• tarcan'ın anası.

    tarcan, 9 yaşında, çok hareketli, kıpır kıpır bir oğlan çocuğu. arkadaşları ona "dur bi amk.layn" diyorlar. tarcan'ın anası, 35 yaşında, eski bir arkadaşımız, çok bereketli, zengin bir adamın karısı. kendisi yaşının 30 olduğunu iddia ediyor.

    tarcan, annesi tarafından ilk önce, her şeyin başı ingilizce düşüncesiyle ingilizce kursuna yazdırıldı. kursun henüz 2. haftasında, fayf-siks-sevın-eyt-nayn-ten-kırmızı götlü ayten, diye saymayı öğrendi. tarcan annesinin ısrarıyla bu performansını, o hafta altın gününe gelen 7 teyzenin önünde canlı sergiledi ve ayakta alkışlandı. tarcan'nın bu başarısı mercimek köftesi, ıslak kek ve çayla kutlandı.

    hafta içinde tarcan'ın öğretmeni annesine, tarcan'nın öğretmenler günü vesilesiyle düzenlenmesi planlanan etkinlik için sınıf korosuna seçildiğini muştalayan bir not gönderdi. bu amaçla tarcan'ın ılgaz anadolunun sen yüce bir dağısın şarkısını iyice ezberlemesi isteniyordu. tarcan bu şarkıyı kısa sürede ezberleyip öyle içten okudu ki annesi tarcan'nın müziğe özel bir istidatı olduğunu hemen anladı. (hem de bunu istidat kelimesinin anlamını bilmeden yaptı.) mademki çocuğun özel bir yeteneği vardı, derhal üstüne gidilmeliydi; tarcan'ın annesi bu durumu babasına uzun uzadıya anlattı, çocuğun derhal özel müzik dersi alması gerektiğini belirtti. baba anneye sınırsız bir bütçe ve tam yetki verdi. tarcan böylece piyano kursuna başladı.

    tarcan'ın müzik eğitiminin kesintisiz devam etmesi için biraz da güne gelen teyzelere bunun gösterilmesi için, eve piyano değil ama en pahalısından bir org alındı. tarcan artık teyzelerle hem ingilizce konuşuyor hem de onlara rahmaninov'dan, schumann'dan birer kuple müzik yapıyordu. hatta bir ara tarcan'ın şaibe teyzesi: "tarcan'cım bi de ankara'nın bağları'nı, elvan dalton'u filan çalsan da iki dönsek şöyle" diyecek oldu ama bu isteği tarcan'ın annesi tarafından şiddetle reddedildi. zira tarcan'ın özel piyano öğretmeni bu tarz varoş eserlerin çalınmasına asla tahammül edemez, çok kızardı. neticede tarcandan beklenen ankaralı turgut olması değil, evrensel fazıl say olmasıydı.

    bir kaç hafta sonra tarcan'ın sınıf öğretmeni tüm velileri toplantıya çağırdı. toplantıdan sonra tarcan'ın annesiyle özel olarak görüştü: tarcan her açıdan mükemmel bir çocuktu, emsallerinden çok daha ileriydi, velisi olarak özel bir teşekkürü hak ediyordunuz. tarcan'ın annesi bunları yanakları kızararak, kıvançla dinledi; tüm bu methiyelerin, öğretmenler gününde pierre cardin'den 499 tl'ye aldığı gömlek, kravat, kemer, kol düğmesi ve cüzdandan oluşan hediye setiyle bir ilgisi olabileceğini hiç mi hiç düşünmedi.

    lakin, sınıf öğretmeni tarcan'ı iyice övdükten sonra "ama" diye başlayıp, nasıl derler tarcan'ın sanki son dönemde biraz kilo aldığını ima etmişti. tarcan'ın annesi bu kez babasına bile sormaya gerek duymadan yetenekli tombişini yüzme kursuna kaydettirdi. fakat tarcan'ın yüzme yeteneği, (her ne kadar nasıl kulaç attığını havada gösterse de) güne gelen komşu teyzeler tarafından pek ilgi görmedi. bunun üzerine tarcan kendince stres edip, keke-böreğe-içli köfteye biraz daha abandı. annesi bir kaç gün içinde çözümü tarcan'ı folklor kursuna yazdırmakta buldu.

    tarcan'ın böylece, iyi derecede ingilizce bilen, piyano resitali verebilen, havuzda yüzerken karabük yöresinden kaşıklı zeybek oynayabilen über bir insana dönüşmesi an meselesiydi.

    tarcan'ın (para) babası, oğlunun bunca yeteneği olduğuna ikna olmuş sadece hepsinin karısı tarafından keşfedilmiş olmasına biraz içerlemişti. o da kendince tarcan'ın yetenek dünyasına bir katkı yapmak istiyordu. böylece tarcan minik-yıldızspor futbol okuluna da başlamış oldu. tarcan'ın evde röveşata denemeleri avizenin kırılması, cam sehpanın çatlaması vb gibi ufak tefek kazalara yol açarak, annesinin tepkisini çekse de babasının her zaman desteğini aldı.

    tarcan, 9 yaşında, beş kursa birden gidiyor. annesi oğluna 'dahi bebeym' diyor.

    ***

    ben, 39 yaşımdayım, kuran kursu* hariç, üniversite hazırlık kursu dahil hiç bir kursa gitmedim. hem hiçbir şeye yeteneğim yoktu, hem de babamın hiç parası yoktu. arkadaşlarım bana beceriksiz diyorlar hatta elime hiçbir işin yakışmadığına yemin ediyorlar. öyle ki telefon rehberine beni uluk diye kaydediyorlar. nick altıma iki eliyle bir siki doğrultamamak bakınızı veren var. arkadaşlarım, ben onlara ipneler! diyorum.

    *kuran kursuna da yaz tatillerinde, okullar kapanır kapanmaz direkt yanına postalandığım rahmetli dedemin sponsorluğuyla gönderilmiştim. dedem rahmetli, öldüğümüzde arkamızdan bir yasin okuyanımız olsun bari diye heves ederdi. o vesileyle köyün imamına düzenli olarak benimle birlikte her perşembe, 10 yumurta yada 2,5'luk kola şişesiyle süt gönderirdi. bu gıda takviyesinden pek bi hoşnut olan imam, o yaz benim ve 6 akranım için kuran kursu açmıştı. bu kursa dair de epeyce bir anım var ama belki başka bir entryde yazmak icap eder. her neyse zaten 20'li yaşlarımın sonlarına doğru dine de yeteneğim olmadığı anlaşıldı. maharetsiz atayizin biri olup çıktım.

    ben, 39 yaşındayım sadece güzel çay demlerim.
  • çocukken gidebildiğim tek kurs kuran kursu olduğu için imrenerek baktığım ebeveyndir.

    gerçi karadeniz’in dağınının başındaki köyde kurs mu vardı da göndereceklerdi.
  • günümüz çocuklarına memur diyorum ben.

    gariplerim haftaiçi 8-5 özel okuldalar, haftasonu da piyano ve yüzme fiks olacak şekilde bunlara ek kurslarla günlerini geçiriyorlar.

    tam bir araf, her şeyden bir parmak al ama hiçbir şeyden tam anlama.

    tıpkı internette bilgi kanallarını takip eden insanlar gibi. hiçbir işe yaramayacak ilginç bilgilerle beyinler dolduruluyor, herkes aynı şeyi izlediği için biri bu konuyu açtığında diğeri onu zaten bildiği için "biz de boş adam değiliz" gülüşü ile konuya müdahil oluyor, sonra muhabbeti ilk açan ezilmemek adına daha fazla gereksiz bilgi öğreniyor, şu yalan dünyada günlerini "bilmiyorum" dememek için harcıyorlar.

    herkesin çocuğu piyano kursuna gidiyor ama içlerinden hiç piyano çaldığında dinleten biri çıkmıyor.

    yazık çocuklara.
  • çocuklarını telefon, tabket manyağı yapan ebeveynden yeğdir.
    en azından ilgisi olduğu alanı erken keşfetmesini sağlar, e ağaç yaşken eğilir gerçeği var.
    muhtemelen benim de içinde olacağım ebeveyn türü, merak ettiği her kursa gidebilir çocuğum.
    kendi ilgi ve merakı ile gitmek isteyen öğrencilerim de var, pek çok şeyi aynı anda yürütebiliyorlar ve bu onlara özgüven, sorumluluk bilinci, zaman yönetimi ve olgunluk kazandırıyor.
    spor dayanışmayı, iş birliğini, sanat, ruhunu geliştiriyor çocukların, bırakın göndersinler.
  • çocuğa çocukluğunu unutturmaya sebep olacak her aktiviteye karşıyım. yazık yani bırak zayıf alıyorsa alsın, kalıyorsa kalsın. çevremde çok görüyorum. çocuk daha ilk okul 2 yada 3 sınıfta ama şimdiden özel ders aldırıp, yediğine içtiğine bile aşırı kasıyorlar aptal olacak diye. geçen 60 soruluk sınavda çocuğun 1 yanlışı var diye neler çekti yavrucak. bunlar yarış atı seyisi gibiler. akıllı bir iş değil vesselam.
  • bu tarz ebeveyn olmamak icin ugrasiyorum. zaten gun boyu okulda, yaziktir baska bir sey yapmasin diyorum. evinde dinlensin, oynasin yavrucaklar diyorum ama olmuyor. tum arkadaslari bale, taekwando, resim, muzik bir suru kursa gidiyor. bu sefer cocuk soruyor ben neden gitmiyorum diye. o yone dogru zorlaniyoruz sanki.

    zararli oldugunu da dusunmuyorum ayrica. beni zamaninda yabanci dil kurslarina gonderselerdi kimbilir kac dil konusurdum simdi.
  • benimkiler. kainatta denemedigim bisey kalmadi sanirim. universiteye basladim o zaman da sertifika kurslarinin tumune gittim. cok zordur, dusman basina boyle ebeveyn
  • çocuklarının omuzlarına gereğinden fazla yük bindirip, özgüven kaybı yaşama riskini göze alan ebeveyndir.çocuklarının ilgi ve ihtiyaçlarını belirlemeden ve diğer ebeveyn arkadaşlarından geri kalmamak adına bunu yaptıklarında, telafisi olmayan durumlara sebebiyet verebilir.
  • kurstan kasıt dersane, özel ders gibi saçmalıklarsa hata yapan ebeveyndir.
  • çok yararlıdır. büyüdüklerinde çok şey katar o şanslı çocuklara. öyle çok paralar dökmeye de gerek yok. isteyen yapar. önemli olan emek, sebat, anne babanın da teşviği. genel kültür, yaratıcılık, zeka gelisimi için kurslar hobiler çok önemli. ergenlikte de faydalı şeylerle uğraşmak çok önemli zamanını doğru arkadaşlarla harcamış oluyor hobisi olan çocuklar. ama olmayan boşluğa düşer. o enerjinin bir hobiyle atılması lazım
hesabın var mı? giriş yap