• hasan ali yücel serisi içinde bulunan, puşkin'e ait bir eser. çar boris godunov'un döneminin başında, yani 1598'de geçiyor oyun.

    ne yalan söyleyeyim, daha vurucu cümleler ve tespitler bekliyordum ama aradığımı çok fazla bulamadım. yine de okuduğuma kesinlikle pişman değilim, bilhassa rus tarihine meraklı olanlar kesinlikle okumalı.
  • an itibariyle yunanistan meclis televizyonunda yayınlanan opera.
  • günümüz için mussorgsky'nin şaheseri olarak görülen opera. wagner şişkinliğinden yakayı sıyırabilmiş, muzaffer sayılabilecek üç-beş girişimden biri.

    1871’de operayı tamamlayıp, imparatorluk tiyatrosunun komitesine sunar. baskın bir kadın rolünün eksik olduğu bahanesiyle reddedilir. korsakof’a göre asıl gerekçe eserin komiteye fazla ‘yeni’ gelmesiydi. mussorgsky inatçı davranıp eseri yeniden ele alır. var olan kadın rollerini genişletir, bazı sahneleri keser, bazı sahneler ekler vs. bir yıl içinde komiteye tekrar sunar. türlü çekişmeler sonrası nihayet 1874’te ilk kez sahneye konur fakat pek çok kısmı kırpılarak. pimen ile grigori’nin tavan arasında konuştukları sahne tümüyle kesilmiştir neredeyse (1. perde 3. sahne) . sonraki gösterimlerde son sahneyi dahi kesmişler (kromi ormanları’nda sahnesi). daha sonra düzenleme işi korsakof’a kalır. komite mussorgsky’nin orkestrasyonunu da zayıf bulur. komite bir sürü bağnazdan oluşuyor olsa da bu tespitlerinde haksız sayılmazlar. mussorgsky hakikaten de rus besteciler içerisinde tekniği en zayıf olanlardandır fakat bu yetersizlik asla bestecinin kendisini ifade etmesine engel olacak boyutta değildir. 1896’dan sonra korsakof düzenlemesiyle çalınmaya başlar. sonra hepten çıkarırlar repertuardan. 1908 yılında tekrar sahnelenmeye başlar. daha sonra şostakoviç tarafından da düzenlenir. tüm bu süreçte eleştirmenler bu kaba saba, sıradışı müziğe nasıl bir tepki vereceklerine karar verememiş gibidirler. tenkit mi gerekir takdir mi? görüşleri tenkite yakındır. dönemini değerlendirirsek mussorgsky’yi ve eserini daha berrak görmek mümkün olabilir. cumhuriyet yıllarının türk beşlileri gibi rusların da kendi beşlileri vardı. mussorgsky de bu beşliden biri. diğeri aleksander borodin. aslında kimyacıdır. rus müziğini zenginleştirmiştir ancak yeni bir söz söylememiştir. mili balakirev bu beşlerin lideri konumundadır. bilhassa rus halk müziği motiflerini kullanmış. ulusal müzik savını sürdürenlerdendir. cesar cui bu beşlinin en silik tipidir. korsakof ise beşlinin en usta bestecisidir. fakat mussorgsky dışındakilerin tamamı yineleyicidirler. yeni bir söz söylememişlerdir. ya da söyledikleri yeni şeyler cılız seslerden ibarettir. yineleyicileri yenileyicilerden aşağıda gördüğüm düşünülmesin. yineleyiciler çağına kadar olup bitenleri özetlemesi, bu yolda son sözü söylemesi, kendinden sonrakileri yeni biçimler, yeni yöntemler, yeni sözler aramaya mecbur bırakması bakımından çok değerlidirler. mussorgsky ise bir yenileyici değildir. zaten teknik becerisi de buna el vermez. o kendi lisanıyla yeni bir söz söylemiş dehalardandır. bu dehanın en kendine has ve çıplak anlatımlarından biri de işte bu bahsi geçen operadır.
    --------------------------------------------------------------------------------
    1. perde
    sahne 1 (moskova yakınında bir manastırın dışı)
    moskova yakınlarında bir manastır etrafında toplanan kalabalık, bir muhafızın önderliğinde tanrı’ya o’nun yol göstericiliği için yakarıyor, dua ediyordu. duma’nın (meclisin) sekreteri şelkalov, boris’in onaylamadığı ve onun çar olmayı kabul etmediğini söyleyen bir mesajı halka duyurdu. şelkalov’un gidişini takiben ellerinde ikonalar, muskalar ve haçlarla hacılar gelirler. kalabalık hacıları dualarla karşılar ve tekrar tanrı’ya rusya’daki bitmez tükenmez kavgaların sonunu getirmesi için yakarırlar. muhafız kalabalığı yarın sabah kremlin’de tekrar toplanmak üzere dağıtır. müminler yorgunca çekilirler.

    sahne 2 (kremlin meydanı’nda)
    moskova halkı çar boris godunov’un taç giyme töreni için kremlin’de toplanır. boris’in evlatları fyodor ve ksenya ile prens şuiski’nin de eşlik ettiği kutlamada boris kederli ve düşüncelidir. yüreği ürkütücü aminlerin sesiyle birlikte karanlık düşüncelerle doludur. kiliseye girer, halkın vahşi kutlama nidaları altında tacı başına geçirir.

    sahne 3 (manastırda)
    gecenin karanlığında yaşlı keşiş pimen günlüğünü yazmaktadır. daha genç olan keşiş grigori ise uzanmaktadır. genç keşiş dehşetle uyanır ve gördüğü kabuslar üzerine pimen’e uzun süredir zihnini meşgul eden soruyu sorar: veliaht dimitri’yi kim öldürdü? pimen o gün uglih’te yaşananları anlatır. boris godunov’un görevlendirdiği üç adamın veliahtı öldürdüğünü söyler. grigori veliahtın yaşını sorunca da “seninle aynı yaştaydı” diye cevaplar yaşlı keşiş. sohbetin sonrasında pimen sabah duasına katılmak için odadan çıkar ve grigori az önce duyduklarını sindirmeye çalışır.

    sahne 4 (litvanya sınırına yakın bir konakta)
    konağın bekçisi bir türkü tutturmuşken, ezgisi iki göçebe keşiş missail ve varlaam’ın gelişiyle yarıda kalır. bu iki keşişi pek yakında bir üçüncüsü; grigori takip edecektir. o da manastırdan kaçmıştır. münzevi bekçi bu beklenmedik konukları içtenlikle karşılar. varlaam ev sahibinin ikram ettiği güzel şarabın verdiği esinle kazan’daki büyük savaşı anlatan bir şarkı söyler ve uykuya dalar. grigori fırsattan istifade ev sahibinden litvanya sınırının ne kadar uzakta olduğunu öğrenmeye çalışır. ev sahibi sınırın yakında olduğunu ve eğer bir polis onu engellemezse bir günde oraya varabileceğini söyler. polisin bir kaçağın peşinde olduğunu duymuştur. bu bilgiyi genç keşişle paylaşır. bu sırada bir polis konaktan içeri elinde bir arama izniyle girer. fakat konakta grigori dışında okuma yazma bilen, eğitimli bir kişi yoktur. polis ilk başta varlaam’ı tutuklamak ister ancak bir sıçan koklayarak ayılan varlaam buna itiraz eder ve pek iyi bir okuyucu olmadığı halde arama iznini bir de kendisi okumak ister. güç bela belgeyi okur ve anlaşılır ki tarif edilen kişi grigori’dir. polis genç keşişi tutuklamak için hamle yaptığında grigori bir bıçak çeker ve pencereden kaçar.

    2. perde
    (çarın kremlin sarayı’ndaki odasında)
    çarın kızı ksenia, nikahtan az önce ölen nişanlısı için göz yaşı döker. kardeşi fyodor ve hemşireleri eski neşeli türküleri söyleyerek ksenia’yı teselli etmeye çabalarlar. aniden boris belirir. kızına kederini unutması için yalvarır ve oğlu fyodor’a da çar olacağı güne dek çalışmalarını sürdürmesini tembihler. boris odadan ayrılıp bir başına kaldığında ruhundaki kederi hisseder. dimitrinin gövdesinden ayrılmış kanlı başını her gece rüyalarında gördüğünü itiraf eder kendine. bu sırada haykırışlar duyulur. fyodor’dan neler olduğunu öğrenmesini ister. fyodor az sonra tuhaf bir hikayeyle geri döner. bir papağanın garip şeyler söyleyerek hemşireleri ürküttüğünü anlatır. saray nazırı prens şuiski de, kendisinin dimitri olduğunu savunan bir gencin halkı etrafında toplamaya başladığını haber verir. boris şuiski’ye “uglih’te öldürdüğünüz adamın dimitri olduğuna emin misin?” diye sorar. şuiski emindir fakat odanın köşesinden kendine doğru yaklaşmakta olan ve ellerini tanrı’ya yakarmak ve merhamet istemek için açan çocuk hayaletinin tesiriyle şuiski’yi duymaz haldedir.

    3. perde
    (polonya’da bir kalede)
    polonyalı asil bir kadın olan güzel marina, onunla gurur duyan arkadaşlarıyla ve refakatçileriyle birlikte bulunur, ancak marina, dünyevi hırslardan arınmış bir ruh halindedir. grigori ile tanışmış ve onun gerçek çar olduğuna inanmıştır yahut inanmak istemiştir. bir cizvit olan rangoni ise marina’ya dişiliğini kullanarak grigori’yi kendisine kölece bağlamasını ve çariçe olmasını tembihler. böylesi bir entrikanın içinde olma fikri dahi marina’yı dehşete düşürür ancak dimitri’nin odaya girip marina’ya aşkını ilan etmesiyle soylu kadın bir anda değişiverir ve bu aşkına ancak moskova’nın fatihi olursa karşılık vereceğini söyler.

    4. perde
    sahne 1 (kremlin meydanı’nda)
    aç insanlar meydanda toplanmış ve sefaletlerine son vermesi için boris’e yalvarırlar. safdil biri peşi sıra insanlarla meydana gelir. peşindekiler bu safdil adamı kızdırır, onunla alay ederler ve son meteliğini ondan alıp kaçarlar. adam ağlamaya başladığı sırada boris meydanda belirir. saf adam boris’e yakarır. “genç veliahtı öldürdüğün gibi bu adamları da öldür” der. prens şuiski adamın tutuklanmasını emretse de boris buna karşı çıkar ve bu saf adamdan kendisi için dua etmesini ister.

    sahne 2 (meclis’te)
    mecliste kendisinin dimitri olduğunu iddia eden grigori ile ne yapılacağı konusunda tartışılmaktadır. tartışmalar prens şuiski’nin meclise girişiyle kesilir. prens, çarla aralarında geçen bir hikayeyi anlatır. boris’in bir çılgınlık anında çocuk hayaleti gördüğünden bahseder. çocuğa “git, git evladım” diye seslenmektedir. boyarların yokluğu (boyarlar o dönem yönetimde olan soylulara verilen ünvandır) prensi sezgilerine başvurmaya iter ve boris’ten, kapıda çar için getirdiği mesajı iletmek için bekleyen yaşlı keşişi kabul etmesini rica eder. bu keşiş pimen’dir. içeri girer ve bir kör adamın hikayesini anlatır. kör adam gördüğü bir rüyanın tesiriyle uglih’e, dimitri’nin mezarına gider ve matem çanı çalar. hayatında ilk kez görmeye başlar. bu hikaye boris’i derinden etkiler. o anda ölümünün yaklaştığını sezer. oğlunu etrafındaki entrikacılara karşı uyarır ve ona babasının nasıl çar olduğunu sormaması için yalvarır. kızı ksenia’ya hem kardeş hem de baba olmasını ister ve ölür.

    sahne 3 (kromi ormanı’nda)
    devrimin ateşi her yeri yakıp yıkar ve vahşi haydut ordusu kaçırdığı boyar’a işkence etmektedir. grigori artık dimitri olarak ve rusya’nın yeni çarı olarak tanınmıştır. yeni çar halka, boris’in tüm yanlışlarını düzelteceği sözünü verir. kalabalık onu coşkuyla takip eder. geriye sadece safdil adam kalır. bir başına boş step üzerinde bir taşın üzerine oturur, devrim ateşinin yalımlarını izleyerek rusya’nın kaderine hayıflanır.
  • rus aristokrasisinin, imparatorluğun asya ve slav folkloruna karşı büyüyen saplantısından nemalanan bir dizi operadan sadece birisidir.
  • aleksandr sergeyeviç puşkin'in 1825'te yayımlanan oyunu. 1598-1604 arasındaki taht oyunlarını anlatmış incecik oyununda. siyasi entrikalardan bahsettiği için bir süre sansürlere de uğramış tabii.**
    benim gibi sanattan anlamaz cühela için sıkıcı bir eser. ilk sayfalardan belliydi neyle karşılaşacağım, ama yarım bırakmayı sevmediğim için bu hakkımı 2-3 saatte bitecek bir kitapla kullanmak istemedim. sor bana pişman mıyım? asla.* en azından rus tarihi hakkında biraz bilgi edindim.
  • "ne ağır geçti can sıkıcı gündüz! ne uzun sürdü akşamın alacakaranlığı! ve ben bu karanlık gecede ne uzun bekledim seni!"
hesabın var mı? giriş yap