• bazen bir soru gelir düğümler , gözlerin dolar ama şakaya vurursun.

    dün akşam yemekteyken kapı çaldı. masanın ucunda oturan selim (8) fırladı sesi duyunca. kapıyı açmasıyla güm diye kapaması bir oldu. peşinden gittim bende , ne oldu dercesine kafamı salladım. fısıldayarak , korkunçlu adam var kapıda elinde de sopa var dedi. kapıyı açtım bahşiş toplamaya çıkmış davulcuyu gördüm. içeri girdik, masada gülüşmeler oldu korkunçlu sopalı adama.

    gece yatıyorum selim'de yanımda
    + dayı sen evlenince başka evde mi oturacaksın ?
    - evet
    + peki o zaman bizi korkunçlu adamlardan kim koruyacak ?
    - (....)
    - sen benim süper kahraman olduğumu unuttun galiba , nerde benim pelerinimle donum*
  • anlık bir his, yapışıp kalan. ağlamaktan kötü.
  • bakarsın etrafına, hatta cevap verirsin devam edersin gündelik hayatına bi gelir aklına konuşamadıkların, yaşayamadıkların, yaşamak için çırpındıkların... ağlayamazsın durduk yere açıklama yapamazsın, yapmamak içinde turarsın kirpikten düşmemek üzere o damlayı. boğazına bi çöker dayanılmaz ağırlık nefes alamazsın da veremezsin de, kalırsın öyle takatsiz. sessiz sedasız isyan edersin anlatamadıkların düğümler boğazını.
  • çok üzülmek anlamında kullanılan bu deyimi gerçek manada da vücudumuzda hissederiz. ister çok sevindiğimiz bir olayla karşılaşalım, ister er rayn'ı kurtarmak filmindeki normandiya çıkarmasındaki gerginliği, kahramanlığı ya da up filminin açılış sahnesindeki acıklı hikayeyi izlemiş olalım hemen boğazımıza bir yumru oturmuş gibi gibi hissederiz.

    peki vücudumuzdaki bu garip reaksiyon nasıl oluşuyor bir bakalım; genelde bu reaksiyon ağlama veya aşırı duygusal reaksiyonlarda birlikte gözlenir. onun için ağlama olayının temeline bakmamız lazım yani ağladığımızda vücudumuzda neler olup bittiğini genel olarak konuşmamız gerekir.

    ağlama olayının nedeni tam bir gizemdir aslında, ancak bu reaksiyonun sosyal yaratıklar olarak evrimleşmemizdeki bir sözsüz iletişim biçimi olduğunu gösteren güçlü kanıtlar vardır.

    ağlama olayı kontrol kaybı hissettiğimiz zamanlarda devreye girer ve bilim adamları, artan kalp atış hızı ve daha yavaş nefes alma gibi diğer fiziksel reaksiyonların yanı sıra, artan stres hormonu ve endorfin yükü, gözyaşlarımızın hızlı bir şekilde stabilize etmek için işe koyulduğunu bize gösterir.

    bu olayları sempatik sinir sistemi dediğimiz yapı kontrol eder ve koşullara bağlı olarak vücudunuzda bir dizi farklı reaksiyona neden olur.
    aynı şekilde bilinçsiz olarak gelişen vücut fonksiyonlarıyla birlikte savaş ya da kaç tepkimizi kontrol eden sistemde aynıdır. bu sistem sayesinde hiper moda geçtiğimizde, ya bir şeyi yumruklamamızı ya da aksi istikametinde kaçmamızı kolaylaştırmak için tüm vücudumuza oksijen basar. işte ağladığımızda da ve başka duygulara bulandığımızda bu mekanizmalar çalışmaya başlar

    oksijeni tüm vücudumuza yaymak için önce vücudunuzun oksijeni soluması gerekir. daha fazla hava almak için sinir sistemi , gırtlağınızda ki epiglotis denen yapıya yani yiyeceklerin nefes borusuna kaçmasının önleyen yapıya emir verir. emir sonrası
    bu yapı mümkün olduğunca uzun süre açık kalır. başka bir deyişle, boğazınız normalden daha geniş açılır çünkü daha büyük bir açıklık daha fazla hava anlamına gelir.

    bu duygu veya his epiglotisi açık tutmaya çalışır ve boğazınızda bir kas gerginliğine neden olur. normal zamanlarda epiglotisin çalış çalışmadığını far etmezsiniz bile.

    ancak ağladığınızda veya ağlamanın eşiğinde olduğunuzda ya da duygu yüküne gömüldüğünüzde, epiglotisiniz açık kalmaya çalışır, ancak her yutkunduğunuzda kapanmaya zorlanır. bu gerginlik boğazınızdaki kasları karıştırarak bir yumru hissi verir.

    işte boğazdaki bu yumru hissine veya yabancı bir madde varmış, yutkunmakla gidecekmiş gibi gelen fakat geçmeyen bu hisse globus adı verilir ve bu stresli olduğumuz durumlarda herkesin başına gelir. normalde, sakinleştiğinizde bu his hızla geçer ve epiglotisiniz eskisi gibi çalışmaya geri döner.
  • hiç bir çözüm yolu ya da çabalamanın seninle bağlantısı olmadığı, sebebi de senin olmadığın, ama yine de içinde bulunduğun, seni de içine çekip duran problemler çıkarır hayat insanın karşısına. ben olsam der durursun içinden ama sen, senden başka kimsenin yerinde olamazsın. işte tam böyle durumlarda* oluşur bir yumru* boğazında. kussan* çıkarabileceğin derece ağzına yakınmış gibi gelir ama kusamazsın. yutkunsan* gidecek gibidir; yutkunur, yutkunur kurtulamazsın. zamana bırakmak, beklemek kavramlarını öğretir hayat sana... ya da düşünmemeyi* seçer, bir zaman sonra hissizleşirsin... yani ya büyürsün* bu düğümler yüzünden, ya insanlığından olur: için için ölürsün.
    her ne kadar yaslanicam ama buyumiycemin peşinden gitse de bir yol; gönül dergahında olgunluk hissizliğe yeğdir.
  • boğaz düğümlenmesi-nefes alamama-ellerin titremesi ve damlaların ard arda gelmesi...
  • insanin karsisina cikan hayata dair ic burkan detaylara verdigi tepkidir. konusamaz kalirsin,nefes alma hakkindan bile feragat edersin gene de hicbirseyi degistiremezsin.
  • çekilen acının derinliği ile bağlantılı olarak, uzun süre acı verecek bir hastalık şeklinde sabitlenebilme potansiyeline sahip durum.. (bkz: allah kolaylık versin)
  • gerçekten berbat bir durum karşısında, tarifi imkansız duygular yüreğinizde dolaşıyor, yaşlar gözlerinize doğru hücum etmeye çalışıyorken, boğazınızda duyumsayacağınız his..*
hesabın var mı? giriş yap