boş
-
icinde hic bi sey olmayandir.
bunlar bi yerlerden yuvarlanip serbest dusunce, dagilip sacilmazlar; dustukleri yukseklikle dogru orantili olarak ivme kaybederek rastgele bi noktada dururlar.
dusmeden onceki halleriyle dustukleri hal arasinda bi fark yoktur; bos olduklari icin, dususe bi direnc veya reaksiyon gostermezler, bi deformasyona veya distorsiyona ugramazlar; sadece bulunduklari koordinat degismistir.
bunlarin icini acip bakmaya tesebbus ettiginizde, keyfiniz kacar.
bakmamak lazim...iclerini acip bakmamak lazim. -
dolu'ya hacmini veren.
-
-
-
içinde hiçbir şey olan. yani o kadar da boş değil. o kadar da boş olmayan şeylere boş demek adet olmamış olsaydı daha başka bir isim bulunabilirdi bunun için.
mesela; öndolu, hazır, dolusuz, önceli, vakitsiz, sonralı gibi... -
(bkz: empty)
-
doldurulamayandır. ancak doldurulamayan nesne ya da olguya göre değişir. içinde parmaklar kıpırdatılınca bir kıpırtısızlık hissediliyorsa ki bu samanyolu'nda pamuk helva satmaya benzer, insanın ağzından ve belki de dudaklarından dökülen bir kelimedir, "boş". "dolmadı" demektir aynı zamanda. "akmıyor" da demektir. tabii ki "sular" kesiktir.
-
her zamaki gibi bos gecen gecelerde
buluyorum yalnizligi
yasiyorum oylesine
sirf dunyada arti bir oldugumu kendime kanitlayabileyim diye
kararsizlik,
karamsarlik
ve yalnizlik teslim almisken ruhumu;
belki de yeniden dogarim diyerek umitleniyorum gereksizce
ne kadar bilsem de bosuna yasadigimi
nedenini biliyorum hayatta kalma istegimin
'zaten o kadar cok bosu bosuna yasam varken,
ben de yasamisim cok mu!' diyorum istemsizce
ve bosluk devam ediyor,
yalnizligimla beraber gecenin icinde -
-
bardağın bir tarafı.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap