• 1907 yılında paris sanat ortamına, picasso’nun “avignon’lu kadınlar”ı damgasını vurur. bu yapıtın bu denli yankı uyandırmış olmasının nedenlerinden biri picasso’nun avignon’lu kadınlar’ından ikisinin yüzünü afrikalı kabilelere ait maskelere öykünerek yapmasındandır. tıpkı gauguin gibi picasso da avrupa’nın geleneksel sanat anlayışının dışında, izleyeni derinden etkileyecek görünümler oluşturmayı amaçlar. ikisinin de seçtiği yol primitivizmdir. bu dönemde matisse ve şair appolinaire gibi paris’teki birçok sanatçı da primitif kültürlerin ürettikleri sanata ilgi duyarlar. hatta maske ve heykel gibi bu kültürlere ait çeşitli sanat eserleri koleksiyonculuğu da başlar.
  • pablo picasso'nun bu tabloyu yaparken cézanne'ın yıkananlar tablosundan etkilendiği de söylenir. resimde kadın bedenleri şemalaştırılmış ve basit hacimlere indirgenmiştir. tablodaki kadın figürlerinin yüz ifadeleri dehşet, anarşi ve korku çağrıştırıyor. picasso kadın figürü aracılığıyla bize tehlikeyi betimlemiş.
  • 1907'de picasso'nun arkadaşları bu resmi ilk kez gördüklerinde şok olurlar ve hiçbir anlam veremezler. resim ilk kez 1916'da sergilenir, bugünkü önemi tartışılmaz durumdadır.

    resimde beş büyük çıplak kadın izleyiciye bakıyor hatta utanmadan kışkırtıcı bir şekilde vücutlarını sergiliyorlar. fakat burada şok edici olan yalnızca tablonun bariz şehvaniyeti değil, her şeyden önce sanatsal temsilidir.

    mükemmel bir ressam olan picasso, birdenbire doğanın her türlü taklidini reddederek primitif karşıtını ortaya çıkartmıştır: tüm şekiller bir baltayla kesilmiş gibi köşeli ve kabadır. gayet dikkat çekici bir şekilde resmin sağ kenarındaki iki kadının yüzleri neredeyse "insan" gibi görünmemektedir.

    1906'dan itibaren picasso büyük bir gaugain retrospektifinden esinlenerek primitif sanat ile epey uğraşır. özellikle afrika ahşap heykellerinin küçültülmüş formları ve doğrudan sembolizminden ciddi anlamda büyülenir ve bu şekilde yeni figür çalışmaları başlatır, böylece tamamen benzersiz bir sanatsal ifadeye kavuşur.

    picasso bu tablo üzerinde tam dokuz ay çalışmıştır. eserle birlikte günümüze sekiz yüzün üzerinde eskiz kalmış durumdadır.

    bu resim aslında bir genelev sahnesi olarak tasarlanmıştır. resmin başlığı barselona'da calle bölgesinde d'avignon genelevine atıfta bulunmaktadır. son versiyonu muhtelif narasyon aksesuarlarından tümüyle muaftır: armonik unsurlar yok edilmiş, perspektif alanı geometrik fasadlara ayrılmıştır.

    tablo temel olarak iki klasik resim temasıyla ilgilidir: nü ve natürmort. fakat kasıtlı olarak tüm geleneksel resim kurallarından ayrılma ve yeni bir görsel dil yaratmak için verilen mücadele resimde bariz görülmektedir ve patlayıcı gücü günümüzde de etkisini sürdürmektedir, bu picasso'nun kişiliğinin tanımıdır neredeyse: kadınların yüzlerinde görülen korku ile birleşmiş pozitif canlılık ve doğanın evcilleşmeyen gücü.

    sonuç olarak picasso boyayla bezle zamanında woman studies yapmış adamdır efenim. te 1907'de seks işçilerini kara kıta tanrıçaları olarak boyamış ve masaya yumruğunu böyle vurmuştur. bu resmin önemi oğuz haşlakoğlu'nun ifade ettiği psikanalitik yönüyle de ilgilidir: picasso'nun bilinçdışını keşfettiği ve yansıttığı ilk tablo olmasıyla. picasso'ya inanılmaz güçlü politik kişiliğini veren işte bu bilinçdışı kuvvettir. avignon kadınları'nı iyice popüler guernica kadar olmasa da kemal iskender'in deyimiyle boş bir retorik olan kore katliamı'ndan çok daha politik kılan da aynı kuvvettir.
hesabın var mı? giriş yap