yemek seçmem, her ne kadar biraz kırıcı da olsa
bokboğaz tabirine uyabilirim. damak zevki konusunda kendimi çok iyi görmem aslında hani şu et yerken hayvanın yediği kekiği ne zaman sindirdiğini bilen, yemeğin içine bir çay kaşığının ucuyla serpiştirilmiş baharatın nereden ithal edildiğini söyleyen manyaklardan değilim. tamam belki çupra ile levreğin, americano ile lattenin tadını da ayırt edemiyorum. ne bileyim olm hepsi kahve gibi geliyo işte. yer geçerim ben. "acı olmuş biraz", "aboo zehir gibi tuz var amına koyim" falan derim en sonunda da "ziyade olsun ver bi sigara da dostluğumuz pekişsin eheheh" der bitiririm yemek muhabbetini.
bu yüzeyselliğimle yaşamaya alışmışken üniversite yıllarımda birini tanıdım ve anladım ki onun yanında ben bir vedat milor ben bir ıııı başka da gurme bilmiyorum amına koyim bu kadar işte.
ilk önce bunun farkına kahvesine şaka olsun diye 2-3 şeker fazla atarak vardım. hiç sallamadı. olabilir dedim fark etmeyebilir. 4-5 tane daha attım hala tık yok. abartıp bir kupaya 18 şekere kadar çıktım. en sonunda pes ettim "senin damağının ayarını sikeyim" diyerek. sonra bana diyor ki "biraz tatlı geldi" zaten. lan kahvenin içine 5 dilim baklava atsam aynı şeydi hala biraz tatlı diyor.
neyse bu da olabilir dedik. sonra bir gün kahvaltı edicez evde. yumurta yapıcaz ulan tereyağını bulamıyoruz. eminiz var olduğundan da yani yarım paket tereyağı bu sonuçta öğrenci adamız buzdolabına giren çıkan şeyler herkesin ezberinde.
- lan olm yarım paket pınar tereyağı nereye gider?
+ pınar mı?
- hee.
+ tereyağı mıydı o?
- he amına koyim ne olacak başka?
+ peynir değildi yani. vay amına koyim.
- lan?!!
vay arkadaş adam oturmuş yarım paket tereyağını peynir diye gömmüş. işimiz olmasa tereyağla ömrünün sonuna kadar bunu öğrenemeyecekti zevkini siktiğim. hem bu iğrençliğinden hem de bizi yağsız bıraktığı için arkadaşla dalmıştık sonra buna.
lan tamam hadi kastınız bir şekilde yağ-peynir benziyo olm sonuçta süt ürünü ikisi de tamam zor ama karıştırılabilir yani dediniz. eyvallah o zaman bir de şu var. bunla bir dönerciye gittik yedik yemeğimizi. "ben künefe yiyecem" dedi çok anlarmış gibi. "iyi sen ye ben 2 porsiyon iskender gömdüm rezalet çıkar künefe de yersem" dedim. künefe geldi bu yedi bir güzel. artık son lokmalarına doğru dükkanın sahibi geldi hızlı hızlı.
* abi kusura bakmayın. bir yanlışlık olmuş herhalde.
+ noldu ki?
* abi bizim çırak künefeye şerbet yerine zeytinyağı dökmüş karıştırıp.
- hasiktir!!
dükkan sahibi ve benim gözler direkt künefe tabağına çevrildi. bir baktık ki utanmasa ekmek isteyecek tabağı sıyırmak için hayvan. gömmüş bile hepsini.
vay amına koyim adam şerbet diye zeytinyağı koydukları künefeyi yek kelime etmeden bitirdi lan gözümün önünde.
- lan senin dil reseptörlerini sikeyim lan.
+ olm ne bileyim ya ben de böyle hafif olmuş falan diye yedim işte. sağlıklı besleniyorum olm ben eheheh.
- geri zekalı.
işte anladınız mı neden vedat milor sayılacağımı bu sığırın yanında? o günden beri ne zaman künefe görsem, yesem bu gelir aklıma. şaka lan ne gelecek damağına sıçtığım. gözüm başka bir şey görmez direkt gömerim künefeyi. böyle içindeki dondurma ağızda dağılıyor yaa off. şaka lan şaka künefenin içindekinin krema olduğunu biliyoz herhalde amına koyim cahil miyiz?