• akbank oda orkestrası' nın daimi şefi ..
    alçak gönüllü, hoş bi amca ..
    kıvır kıvır saçları ona ayrı bir hava katmakta
  • lale mansur'un da kocasıydı hatta ama, ayrıldılar mı, aralarına kara kedi mi girdi* ne, öyle bişey olduydu..
  • ipswich choral society'nin onursal başkanıdır.
  • ulusal çocuk senfoni orkestrası'nı kurmuş olan çalışkan müzisyen.
  • büyük küçük karşısındaki insanlara saygılı davranmayı henüz öğrenememiş şahsiyet.
    zira (bkz: akıl yaşta değil baştadır)
  • suratından çok kıvır kıvır saçlarını ve geniş omuzlarını görmüşlüğüm olan, komik şef. efenim, kendisi, icra edilecek eser sonrası veya öncesi o eser hakkında anlattığı fıkra kıvamındaki hikayelerle ünlüdür, bir de çok karizmatik bir insandır. ayrıca çapkın mıdır bilmem ama bayanlara karşı çok nazik ve ilgilidir. bence doğuştan metalcidir, sonradan eğitimle falan bu yönünü bastırmayı öğrenmiştir (bence) ama yönetirken orkestrayı kafa sallayan çılgın metalci kimliği ortaya çıkmaktadır. boyunlu, yakası kapalı ceket giymeyi tercih eder.
  • (bkz: daimi şef)
  • 18 kasim 2005 tarihinde mimar sinan universitesi devlet konservatuvarinda yapilan soylesinin bas kahramanidir.
    her ne kadar ucaktan yeni gelmesi sebebiyle yorgunlugu gozunden okunduysa da, samimi konusmalari ile (kimi seylerine katilmasam da) sevdiren kisidir kendini. bir soruma verdigi cevap 30-35 dakika surmustur ve guzel olmustur.
    akm nin yikilmasi ile alakali soylediklerine katilmaktayim.

    ve soylesiden bir kac seyi aktarmak isterim.
    ------
    (gecmis bir zamanda, kucuk bir cocuk ve cem mansur)
    kucuk cocuk : orkestrayi canli dinlemek cok daha farkliymis meger, evde dinlemek gibi degilmis.
    c. m. : neden boyle dusunuyorsun, sebebi nedir?
    kucuk cocuk : cunku siz bundan yillar yillar once yazilmis bir seyi, sirf bizler icin o bir,iki saatligine tekrar canlandiriyorsunuz, yasatiyorsunuz.
    -------
    (yillar sonra turkiyeye doner cem mansur ve istanbul operasindaki durumu gormek ister ve carmen i yonetir, herseye ragmen(turkiyenin malum durumlari) full olan salona soyle bir bakar, sonra da ortaya konan eserin durumuna sanatcilara soyle bir bakar ve icinden gecirir :
    - yazik bunca salonu dolduran insana. idobale de sergilenen seyin gercek carmen oldugunu saniyorlar !
    -------
    (ankarada temeli atilan fakat yapilmayan sanat merkezi ile alakali ust duzey bir yoneticiye sorar cem mansur :
    - neden bunun insaati bitmiyor bir turlu?
    - 200 bin dolari sen ver, yaptirilsin.
    - iyi de, hic bir zaman bu kadar tutmaz ki?
    - dogru diyosun da, sadece kultur merkezine gidecek para degil bu (!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!)
    - ....

    (bundan bir sure sonra, yeni yapilmis sabanci kultur merkezi ile alakali cem mansur ile diyalog)
    - sence ne kadara yapildi bu guzel kultur merkezi cem bey?
    - valla 20-30 bin dolardir heralde tas catlasa.
    - sadece 8 bin dolar.

    (yorumsuz)
    ----
  • mozart* için "hayatımın erkeği" diyerek yarmıştır.
  • bu nası bir şey ki şimdi?? bir insan evladı, bir konuya hem nasıl bu kadar hakim, hem nasıl bu kadar komik, hem nasıl bu kadar sekmeden konuşabilir oluyyor?? shakepeare için 'yazıcı medyum' diyenler var. anlatıcı medyum diye bişey var mı ki? bu adam da böyle bişey mi ki?? (şimdi yazıcı medyumu anlatamıycam)
    konserden önce o anlatırken, kuliste bekleşen 'zannımca tepişen' (elemanlar çıkınca sebep anlaşılıyor, gözleri çakmak çakmak, bir aşk ordusu, durulmaya zorlanan) orkestraya, arada sadece 'biraz sessiz olur musunuz?' demesi... tam buğday ekmeği pardon, doymuş ekmek.. pardon.. doymuş insan olduğunun göstergesi.

    ya, yok mudur bu memlekette bundan 3 - 5 daha?
hesabın var mı? giriş yap