• icinde hic bi sey olmayandir.

    bunlar bi yerlerden yuvarlanip serbest dusunce, dagilip sacilmazlar; dustukleri yukseklikle dogru orantili olarak ivme kaybederek rastgele bi noktada dururlar.

    dusmeden onceki halleriyle dustukleri hal arasinda bi fark yoktur; bos olduklari icin, dususe bi direnc veya reaksiyon gostermezler, bi deformasyona veya distorsiyona ugramazlar; sadece bulunduklari koordinat degismistir.

    bunlarin icini acip bakmaya tesebbus ettiginizde, keyfiniz kacar.

    bakmamak lazim...iclerini acip bakmamak lazim.
  • dolu'ya hacmini veren.
  • ben kendimi
    sensizliğe alıştırıyorum.
    sen de kendini
    bensizliğe alıştır deye.

    --- özdemir asaf ---
  • siz dışsız .
  • içinde hiçbir şey olan. yani o kadar da boş değil. o kadar da boş olmayan şeylere boş demek adet olmamış olsaydı daha başka bir isim bulunabilirdi bunun için.

    mesela; öndolu, hazır, dolusuz, önceli, vakitsiz, sonralı gibi...
  • (bkz: empty)
  • doldurulamayandır. ancak doldurulamayan nesne ya da olguya göre değişir. içinde parmaklar kıpırdatılınca bir kıpırtısızlık hissediliyorsa ki bu samanyolu'nda pamuk helva satmaya benzer, insanın ağzından ve belki de dudaklarından dökülen bir kelimedir, "boş". "dolmadı" demektir aynı zamanda. "akmıyor" da demektir. tabii ki "sular" kesiktir.
  • her zamaki gibi bos gecen gecelerde
    buluyorum yalnizligi

    yasiyorum oylesine
    sirf dunyada arti bir oldugumu kendime kanitlayabileyim diye

    kararsizlik,
    karamsarlik
    ve yalnizlik teslim almisken ruhumu;
    belki de yeniden dogarim diyerek umitleniyorum gereksizce

    ne kadar bilsem de bosuna yasadigimi
    nedenini biliyorum hayatta kalma istegimin
    'zaten o kadar cok bosu bosuna yasam varken,
    ben de yasamisim cok mu!' diyorum istemsizce

    ve bosluk devam ediyor,
    yalnizligimla beraber gecenin icinde
  • en. bosh

    ingilizce'ye türkçe'den geçen kelime.
  • bardağın bir tarafı.
hesabın var mı? giriş yap