• geçen yaz 2 aussie hatunla açılmıştı bu filmin muhabbeti.. işte şakayla başladık falan ben sonra dedimki bu avustralyalı hatunlara amma arızaydı michelle williamsın karakteri gül gibi çocuğu yedi bitirdi ne yapsa yaranamadı falan diye.. sen dedi dalgamı geçiyosun filmdeki asıl arıza ryan ın karakteriydi falan diye savunmaya başladılar.. o sohbette anladımki kadınların tripleri bir noktada evrensel ve kaya gibi karşına dikilebilyo hiç ummadığın anlarda.. zira bu filmdeki hatunun ne kadar arıza bir karekter olduğu gün gibi ortada lan.. off..
  • alakasız bi şekilde bi yerde görüp, can sıkıntısından izlesem mi izlemesem mi diye sözlükteki yorumları okuyup, sonrasında izlediğim film. ben sözlükteki yorumlara kaba taslak bakıp izlemeye karar verdiğim için çok daha çarpıcı bir şey bekliyordum aslında. yani birbirine deliler gibi aşık olup, evlenme kararı verip, sonrasında hayatlarının monotonlaşması hede höde doğrultusunda boşanacak hale gelen bir çift bekliyordum. en büyük aşklar bile hayata yeniliyor mu ühühü mendillerim de hazırdı. amma lakin ki öyle değil. bundan gerisi de spolier'lı haberiniz ola.

    filmden hareketle aşk ve evlilik üzerine bir şeyler yazmayacağım. bu konulardaki fikirlerimi kendime saklamak istiyorum. ama nihayetinde evliliğin pembe panjurlardan çok farklı, aşkın da holivud filmi senaryosundan daha başka olduğunun farkındayım. bu yüzden zaten filmi izlemeye başlamadan önce olacakları az çok tahmin edebiliyordum. halbuki filmi izlemeye başlayıp, azcık da ilerleyince filmin birbirine körkütük aşık bir çiftin evlilik duvarına çarpıp parçalanışını anlatmadığını gördüm. sözlükteyse genelde böyle bir hava estirilmiş.

    bi kere cindy de dean de önlerindeki yaklaşık yirmi yıl filan evliliği düşünmüyorlar. dean cindy'le daha yeni tanıştığında söylüyor evliliği hiç düşünmediğini, cindy ise kavga gürültü dolu bir ailede büyümüş ve evliliğin ne kadar ciddi bir karar olduğunun farkında. büyükannesiyle yaptığı konuşmadan da cindy'nin pat diye biriyle evlenmeyeceğini, bu kararı vermeden önce ince eleyip sık dokuyacağını çok net anlıyoruz.
    bu ikili, sevimli bir şekide tanışıyorlar, sonra dean sayesinde de "takılmaya" başlıyorlar. bence ortada anlatılan büyük bir aşk filan yok. daha büyük aşklar anlatan nice holivud filmi izledik neticede. cindyle dean, farklı, sevimli, ama bence pek de derinliği olmayan bir beraberlik yaşıyorlar. ta ki cindy hamile olduğunu öğrenene kadar. işte olay burada sapıtıyor. daha cindyle dean takılmaya başlayalı az bir süre olmuşken, cindy pat diye eski erkek arkadaşından hamile kaldığını fark ediyor. bebeği aldırmaya yelteniyor ama daha sonra bunu yapmaya içi elvermiyor. işte o anda, çok lazımmış gibi dean cindy'e evlenme teklif ediyor. cindy de sanırım o an yaşadığı gariplikler doğrultusunda bu teklifi kabul ediyor.
    şimdi burada geri saralım. cindy hamile kalmasaydı, bu birliktelik evliliğe dönüşür müydü? hayır. çünkü zaten ikisi de evlilik için can atan tipler değil. ki bence ikisinin evlilik haricindeki birliktelikleri de çok uzun sürmez, bir süre sonra yaşadıkları o sevimlilik bitince ayrılırlardı. ha diyelim ki ayrılmadılar, bir şekilde yürüttüler bu ilişkiyi, en az bi on yıl filan evlenmek akıllarına gelmezdi. çünkü zaten ikisi de evlenmek isteyen tipler değildi dediğim gibi.

    yani en başından beri bu evlilik saçma bir şekilde başladı. ne dean gerçekten evlenmek istiyordu, ne de cindy. onlar sadece bir süre daha takılmak istiyorlardı. ama cindy hamile kalıp bebeği de aldıramayınca, işler değişti.
    ha dean cindy'e aşık mıydı? evet. cindy dean'e aşık mıydı sorusunun cevabı çok net değil bende. ama hani herkes filmi büyük bir aşkın zamanla, evlilikle yıpranması filan deyu ele almış ya, ben buna katılmıyorum işte. ortada büyük bir aşk da yoktu zannımca, istekle yapılan bir evlilik de. şahsen ben, büyük bir aşkın ardından gayet istekli yapılan bir evliliğin zamanla dağılmasını anlatan bir film bekliyordum yorumlara göz gezdirdikten sonra. cindyle dean'in yaşadıklarıysa böyle şeyler değildi ne yazık ki.

    hem ben ayrılmalarına da sevindim ayrıca. tek tükenen cindy gibi gözükse de aslında evlilikle beraber dean de dağılmıştı bence. evlilik ya da cindy'nin kendisine karşı olan tavrı dean'i de bitirmişti. ikisinin de tükenmişliklerini yaşayış biçimleri farklıydı sadece. bir de cindy ilişkiyi sonlandıracak güçlü taraftı. yoksa bıraksan dean'i, o tükenmiş haliyle, tükenmişliğine aldırmadan, daha da tükenmeye devam ederek yıllarca evli kalabilirdi.

    filmin son sahnesi ise epey içime oturdu tabii. frankie'nin babasının arkasından koşuşu, ben onu seviyorum deyişi filan. "olan hep çocuklara oluyor" klişesiyle de entirime bir son vereyim madem. ve bittabi; you always hurt the one you love.
  • güzel fakat doyurucu olmayan bir film. böyle izlerken fena olmuyorsunuz, kapılıp gidemiyorsunuz akışına filmin. yarım gibi.
  • izlenmesede olur denilecek vasat film, ha oturunca izlersin ancak lezzet alamazsın, pastorize süt gibi bir şey.
  • filmin sonundaki görüntüler harikadır. filmden daha çok keyif almıştım izlerken.

    is this you?
  • vasat bile diyemeyeceğim kötü bir film. bir de hakkında 10 sayfa yazılmış. zaman kaybı.
  • çocuk oyuncu faith wladyka da doğal bir oyunculuk sergilemiştir. bizim dizilerdeki abartılı çocuk rolleriyle kıyaslayınca takdir ettim.
  • dean'ın cindy'i deliler gibi sevdiği film.

    --- spoiler ---

    şöyle ki; cindy'nin başka birinden hamile kaldığını bildiği halde onunla evlendi. birlikte mutlu oluruz dedi, ama cindy bir an bile sevmedi. birlikte olurlarken acı çekti istemedi hatta. evlendiler ama hep tek taraflı bir şeydi. dean'a üzüldüm hem de çok. her şeyi kabul etmesine rağmen olmadı. sonunda gösterilen fotoğraflar çok güzeldi, çalan parçalar müthişti.

    --- spoiler ---

    ryan gosling bu kadar yakışıklı olmak zorunda mısın?
  • filmdeki kıyafetler, kostümler, her ne denirse, inanılmaz güzel. istisnai olarak o kartallı kazak, o ne öyle amk?
hesabın var mı? giriş yap