• gunumuzden yaklasik 100 yil kadar once japonya'dan guney amerika'ya goc etmis insanlardan agirlikla brezilya'ya yerlesmis olan japonlardir. basta yabancilik cekseler de 2. ve 3. kusak ozellikle peru'da olmak uzere oldukca onemli konumlara gelmislerdir.
    (bkz: alberto fujimori)
  • zamanında neden böyle bişi yaptıklarını çok merak ettiğim insanlardır. bir de kolombiyaya göçen lübnanlılar var. enteresan şey bunlar.
  • ilk olarak 1908 yılında kahve tarlalarında çalışmak üzere göç etmeye başlamışlar ve yıllarca büyük zorluklar ve baskılar içerisinde hayatlarını sürdürmüşlerdir. sonraları; 1970'lerde, japonya'nın dünyanın zengin ve modern ülkeleri arasında yer almasıyla birlikte brezilya'da saygınlık görmeye başlamışlardır.
  • günümüzde japonya dışında en fazla japonun yaşadığı yer brezilya. brezilya coğrafya ve istatistik enstitüsüne göre (ibge); 2000 senesinde brezilya'da yaşayan japon sayısı 1,5 milyon civarında.
    daha önce girdilerde belirtilmiş, bunlar kahve tarlalarında çalışmak üzere giden göçmen işçiler. peki neden japonlar?
    ondokuzuncu yüzyıl sonu, yirminci yüzyıl başlarında brezilya dünyanın en önemli kahve üreticisi. ciddi bir tarım işçisi ihtiyacı var. o zamana kadar, bu sorun afrikalı kölelerle çözülmüşken, 1850'de afrikalı köle temini durunca, brezilya hükümeti avrupalı işçilere yönelmiş. bu dönemde en yoğun göç, italya'dan olmuş. düşük ücret, uzun çalışma süresi ve kötü muamele sebebi ile italyan hükümeti bu işçi göçünü sınırlamış. avrupalı işçi akışının da kesilmesi ile 1908'de ilk japon işçiler brezilya'ya varmış. burada 1907'de japon feodalizminin çöküşü ve daha iyi bir hayat arayışı en önemli etken.
    göç patlaması ise birinci dünya savaşı ile olmuş. bu dönemde çabuk para kazanıp, ülkesine dönme hayali kuran japonlar için büyük hayal kırıklığı yaşanmış. köle çalıştırma zihniyetinden kurtulamayan, brezilya'lı işveren, japon işçilerin kabusu olmuş.
    bu dönemde, japon ve brezilya toplumu arasında kız alıp kız verme durumu hoş karşılanmamış. japon topluluğu kendi okullarını kurmuş ve çocuklarına japonca eğitim vermişler, tabi ciddi asimilasyon çalışmaları da olmamış değil.
    zaman içerisinde, işçi olarak gittikleri brezilya'da japonlar da toprak sahibi olmuşlar ve daha çok çilek, çay ve pirinç üretimine başlamışlar.
    her gidişin tabi ki bir dönüşü oluyor. 1980 ve sonrasında japon ekonomik atılımıyla, japonya'da artan işçi ihtiyacı, öncelikle tayland, tayvan, pakistan gibi ülkelerden kaçak işçi göçünü tetiklemiş. japon hükümeti de daha kolay entegre olacakları düşüncesi ile, brezilya'lı japonlara doksanların başında çalışma izni vermeye başlamış. aynı dönemde brezilya'daki ekonomik ve politik karışıklık ise bu geri göçü hızlandırmış. bu japonya'ya geri dönen japonlara bir isim verilmiş; dekasegi. dekasegilerin işi ise belliymiş; japon vatandaşlarının yapmak istemediği, zor, pis ve tehlikeli işler.
    daha kolay entegre olacakları düşünülmüş olsa da ne japon halkı dekasegileri kendinden saymış, ne de bu brezilya asıllı japonlar, topluma uyum sağlamış. özellikle kendi aralarında portekizce konuşan, kullandıkları japonca toplum tarafından hor görülen ve anlaşılmayan bu grup, japon toplumundan zamanla izole olmuş. bu topluluğun yaşadığı bir soruna örnek olarak:
    (bkz: fushügaku)
    (bkz: dekasegi)
  • işyerinde var bunlardan bi tane.. ingilizcesi hem brezilyalıların hem de japonların kötü aksanından nasibini almış; ismi de füzyon mutfağı gibi;

    (bkz: lincoln takemoto)
  • benim duydugum en garip seylerden biri de bu olay. yani turklerin almanya’ya gocune birsey diyemiyorum ya da canakkalelilerin truvalilarin akrabasi olmasina ama brezilya’da yasayan 1,5 milyon japon var, saka gibi bir durum. bir de almanlar var tabi 2. dunya savasi sonrasi kacan.

    (bkz: lyoto machida)
  • dil kursundan arkadasimin babasinin da icinde bulundugu grup. kizin annesi brezilyali babasi japon haliyle cok degisik bir guzelligi var. yasam tarzi tamamen latin, japonluktan eser yok.
  • is arkadaslarimdan biri de bu gruba dahil. ilk ogrendigimde gercekten cok sasirmistim. dedesi nenesi cok sikinti cekmis brezilya'da. diger japonlardan farkli olarak sorunca hep brezilyali oldugunu soyler. diger japon is arkadaslari tarafindan da epeyce dislanir. yaptigi is begenilmez vs. asla japonca olan adini kullanmaz, her zaman latin ismini soyler.

    japonlarda boyle bir gelenek varmis. ulkeyi o ya da bu sekilde terk edenlere her zaman kötü gözle bakiyorlar. geri donemezsin, dönsen de sana burada rahat ettirmeyiz gibi soylemleri varmis. (kisa sureli terk edenler icin degil, temelli terk edenler icin). brezilya'ya giden güruh da bundan nasibini almis.
  • ilk göç 1908 yılında brezilya'nın tarım işçisi talebi sonucu oluşmuş, birinci dünya savaşında göç hız kazanmıştır. sonrasında japonya ekonomisinin büyümesi, brezilya ekonomisinin istikrarsızlığı sonucu tersine göç de yaşanmış. ailesinde üç kuşağa kadar japon soyundan atası olan kişiler japonya'da oturum hakkı elde edebiliyor ve bunun sayeside japonya'da yarı latin kökenli insanlar fazla.

    --- spoiler ---

    bu bilgilerden yola çıkarak (bkz: the fast and the furious tokyo drift) filmindeki (bkz: neela) hanımın herkesten sır gibi sakladığı memleketinin brezilya olma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap