• sokakta küçük gruplar halinde görülen * çevik kuvvet şube mensuplarını gördükten sonra sinirlerin fellik fellik olması durumu. bir de yavşak yavşak gülmüyorlar mı, bir elde telefon öbür el silahının üzerinde, en sinir bozucusu da o. sanki ben adam öldürdüm 2 ay önce, binlerce kişiyi ben yaraladım.
  • pkklıların sıkça düştüğü durum.
  • bir zamanlar kahraman olan polislerin, şimdi bir kesimin gözünde küçülürken hissedilen olayların tamamı. efendim bir zamanlar bu polisler başörtülüleri, kürtleri, kısaca ulusalcıların dışındaki tüm ötekileri tekme tokat döverken, gözaltında işkence ederken, bir şekilde insanları içeride kayıp ederken gayet kahraman polislerdi. özellikle ulusalcılar bayramı seyranı bahane eder bunlara plaketi verirdi hemen.

    ne zaman polisin karşısına ulusalcılar çıkmaya başladı, o zaman polis (!) zalim olmaya başladı. kaldı ki eski uygulamalardan hiçbirini de yapmıyordu. sadece bir biber gazında ay aman yandık feryatları atmaya başlayanlar şimdi çevik kuvveti görünce moralleri bozulur. size sadece küçük bir örnek 28 şubatta gözaltına alınan mirzabeyoğlu senelerdir içeride. niye o zaman moraliniz bozulmadı.

    (bkz: salih mirzabeyoğlu)
  • pkklı filan olmadığım halde benim de düştüğüm durum. polis artık halkın polisi değil ki, iktidarın tetikçisi oldu.

    artık ne zaman polis görsem yanından geçtiğim süre boyunca bakışlarımı üzerinden hiç ayırmadan pis pis bakıyorum. elimden bundan fazlası gelmez ama en azından içim soğuyor. "polise pis pis bakmak" henüz suç olmadığı için birşey de yapamıyorlar. tavsiye ederim.
  • polisi yıllardır halkın dostu sananların gezi eylemleri sonrası içinde bulundukları durum. arkadaşım polis hiçbir zaman halkın dostu olamaz, bak olmaz demiyorum olamaz çünkü işi kurulu düzeni korumak. sisteme karşı çıkılacak her harekette polis karşısına gazıyla, jopuyla dikilecek.
  • ailece gezi öncesine kadar polise taş atanlara küfür etmekteydik şuan polise küfür ediyoruz bunlara dedemde dahil!
  • karşılıklı olan bir durumdur artık. bugün daha ortada bi bok yokken galatasaray-balık pazarı arasında gidip gelen bir sürü polisin yüzüne tiksintiyle baktım. aynı şekilde de karşılığını aldım! kızgın bakışa dayanamayanlar hemen elindeki silahı hatırlatan hareketler yaptı.
    yani en azından bir konuda duygularımız karşılıklı.
  • gümüşsuyu çıkışında elinde makineyle hazırolda sebepsizce bekleyen bir tanesine selam verdim, "kolay gelsin usta" dedim iki üç gece önce. şaşırdı, gözleri parıldadı elemanın, "sağolasın" dedi hemen. "bak yüzümü unutma ki yarın bir gün gezi'de karşılaştığımızda bir kıyak geçersin çökmezsin bana" dedim gülümseyerek. "o iş başka o iş başka" cevabını aldım. "ne işi abi ya" dedim, "siz n'apıyorsunuz allah aşkına neyin peşindesiniz, neyi kimden koruyorsunuz"... "biz söyleneni yapıyoruz sadece, uzatma da yürü git uğraştırma lan beni" dedi. deminki o şaşırmış, mutlu olmuş, gülümseyen adam değildi ama bunu söyleyen, köpekle konuşur gibi bir tonlama ve yüz ifadesiydi karşımdaki. uğraştırmadım, yürüdüm gittim ben de.

    çoook çok uzun zaman sonra (kafamın o anki aşırı güzelliğinin de etkisiyle) çevik kuvvet görüp de önyargıyla yaklaşmadığım, asabımın direkt bozulmadığı tek anımdı bu. sonrasında iki kat bozuldu tabi. paylaşayım dedim...
  • istiklal'de, beşiktaş'ta her yerdeler.
    sanki ülke savaşa girmişte benim haberim yokmuş gibi.

    her gördüğümde gözlerine bakıyorum. umarım ne dediğimi anlıyorlardır. dayak yemek pahasına yapıyorum bunu. içimden başka türlüsü gelmiyor. emin olun siz siktir olup gidene kadar bunu yapıcam.
hesabın var mı? giriş yap