon(!)a katildik. bizi konferans salonlarindan birine aldilar ve 'anket' adi altinda bir teste tabi tuttular. anketlerde bildiginiz uzere isim, soyisim gibi bilgiler belirtilmez. ancak bu sozde 'anket'te ismimizi, soyismimizi ve aday numaramizi belirtmemiz gerekiyor. hasili, basladik sorulari cevaplamaya. aklimda kalan birkac carpici ornek soyle:

    ramazan'da duzenli oruc tutar misiniz?
    namaz kiliyor musunuz?
    kendi hemcinsinize cinsel istek duydunuz mu?
    aktif bir cinsel hayatiniz var mi?
    alkollu icecek tuketiyor musunuz?
    vb.

    sahsen tum sorulara dogru cevap verdim. dusunun ki olur da ise alinirsaniz yasam tarzinizi, dunya gorusunuzu ne kadar saklayabilirsiniz ki? sonucta sozludeki sorulara gayet yeterli cevaplar verdigim halde elendim. benimle ayni donem mezun olan, dis politikayi kurtlar vadisi'nden takip eden, alkole asla agzini surmeyen, elinden tespih dusmeyen ama hepsinin otesinde gerek ortalamasi gerek kpss puani gerekse de yazilidaki siralamasi benden oldukca dusuk olan bir bolumdasim ise alindi. simdi dusundukce elbette ''hayirlisi olmus'' diyorum. bu ulke 5 senedir neler yasadi. ozellikle gezi direnisinin akabinde benim gibi biri oyle bir ortamda zaten barindirilmazdi.

    ammaaa, sartlar ve vaziyet boyleyken, bakanliga doldurulan vatandas prototipleri ortadayken, turk burokrasisinin 2014 itibariyle geldigi nokta herkesce malumken biri kalkip da boyle bir laf ederse ancak ve ancak gulerim. muktedir odak once kalkip kendi makul vatandaslarina her turlu memuriyet pozisyonunu gumus tepside sunacak, bunu yaparkenki temel kistaslarindan biri muhafazakar yasam tarzi olacak, sonra da boyle bir aciklama yapacak. komedi degil de nedir bu?

    ek: bahsettigim tuhaf anketle karsilasan tek kisi ben degilim. bu konu turkiye'deki burokratik ise alimlarda binlerce ornegi olan ve bu sebeple kaniksanagelmis bir ornek. ayni bakanligin idari memurluk sinavinda da vuku bulmus (bkz: #10311607)
  • sünni islam'dan başka bir şey bilmeyenlerin acınası tespiti. siyaset doktoralı adam bile şu lafları ediyor.
    konuşmadaki "hadi alevileri zaten siktir et" iması da enfes, o çok bilinmesi istenen dinin ne boka yaradığının veciz bir itirafı aslında.
  • bilip de uygulamamanın daha büyük günah işlediğini bilmeyen birinin lakırdısı.
    dinde hırsızlık günah değil mi?
    kul hakkı zaten en büyük günah, allah bile affetmiyor.
    sen dini bilsen ne olur bilmesen ne olur. burada olmasa da öteki tarafta elbet cezanızı çekeceksiniz. orada iş garantisi, rüşvet, tehdit falan da işe yaramaz. herkesten helallik alın, benden alamazsınız. o ateşin içine her türlü gireceksiniz merak etmeyin.
  • küçük eniştenin büyük enişteye özenip saçmalamasıdır.
  • oysa dini iyi bilseydik aya cıkardık degil mi dedirten soz.

    bak suudi astronotlara bize mars'a giden araclardan el sallıyorlar.

    masallah masallah!
hesabın var mı? giriş yap