• bir snowgoons albümü
  • denizde sırt üstü yatarken kulakta çalacak bir oneohtrix point never şarkısı. müthiş bir iş değil belki ama defalarca dinletiyor, hayal kurduruyor. daha ne olsun.

    https://www.youtube.com/watch?v=qmqjf-7y2h0
  • az önce trt 2'de denk geldiğim, oldukça hoşuma giden 90 yapımı çin filmi.

    yazılanlara göre çekildiği dönemde hiçbir sansüre maruz kalmaması hayretle karşılanmış lakin trt, çin devletinin yapmadığını yapıp her yerini buzlayıp makaslamış filmin.
  • travis fimmel'in ragnar karakterinden çıkamadığını yer yer gözlemleyebileceğiniz yeni dizisi.

    elbette aynı hikaye kalitesinde olmasa da bu dizi için true detective'in avustralya versiyonu diyebilirim. bir sezonda her şeyin açığa kavuşması da bu diziyi tavsiye edilebilir kılıyor.
  • an itibariyle trt 2 de oynayan çin filmi, başrolu oynayan şahsın daha sigarasız bir sahnesi olmadı,ciddi söylüyorum,her sahnede ağzında sigara var, derken bara girdi yok ağzında ilk kez, aha yaktı,
  • anlamsizlik sarkisi, puressence'in erken donemlerine ait herhangi bir albumde olmayan parcasi. o kadar anlamsizdir ki hersey, "neden ruzgar eser? neden agaclar buyur?" bilinmez, zaten neden herkes evine gitmiyor ki?..

    i don't know why the wind blows,
    i don't know why the trees grow,
    i don't know why there's black snow,
    at the end of my rainbow,

    why it's cold in the summer,
    why it's warm in the winter,
    i sign my giro in biro,
    drinking lager or bitter, oh

    you can stand beside me,
    you can walk behind me,
    you can stand beside me,
    you can walk behind me,

    why don't we all just go home,
    why don't we all just go home,

    i don't know why the flames burn,
    i don't know why my head aches,
    i don't know which way to turn,
    i don't know how to slam on the brakes,

    i don't know why the wind blows,
    i don't know why the trees grow,
    i don't know why there's black snow,
    at the end of my rainbow,

    you can stand beside me,
    you can walk behind me,

    why don't we all just go home...
  • ikinci bölümünde olduğum, fena gitmeyen dizi.
    yalnız maalesef diyaloglar ve oyunculuklar zayıf.
    yine de izleniyor bir şekilde çünkü şimdilik mantık hatası, kurgusal sorunlar yok.

    --- spoiler ---

    yahu bu hassasiyetleri, havadan nem kapmaları anlamıyorum.
    adam saç bulup "sizin kültürünüzde anlamı var mıdır bunun?" diye sordu, öldürülen kızın kardeşi adama düşman kesildi.
    tamam yani travma yaşamışsın, zor falan da, insanlar yeni delil bulmuş, kızın katilini arıyor.
    gitmişsin dokunmaman gereken kutuyu adam sana çay yaparken kurcalamışsın, karıştırmışsın delil bulmuşsun.
    adam da diyor ki, "kimseye söyleme, önce adli tıptan doğrulatalım ki emin olalım", yine adama düşman kesiliyorsun.

    işin enteresanı, dedektif de "kardeşim, siz manyak mısınız?" demek yerine güven kazanmaya falan çalışıyor.
    20 yıl sonra senin ailenin vakasını çözmeye gelen adama neden güvenmezsin ayrıca?
    nasıl kafalar bunlar?

    bu dizilerdeki tripleri ve insanların durduk yere birbirine zorluk çıkartması meselesini asla anlayamıyorum.
    hep bir artistlik.
    hep bir "travmam var" hırçınlığı.

    --- spoiler ---

    edit:

    -----spoiler------

    bitirdim ve sonunda dizide neyin eksik olduğunu anladım.
    izzy karakteri çok saçma olmuş.

    birincisi, kız zaten sempatik değil.
    yani öldüğü için ya da gördüklerinden dolayı içinde bulunduğu durum için falan bir duygu hissedemiyorsunuz.
    insanda çaresizlik, "ay kız ne yapacak şimdi?" duygusu falan oluşturmuyor.
    en azından bende öyle oldu.

    ikincisi, kızlar arasında popüler olan okulun yakışıklısının aşık olacağı bir kız profilinde değil.
    üzgünüm ama değil yani.
    aslında güzel olabilecek bir kız ama ses tonu, genel fiziğinin ergenlik öncesi erkek çocuklarını andırması, davranış olarak da çok "erkek fatma" olması (feministler dövmesin, başka türlü açıklayamadım), en ufak bir çekiciliğinin veya sempatikliğinin olmaması gibi faktörler nedeniyle anton gibi bir çocuğun, izzy gibi bir kıza aşık olması inandırıcı gelmiyor.
    izlerken anton'un aşkını anlamsız buldum resmen.

    üçüncüsü, izzy'de asla duygu yok.
    anton'u kıskanmıyorken ne oldu da kıskanmaya başladı?
    seviyor mu, sevmiyor mu belli değil.
    altı bölümde 30 saniye süren dandik bir sevişme sahnesi dışında aralarında en ufak duygu alışverişi görülmüyor.
    sözde erkek arkadaşı ama ne özel bir şey konuşuyorlar, ne de kızın çocuğa en ufak ilgisi var.
    bu sadece "ama kız nelere şahit oldu, kafası karışık :(" meselesiyle çözülecek bir şey değil, izzy en başından beri soğuk ve durgun bir tip.
    sözde, "akıllı olduğu için okulunu önemsiyor, erkek konularına kendini kaptırmıyor" imajı çizilmek istenmiş ama olmamış.

    dördüncüsü, karakterde genel olarak çok mantıksız davranışlar var.
    en yakın arkadaşına ya da sevgiline anlatmadığın olayı, ıssız bir yere birlikte gittiğin ve hiç tanımadığın adama "dan" diye, bakkaldan elma aldığını anlatırmış gibi bir soğukkanlılıkla anlatıyorsun.
    ezekiel'i "babama git, onunla konuş" diye yönlendirmeyi biliyorsun ama en ufak şeyi ne babana, ne eşine dostuna anlatıyorsun.
    anlamsız bir ketumluk, anlamsız bir anlatmama...
    ne gördüklerini birine anlatıyor, ne de anton'un tepkilerine karşı "yahu o öyle değil" diye açıklama yapıyor, ne arkadaşıyla bir şey konuşuyor...

    dizideki bütün duyguyu kız tek başına emmiş ve yok etmiş resmen.
    ırk meselesinden yürüyüp, karakterlere boş vermişler.
    bir dram yaratılamamış, konu dramatize edilememiş.

    ama sonu iyi bağlanmış, konuda bir açık uç kalmamış.
    izzy dışında diğer karakterler de nispeten iyi.
    sadece kardeşinin yetişkin hâli de gıcık ama sonradan biraz düzeliyor gibi.

    10 üzerinden 6 diyorum.
    merak edip izlemiş olsam da beğenemedim.

    ------spoiler------
  • bir true detective (1. sezon) değil çünkü oradaki gibi doygun diyaloglar, çok iyi oyunculuk, karmaşık ve zeki örgü yok ama onun çakması diyebilirim. true detective'in çakması bile iyi bence, izlenebilir. 7.0/10.00
hesabın var mı? giriş yap