• özgü namal neden bacaklarını gözümüze sokmakta bu kadar ısrar etmiş dediğim filmdir. film boyunca mini etekler, mini şortlar. sadece 2-3 saniye uzun kotla göründü. ayrıca vodafone böyle bi ürün yerleştirme ile müşteri çekeceğini mi sanıyor ama tam tersi itiyor.. bunların dışında begendiğim filmdir özellikle; müzikler çok başarılı.. engin altan düzyatan da cabasi. atiye'nin yapmacık oyunculuğuna değinmeden olmaz, bir de beyaz showda, filmde kendimi oynadım demişti pehh.. ayrıca kötü internet ve ses kalitesi yüzünden soğumuş olduğum vodafone, bu ürün yerleştirme ile gözümde bitmeye sağdan yaklaştı.
  • 2 saat önce izlediğim film. standart bir türk filmi olmuş. filmin başında sonunun nasıl biteceğini anlıyorsunuz.
  • dün bitirdiğim tuna kiremitçi romanı. kitapta edebi anlamda neredeyse hiç birşey yok, bildiğimiz günlük konuşma diliyle yazılmış ama okuması keyifliydi. yine de tavsiye etmiyorum.
  • son zamanlarda izlediğim en sikko türk filmi.

    özellikle özgü namal'ın oyunculuğu berbat. kendisine mutluluk'ta hayran kalan birisi olarak büyük hayal kırıklığına uğradım.

    kitabı okumadım ama filmdeki aşk da beni hiç etkilemedi. hatta ortada bir aşk var mıydı ona bile emin değilim. sanırım bu da oyuncuların berbat performansından kaynaklanıyor.

    ayrıca engin altan düzyatan ve özgü namal türk sinema tarihinin birbirine en uyumsuz çifti olabilirler. bu kadar kötü bir öpüşme sahnesi olamaz.
  • bokum gibi film.

    sıkıcı mı sıkıcı, klişe mi klişe.

    bir de nasıl reklam, nasıl reklam.

    vodafone red reklamını insanın gözüne gözüne sokuyorlar. hatta insanın gözünü çıkarırcasına.

    hem de aptala anlatır gibi.

    şimdilerde dizilerde var ya bu şekilde reklamlar. yeni bir telefon modeli mesela. dizinin karakteri "hemen x marka telefonumuzla bunu halledebiliriz" gibi senaryonun içine dahil edilmiş bir replikle reklama konu telefonu alıyor eline, telefonun çeşitli aplikasyonlarını kullanıyor, biz de bu şekilde dizinin içine yedirilmiş reklamı izliyoruz.

    al bu film de öyle işte.

    havaalanına gidilecek sözgelimi. "vodafone red zattırı zutturusuyla gideriz" diyor karakter.

    yine dizilerde sıkça karşılaştığımız bir reklam yedirmesi olarak, sokaktaki bilboard'larda, afişlerdeki ürün tanıtımları var ya.

    bu filmde de var.

    her yer, yer gök vodafone.

    biraz da iş bankası.

    hep reklam kokan hareketler.

    bir de illuminati simgeleri.

    üçgen içinden geçen gökkuşağı, bafomet, piramit...

    filmdeki kadın ve erkek, sokakta giderken erkek bir mağazanın vitrinindeki üçgen içinden geçen gökkuşağının bütün gökyüzüne yayıldığını görüyor.

    kadının evinin salonunda bafomet tablosu var.

    adamın yatakodasında piramit tablosu.

    şimdi tek tek sahnelerden görüntü alıp buraya koyardım ama ne uğraşacağım, ona sikko reyiz yapsın o işi. (bkz: michael sikkofield)

    atiye de işin içinde.

    onun da illuminati simgeleriyle bezeli klip değerlendirmesi için bakınız: http://www.youtube.com/watch?v=j1ibl3adbgw

    ne ayak oğlum bu film?

    engin altan düzyatan'ın adı mehmet filmde.

    özgü namal'ınki ayşe.

    isimlerin düzlüğüne bak. çok düşündünüz mü bu isimleri?

    neyse filmi buradan vurmayacağım ben.

    --- spoiler ---

    mehmet, boşanmış.

    ayşe evli ama kocası evden kaçmış. nerede olduğu belli değil.

    bu ikisi arkadaş.

    birlikte ayşe'nin kocasını arıyorlar.

    bu arada yakınlaşıyorlar.

    mehmet, ayşe'ye aşık oluyor ama sonuçta ayşe evli diye aşkını itiraf etmiyor.

    ayşe bunu arkadaş olarak görüyor.

    ama bir tuhaf arkadaşlık.

    ayşe'de mehmet'in evinin yedek anahtarı var. sabah laps diye giriyor mehmet'in evine, çiçek falan suluyor, kahvaltı hazırlıyor.

    mehmet de böyle habersiz gelmesinin doğru olmadığını lisanı münasiple söylüyor. "böyle habersiz geliyorsun ama belki çıplağım" diyor.

    ayşe'nin cevaba gel:

    - ne olacak ya, yetişkin insanlarız.

    bunlar adaya gidiyorlar ayşe'nin kocasını aramaya. son vapuru kaçırınca otelde kalmaya karar veriyorlar. hay allah ki otelde de bir tane oda kalmış. "ne olacak ya, arkadaşız" diyip geçiyor bunlar odaya.

    başta mehmet yerde yatıyor. sonra ayşe bunu yatağa çağırıyor. "ne olacak yaa, arkadaşız."

    sonra mehmet yatağın kenarına ilişiyor.

    ayşe diyor ki:

    -kotla mı yatacaksın mehmet?

    hop, kot pantolonu da çıkarıyor mehmet.

    - ne olacak ya, arkadaşız.

    ulan?

    tamam arkadaşsınız ablam, lafımız yok da, azıcık sanki bokunu çıkarıyor olabilir misiniz?

    en sonunda tabi bu ikisi kavuşacak, ne olacak?

    mehmet, izmir'de konsere hazırlanırken, hemen o an, o dakika, ayşe'ye aşkını itiraf edesi gelecek.

    bir koşu uçakla istanbul'a gidecek.

    tam ayşe'ye aşkını itiraf edecekken a aaa ayşe'nin kocası gelmiş, bunlar barışmışlar.

    yine bir koşu uçakla izmir'e dönüp konsere yetişecek.

    ayşe sürpriz yapıp konsere gelecek.

    mehmet ayşe'yi görecek izleyiciler arasında.

    sahneyi, gitarı bırakıp ayşe'nin yanına gidecek.

    öpüşecekler ve film bitecek.

    --- spoiler ---

    klişenin dibi.

    http://birazsinema.blogspot.com/…yalnizlik-var.html
  • romanını okumadım bu nedenle bir yorum yapamayacağım ama sinema filmi gerçekten çok sayıda klişe barındırıyor. özellikle alınan reklamlar izleyiciyi filmden soğutuyor. klasik romantik - komedi tadında bir film değil. ancak barındırdığı klişeler birçok sinema severi memnun edemeyecek düzeyde. belki klasik romantik komedi olsa bu klişeleri kaldırabilir film. ama rock ruhunu yansıtmaya çabalarken klasik amerikan sineması klişeleri "bu ne yahu" demenize neden oluyor.

    cihangirdeki evde gaz maskesi, baret, deniz gözlüğü ile gezi eylemlerine selam çakması, selvi boylum al yazmalım gibi sinema severlerin birçoğunda yeri ayrı olan bir filme gönderme yapması izleyicinin gözünden kaçmazsa biraz olsun filmin değerini yükseltebilir. kafa dağıtmak için, özgü namal'ı sevenler için, engin altan düzyatan'ı sevenler ve kirli sakallı serseri halini görmek isteyenler, filmde uyumak isteyenler, yalnız olup aradığı aşkı bulacağına inanlar için sinemaya gitmeye değebilir ama fazla bir beklentiniz olmasın.
  • film gerçekten iyi değil. ama benim için filmin en güzel sahnesi adada karşılıklı rakı içerken selvi boylum alyazmalım ile ilgili yaptıkları sohbet

    --- spoiler ---
    ayşe: selvi boylum alyazmalım'ı 90. kez izledim.
    mehmet: peki sen olsan kimi seçerdin? güvenilir ahmet mekin'i mi serseri yakışıklı kadir inanır'ı mı?
    ayşe: bir kadın için ideali ikisini de aynı bedende barındıranıdır.

    --- spoiler ---
  • yas olmus 31, ankara'da yasiyorsun, evde canin sikilmis fakat disarida da hava -5, arkadaslar birer birer baska sehir ve ulkelere gocmusler, sevgili yok, bulmasi tercihler nedeniyle hic de kolay degil ve tum bu sartlarin altinda tek basima gidip izledigim ve pek de begendigim film olmustur... vodafone'dan nefret eder hale geldim mi, geldim...
  • filmi ya da romanı bilmem de, harikulade bir harun tekin eseri. bu adam bunu hep yapıyor, her zaman mükemmel sözler yazıyor sağolsun. bu gece oturmuş son dönemde hissettiklerimi anlatan bir şarkı bulmak ve sabaha kadar dinlemek istiyordum, aha da o esnada karşıma çıktı kendisi. dediğim gibi harun tekin bunu hep yapıyor, umarım yapmaya da devam eder. bu harika eserin sözleri;

    bir zamanlar, tüm zamanlar
    aynı yüzler, senin yüzlerin

    hayat vardı akılsızken
    seni buldum sandım kaybederken

    bu işte hep bu işte
    hissettiğim, yandığım

    bu işte hep bu işte
    gördüğüm, inandığım

    bu işte bir yalnızlık var
    bir zamansızlık, yersizlik var

    bu işte benim sevdiğim kocaman bir çaresizlik var

    şeklinde.
  • kitabı filmi gibi mutlu sonla bitmemektedir. tanım: müzikleri iyi olan vasat film.
hesabın var mı? giriş yap