• çarşılar kapanmadan

    günün yirmi dört saatinde uyanık,
    büyüyen sesinde ırmakların
    adını koyamadığımız bir şey var;
    dalgaların ucuna daha yakın,
    çağıran, boyuna çağıran
    güneşli çarşılar kapanmadan.
    üstelik bel bağlanamaz güneşe de,
    birden kepenkleri iner dükkânların,
    vurulur asma kilidi.
    dayanılmaz iri bir güldür açan
    ikindilerin ortasında şimdi,
    iri bir gül, çarşılar kapanmadan.
    balıkçıların uykusu, denizde
    eskitir suların mavisini,
    gökyüzünün mavisi eskimez.
    ellerimiz de boş testilerimiz de,
    oysa boşuna akıyor şadırvan
    yetişelim, çarşılar kapanmadan.
    bu rüzgârlar mıydı aklı alıp giden,
    ne türküler bilir ne kimseler,
    öyle uzar, gidenlerin gövdesi.
    sonbaharın camlarında yeniden
    çok sesli bir yağmur, çok sesli bir keman,
    yürüyelim, çarşılar kapanmadan.
    aslı’ya yeniden tel-duvak,
    kerem’e bir tutam yağmur bulutu,
    çobanlara biraz yıldız biraz ateş,
    isterseniz bir de söğüt yaprağı bıçak
    ve dağ başlarına halka halka duman
    alalım, çarşılar kapanmadan
hesabın var mı? giriş yap