• tüm karakterlerin birbirini sırayla öptüğü** ya da asıp kesip öldürdüğü amerigan stili diziden bıkan bünyelere ilaç gibi gelen komedi janrında norveç yapımı dizi.

    fazla türk dizisi izlemiş bünyelere de buz gibi soğukluk hissi verebilir. ortam soğukluğundan değil eksi bir kelvinin varlığına inandıracak seviyedeki insan soğukluğundan bahsediyorum.

    o değil de ilk sezonu üç günde bitirmek yaramadı bana, dün gece norveççe rüya gördüm. tv yayınıyla senkronize olmak için geriye kaldı iki sezon daha,

    not: ortada bir yerde bir bölümde aksansız çekçe de konuşan tuva novotny'nin hastasıyız.
  • 2. sezonu henüz bitirdim, olay benedikt'in seks hikayeleri ve dag'ın sikimsonik hayatı üzerine dönüyor derken olaylar gelişti!

    izlenmesi zaman kaybı olmayan keyifli dizi.

    edit: 3. sezondan akılda kalan cümle,

    'fake it until you make it!'
  • peşinen: henüz tamamını izleyemediğim için muhtemelen buralar güncellenecek.

    ilk sezonunu tez ve iş telaşı içerisinde bile bir çırpıda izlediğim, belki de izlediğim en net, en abartısız dizi. dag karakterini kendime yakın mı bulduğumdan yoksa şartların beni onun gibi yaşamaya mı itmesinden bilemedim.

    her bölümün başında (artık nasihat de denebilir) sözler ise ekstra hoş:
    "så flaks, tenker en del, at døden kommer og befrir en fra ikke å ha levd."

    he bir de benedikt var tabi.
  • 2. sezon 4. bölumde dag kahve icerken "dogadan" bardagi kullaniyor. nerdne bulmuslar nasil gelmis o diziye bilmiyorum ama eger yanilmiyorsam su bildigimiz "dogadan" caylarla birlikte verilen yesil kupalardan biri.

    kanıt
  • 4. sezonunda olduğum dizi. ve fakat bitmesin diye hemen bitirmeye de niyetli değilim.
    iskandinav sineması ve dizilerine hayran olan ben için geç izlemenin burukluğundayım.
    karakter ve durum kara komedisi. dram aşk boşluk varlık ve nihilizm de epey geçmekte.
    bm’in dünya mutluluk ve intihar araştırması vardı. intihar vakalarında ilk beş ülkede üç tane iskandinav ülkesi var diyorlardı. bunun nedenleri üzerinde epey konuşuldu.
    fakat yine de kafada epey soru işaretleri vardı. işte bu dizi bir yanıyla insanların mutsuzluğunun sebebini işlemekte. ve bunu kara mizah yoluyla yapmakta.
    bölümler kısa, yirmi dk kadar. fakat o kadar da kısa gelmemekte. o yirmi dk’lık süreçte bazı ince şeylerin ayırdına varabilmekte, kahkahalar savurabilmekte ve sonra üzülebilmektesiniz. fakat hemen diğer bölüm açılacak dizilerden değil. zihinde biraz dönmesi gerekmekte.
    yaşayan bir şehir var. dolayısıyla yan karakterler bolca. fakat esas karakterler efsane. ve ilerledikçe daha da derinleşmekte. dizi de hem durum hem karakter komedisi mevcut.. ve gerçekliğinde bir dram.
    ağlak, romantik ve sığ dizilerden sıkılmış, herkese tavsiyemdir. güzel dizidir. izleyin izlettirin.
  • bana bu şarkıyı (bkz: devotchka- how it ends) keşfettirdiği için ayrı bi sevdiğim dizidir. özellikle ilk sezonu çok keyiflidir. her sezon farklı bir dag görürüz. bu varoluşçuluk değil de nedir
  • tuva novotny nin harika tebessümü için bile izlenilecek dizidir. yalnız ilk sezondaki güzelliği diğer sezonlarda maalesef gitmiş. zayıfladığından mıdır kilo verdiğinden midir bilemedim doğrusu.

    --- spoiler ---

    bana göre dag makul, mantıklı bir adam. babasından kalma kimi takıntıları olsada ilk sezonun sonunda bunları aşmaya çalışıyor.gelen danışanlarına verdiği tavsiyelerin hayat dersi niteliğinde olduğunu düşünüyorum. birinci sezon sonunda aşka giriş yaptı,bu durum muhtemelen danışanlarına vereceği tavisyeleri değiştirecektir. umarım öyle olmaz. dizide bir diğer dikkatimi çeken nokta norveçlilerin yaşamlarının sadeliği.ne kadar hoş.
    --- spoiler ---

    3. sezon sonunda edit:

    --- spoiler ---

    dag'ın olayı hastalarının rahatsızlıklarını ciddiye almaması. ne olmuş eşinle anlaşamıyorsa, her gün binlerce kişi ölüyor,yemişim derdini havası var.sadece on yıldır ilk defa başıma geliyor dediği ve ödev verdiği çiftte ciddiye alma konusu oldu.ondada da sanırım acılarını çok gerçekçi buldu.
    içine kapandığı için suçlanan adamda kendisini görmesi ve ona hayranlıkla bakması çok komikti.
    bir başka çiftte erkeğin seks isteksizliğini açıklarken "bir kere yapmış ve görevini tamamlamış" demesi takdire şayandı :)
    --- spoiler ---
  • flamenkçede uzatılarak söyleyince vedadır, uzatılmadan söyleyince "selam!" demek gibidir.
  • hollandaca "slm, nbr, nasilsin, optm, tsk, bye"
hesabın var mı? giriş yap