• hayat için bir soundtrack çıkarılacak olsa, mutsuzlugun ardından kabulleniş döneminde çalması gereken şarkılar coldplayin parçaları olmalı. ne zaman coldplay dinlesem ne büyük bir mutluluk ne de bir hüzün hissediyorum sadece içinde mutluluk olmayan bir huzur, sanki artık herşey hep aynı kalacakmış gibi bir his.
  • bugün * dream tv'nin yayınladığı ve sanırım bbc'nin otoparkına kurulmuş küçük bi sahnede, küçük bi alanı doldurmuş kalabalığa verdikleri konserde performanslarına hayranlık duyduğum grup.

    lost'tan önce, çalacağımız şarkıyı amerikadaki en sevdiğimiz amcamız için çalıyoruz diyerek bush'a selam çakmayı da ihmal etmediler..
  • adına facebookta coldplay istanbul konseri diye bir event açılmış olan gruptur. 1100 civarı katılımcı gözüktüğü aktivitenin aslında kandırmaca olduğu üstte bir açıklamada yazmaktadır.

    yazılanları hiç okumadığımızın bir numaralı kanıtı olsa gerek.
  • son albümlerini ilk dinlediğimde,, nedense bir hayalkırıklığına uğradım. bu aralar bünyeye eski albümlerini fazla aşılıyordum, anladım ki ondanmış. ilk nesil eski ipodum için aldığım son derece kaliteli kulaklarımın silikonlarını, kulağa yerleştirip üst üste 5 kere, beynimin içinde şarkıları dinleyince pek bir hoş oldum, pek bir tuttum albümü. "violet hill" e tabii ki söz yok ama 'lost' ve 'lovers injapan'in akustik bonus versiyonlarını da es geçmemek lazım...
  • son albümlerindeki farklılıktan dolayı alışması için insanların birkaç kere dinlemesi gerektiğini, yeni albümle birlikte elbiselerini renklendirip, müzik aletlerini boyayan grup. onlar artık sarılı,kırmızılı bir davula, mavi bir klavyeye sahip.
  • tabii viva la vidada bir yellow, bir in my place yoktur. ama adamın içinden de gelmemektedir büyük ihtimalle. zira chris martin artık evli ve çocukludur. hangi insan evladı koynunda gwenth paltrow varken damardan damardan platonik şarkı yazar ki. işte artık derdi fair trade, açlığa son vs
  • facebook fan sayfalarında kendilerini şöyle tanıtmış gruptur:

    the people:

    - jonny buckland
    the wise one who plays guitar
    - will champion
    the frightening one who plays drums
    - guy berryman
    the very handsome one who plays bass
    - chris martin
    the other one, who sings
    and don't forget
    - phil harvey
    the wise, handsome, frightening one who tells us what to do

    ilk yellowda benim gönlümü almışlardı zaten. ingilizlerin soğuk olduğu söylemlerini tamamiyle yalanlayan ve yeni albümleriyle de hayatımda yeni bir sayfa açmış olan gruptur ayrıca.
  • miyklamanin kitabini yazmis, albumunu cikarmis gruptur.
    ote yandan aglak sesi insanin icine isleyebilmek icin temel alan bir kac gruptan biridir. bir digeri icin ,cok farkli bir kulvarda ve tonda olsa da, (bkz: blonde redhead).
    bu ingliz bebeleri gider warning sign diye sarki yapar halbuki bilmezler ki esas coldplay albumleridir warning sign tasimasi gereken zira dinleyenin duygu durumunun icine eder cogu zaman, bahsi gecen albumler.
    son olarak coldplay sevmeyen oda arkadaslarindan biz sevenler icin gelsin:
    (bkz: do you know why you're gay, because you listen to coldplay)
    edit: "blonde"'un 'e' sine sahip cikan, mesecina'ya tesekkur mesekkur.
  • ispatlayamayacağım bir rivayete göre 2002 yılında almanya'da verdikleri bir konserde:

    "hey, we're coldplay, i know you germans all love david hasselhoff, and we're here to show you what good music is"*

    dediği iddia edilir coldplay'in.

    *"merhaba, karşınızda coldplay, bütün almanların david hasselhoff dinlemeyi sevdiğini biliyoruz ve biz size iyi müziğin ne olduğunu göstermek için buradayız."

    şu lafı ettilerse eğer önlerinde saygıyla eğiliyorum efendim. mehehehe...david hasselhoff....insanın aklına south park geliyor yav.
  • yumuşacık, sıcacık bir grup. kendimi buz gibi soğuk, çarşaf gibi dümdüz dalgasız bir gölün üzerinde sırt üstü huzurla yüzerken hayal etmemi sağliyorlar.. keyiflendiriyorlar.. arada burkuyolar..

    o no, i see..
hesabın var mı? giriş yap