• biraz biraz fiziksel olarak da basimi gelmis bir hadisedir.

    universitedeyiz. aksamlari okul ciksinda veya gece sokaklarda surttukten sonra sarhoslarin ve ogrencilerin surekli takildigi seyyar kofteciler olur ya... iste biz de bu koftecilerin mudavimi olmustuk. yarim ekmek kofte, ayran ve aci biber tursulari... off super. simdi de aciktim valla. neyse... ama sadece kofte olmaz bu seyyar saticilarda. genelde kokorec falan da yaparlar. ben bu kokoreci hic sevmem... ama bana bir gun zorla yedirdiler degisiklik olsun falan diye. cok konan baharattan midir nedir "ulan o kadar da kotu degilmis" diye birkac kez daha yedim ben bu naneyi. benim ev arkadaslari ise halihazirda kokorec hastasi zaten. tabii orada gunde bir kez yenilen yarim ekmek kokorec bunlari kesmedi. eve kokorec almaya karar verdiler... tamam ulan dedim... yoksa izin vermem eve kokorec sokulmasina. sonucta kofteciler ile muhabbet de iyi. dedik abi bize kokorec lazim... abi sagolsun bize iki buyuk parca kokorec verdi. toplam 5 kilo falan... evet bokunu cikarmak eyleminin ilk kismi bu... cunku dort kisi 5 kilo kokoreci her gun yese, gene de 2 aydan once bitiremez. gozumuz doymamis yani... hem zaten her gun mangal mi yakilir? sacmalik iste... sonuc olarak bu kokoreclerin bitmeyecegini iki gun sonra anladik. benim cok zeki ev arkadaslarimdan birisi ise bu kokorecleri bitirmek icin super bir fikirle geldi... durun ben biliyorum, bunun yemegini yapalim, super oluyor dedi... evet kokorec yemegi... bizim diger arkadaslara da duyurduk bu haberi. gelin aksam ziyafet var, hasan kokorec yemegi yapacak, supermis falan dedik. 10-15 kisi toplandi bizim evde. oturduk sofraya... o andan itibaren yasanan igrenclikleri anlatmiyorum mideniz bulanmasin. ama kokorec yemeginin nasil yapildigini anlatinca saniyorum bir fikriniz olacaktir...

    ogrenci olarak bizim tum sulu yemeklere uyguladigimiz bir yontem vardir. tencereye sogan atilir, yagda kavrulur. sonra salca eklenir. neyin yemegini yapacaksaniz o eklenir ve tencere su ile doldurulur. iste eger o gun evde fazladan malzeme varsa biber, domates, baharat falan da eklenir... al sana yemek...

    bizim arkadasin ben super kokorec yemegi yaparim derken yukarida yazdigim ve surekli uyguladigimiz yontemi uygulayacagini dusunmuyorduk tabii... yani bir tencereye 5 kilo kokoreci dograyip salcayi basacagi aklimizin ucundan bile gecmemisti. birde ben biliyorum diyor suna bak. sanki dunyada daha once sulu kokorec yemegi yapmayi deneyen insanlar varmis da onlardan duymus gibi. ya da daha once kendisi yapmis da super olmus sanki... sonuc olarak sulu kokorec yemegini kimse yiyemedi... inat edenler de kustu... hem zaten nasil yensin ki? kokorec suya yagini vermis, iyi temizlenmedigi icin icinin pislikleri su yuzeyinde yuzmeye baslamis, yani hic hesapta olmayan "baharat" daha dogrusu bok katkisi gerceklesmis yemegin suyuna...

    o gunden beri o sofrada bulunan kimsenin tekrar kokorec yedigine sahit olmadim...
  • yaşadığım şehrin, okuduğum gazetelerin, çalıştığım iş yerinin, planlı alanlar tip imar yönetmeliğinin, yapı denetim sisteminin, şehirciliğin, ahlakın, adaletin, adabıyla yiyip içebilmenin, çocuklarımızın geleceğinin, sınav sisteminin, sporun, futbolun, üniversitelerin, sanayi tesislerinin, tiyatroların, eczanelerin, hastanelerin, sokakların, evliliklerin, boşanmaların, dizilerin, televizyonun, internetin, sebze-meyvelerin, benzin zamlarının ve dahi tüm fiyat düz(enle)melerinin, dinin-dinsizliğin, özgürlüğün, kanunun, kitabın, insanlığın bokunu çıkardılar. bazıları, çoğu, birileri, bizler.

    ben de, iş bu entry ile sözlüğün de bokunun çıkışına, itinayla iştirak ediyorum. sen bokunu çıkarmazsan, ben bokunu çıkarmazsam, onlar bokunu çıkarmazlarsa maazallah pırıl pırıl bir ülkede yaşarız da kurbağalar kısır kalır.

    selametle.
  • ara sıra haykırmak istenen laf..
    özellikle bi espriyi mütemadiyen uzataa uzataa hala eğlenebilen insanlara denebilir..
  • ustası olduğum bir konudur! şöyle ki;

    sütün içinde ezilmiş kakaolu bisküviden nefret ederdim mesela. bir gün nikdediginnedirki yerken özendim benim için de hazırlamasını istedim. nikdediginnedirki'nin 20lik dişi yüzünden çenesi açılmıyordu o sıralar. mecburen çorba ve sütle ezilmiş bisküvi gibi bulamaçlarla besleniyordu. ben de çene ağrısı çekiyormuşum gibi günlerce sütte erimiş bisküvi yedim. bokunu çıkardım yani.

    güneşten, güneşlenmekten, bronz tenden nefret eden biri olarak bodrum'daki tatili gölgede uyuyarak ve denize çok az girerek geçirdim. ancak haftasonu mini çeşme tatilinde bir güneş tutkusu peydah oldu. çok özel bir iksir hazırladım. kafama göre. ve işe yaradı. kayısı yağı, lavanta yağı, hindistan cevizi yağı ve buğday yağı karışımı. nefis. üstelik çok güzel kokuyordu. burdan tüm hanımlara tasfiye ederim. kumsuz zeminde, güzel güzel kokarak ve kulağımda iyi müzik ile güneşlenmek. "sanırım nihai amaç bu olmalı" dedim kendime. o kadar iyi hissediyordum ki kendimi, iyi hissetmek konusunda guinness rekorlar kitabını kırdım. bronzlaşan tenim de çok hoşuma gidiyordu üstelik. beyaz fetişi olan biri olarak bu hoşlantı ilgincime gitti(!) 1-2 hafta önce güneşten kaçarken şimdi kendimi ona teslim etmiştim. bokunu çıkarmıştım yani.

    kendimi bildim bileli doğada insan hariç tüm canlılardan korktum. ama ne korkmak! çevresinde kediler dolaşan bir çay bahçesinde oturamamak. kendine bile hayrı olmayan zavallı bir sokak köpeği gördüğüm için yolumu uzatmak pahasına değiştirmek. evde babanın beslediği kuştan çıldırasıya tırsmak. kafesinden çıkarıldığında evi terketmek. böyle yani. iflah olmaz bir hayvan fobisi sahibiydim. gel gör ki sonradan kedi sahibi oldum. haberim yokmuş, içimde bir hayvan sever varmış. üstelik benden de daha uzun boyluymuş. "sevimli dostlarımız" evet bokunu çıkardım.

    daha gider bu. ama üşeniyorum yazmaya. çünkü asıl şuraya getirmek istiyorum mevzuyu. şimdi ben asla yapamayacağımı / yapmak istemeyeceğimi düşündüğüm şeyleri tam tersi bir hissiyatla yapabiliyorsam bu ne anlama gelir?? bence super anlamlara gelir.
    imgeler halinde ifade edersek; alan genişliği, kocaman daire şeklinde çim alan. at koştur. olimpik havuz.
    tırt kişisel gelişim kitabı diliyle; sınırlarını keşfet: sınırsızsın!
    halkın içinden; yahu şu hayatta herşey olabilirsin. herşeyi yapabilirsin. bu zenginlik demek, bereket demek, bolluk demek. gerçekten çok şanslısın. farkında değilsin ama hayat sürprizlerle dolu! içinden coşkuyu eksik etme.
  • (bkz: owencan)
    (bkz: bruker)
  • vucuttaki her turlu atigi (zeka , salaklik, biyolojik birikim, vs vs ) icinde tutamayip tahliye etme karari ve uygulamasi
  • (bkz: lavman)
  • insanın gördüğü, anladığı, üzüldüğü ve derinden etkilendiği bazı seyleri gözüne gözüne sokmaktır...

    (bkz: bokun bokunu cıkarmak)
  • ayni espiriyi birden fazla yapmak suretiyle degerini
    sikip atmak.
  • (bkz: counterstrike)
hesabın var mı? giriş yap