• şişe korkusundandır o, artık ne yaşadılarsa o şişelerle ondandır işte.

    şişe kısmı tamamda banklarda yatma yasağı ne ya? ulan zaten yatacak yeri olan adam bankta yatarmı, nasıl bir psikopatlıktır bu? hangi arkadaş çevrelerinde geçiyor bunun muhabbeti "baba çok sıkıldım bugün bakta yatıp eğlenelim" diye, manyakmısınız olm?
  • yolu, kaldırımı, otogarı bilmem; olayı çarpıtmayalım. denizli'de nihat zeybekçi (ki başbakanın en yakın arkadaşlarındandır) geldiğinden beri içki ruhsatı verilmiyor. birkaç sene önce tüm içkili mekanları tabakhaneye (nam-ı diğer boklu dere) taşımak isteyen bir zihniyetten bahsediyoruz...

    24 mart 2008 tarihli radikal gazetesi haberi.
    başlık: "türkiye denizli olmasın"

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=250979

    yaptıkları yapacaklarının teminatıdır, olay bu.
  • denizli belediyesi'nin yürürlükteki mevzuatı bilmediğini gösterir. idare'nin abuk sabuk kararlar alıp, kişisel hak ve özgürlükleri kısıtlayabilecekleri düşünüldüğünden buna çözüm olsun diye türk ceza kanunu'na şu madde konulmuştur:

    ~
    "tck - madde 2.
    (1) kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.

    (2) idarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz." http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html
    ~

    denizli belediyesi yerel bir idare'dir. bu yüzden buna benzer hukuken hiçbir geçerliliği olmayan kararlar alamaz. kanuncuklar uyduramaz. aldığı karar hukuksuzdur.

    (bkz: idare mahkemesi)
  • uygulamada uzun zamandır var olan yasaktır. iş sadece resmiyete dökülmüştür. parkta kırık bira şişesiyle çocukları çizmeyen, hastane bahçesinde, cami avlusunda alkol tüketip avaz avaz ormacı türküsü söylemeyen arkadaşlarım da "kabahatler kanunu" gereğince idari para cezasına çarptırıldılar.

    iş resmiyete dökülmeden önceki dialog muhtemelen şu şekildedir:

    - nihat başkan, çamlığa mis gibi park yaptık. havası temiz, şırıl şırıl sular akıyor. inanmazsınız başkanım, insanımız o muazzam tesiste içki içiyor.
    - aman efendim, olur mu öyle şey! içki dediğin illa ki izbe, rutubetli, pis kokan yerlerde içilir. tiz yasaklayalım.
    - başkanım, yalnız şöyle bir gerçek var. kentimizde tüm çabalarımıza rağmen hala içki içmeyi seven vatandaşlarımız var. bir tepki olmasın?
    - olur mu efendim! meclis kararının içine hastane bahçesi, cami avlusu gibi zaten içki içilmeyen yerleri de yazalım. bizim millet "orada da içki mi içilir, belediyemiz haklı" der.
    - başkanım, bir de şey var... tamam, zaten bar ruhsatı vermiyoruz ama bir kısım kendini bilmezler dernek lokallerinde kendilerinden geçiyorlar. sonra gelsin tecavüz, gelsin ibatete saygısızlık.
    - merak etme tosunum, onları da tabakhaneye taşıyoruz. sonra yiyorsa eşiyle dostuyla keyif yapsın o bok kokusunun içinde pis sarhoş.
    - başkanım, vallahi büyük adamsınız!
  • sokaklarında içki içilemeyen
    sokaklarında el ele tutuşulamayan
    sokaklarında öpüşülemeyen
    sokaklarında insan olmanın yasaklandığı nice şehirlere
  • yol, kaldırım, park, hastane bahçesi, ibadethane avlusu vs. olduğu için gayet normal karşılanmış! hatta dalga geçilmiş; cami avlusunda içmeden edemezdim diye. o kadar komik ki, yarın caminin olduğu sokakta alkol satışı yapılamaz denildiğinde de benzer espirilere katıla katıla güleriz.

    alkol lan bu: eğer bir adam serseriyse, adamın biri katilse ya da tecavüzcü,. her ne haltsa işte, öyle olduğundandır, alkolden değil. nedenlerini yok edip, sonuçları değiştirmeye çalışırsan başarısız olursun. nokta.

    cinsel sınırlamaların belki de en yoğun olduğu ülkelerden birindeyizdir, kimbilir. sonuç? taksim yılbaşısına davet ediyorum sizi, o kadar gitmeyelim hadi; yalnız yürüyün ya sokaklarda, sıradan bir yerde.

    alkol şişesi girsin götünüze. yetmişlik hem de!
  • yobaz demokratlar tarafından, faşizm olarak görülmemektedir.
  • hep cami avlusunda içerdim. yazık oldu. vah vah.

    yasak olmasa hepimiz cami avlularını, garları basıp içecektik itiraf edelim şimdi. dürüst olalım biraz canım.
  • evde mübahtır dışarıda kabul etmem mantığının bir diğer yansımasıdır. güzel bir akşam dışarı çıkmış park'da arkadaşlarımla buluşmuş muhabbet ederken yanında iki bira içsem sanane arkadaşım. sen insanların kolaylıkla ulaşabileceği, açık alanları olan barlara, publara ruhsat verdinde biz mi gitmedik. senin görevin insanların içip başkalarını rahatsız etme ihtimaline karşın içkiyi toptan yasaklamak değildir. insanları içkinin bir eğlence aracı olduğu, insanların eğlenirkende başkalarını rahatsız etmemesi gerektiği konusunda bilinçlendirmendir.
    zaten götüyle içen bir milletiz bu tür yasaklar vs. yüzünden iyicene alışkanlık yapacak bu götten içme olayı. içkiyi toplumdan bu kadar uzaklaştırırsan, bu kadar yabancılaştırırsan içki tabiki topluma zarar olarak döner. ama evde mübahtır dışarıda kabul etmem mantığından kurtulamayan arap kültürü yalakası insanların bunu anlaması oldukça zor.

    ayrıca denizli belediyesi daha öncede içkili yerleri tabakhane yada mezbahane (tam hatırlayamadım) yakınlarına taşıma teşebbüsünde bulundu. burdan bile dertlerinin halk huzuru sağlamak olmadığı anlaşılmakta.

    ek olarak. sen yasaklamasanda cami avlusunda, hastane bahçesinde kimsenin içki içeceği yok zaten. insanın bunu anlaması için beyninin delik olmaması gerekiyor. hayatta kazandığı bilgilerin bu delikten akıp gitmemesi gerekiyor tabikide.
  • alkol içip sapıtarak etrafın huzurunu bozanlar için kabahatler kanunu dahilinde(madde 35) gerekli yaptırımlar zaten mevcuttur.
    etik açıdan ise umum ile birey arasında bir mevzudur(zaten pek çok kimse de uluorta içmez içkisini). belediye meclislerinin görevi etik kurulluğu yapmak değildir.
    gel de şimdi bunun altında iyi niyet ara.

    dipnot: avrupa'da da sokakta içki tüketmek belli "uygar saydığımız" pek çok ülkede yasaktır. avrupa'da böyle bir şeyin var olması, bu yasağın doğru temeller taşıdığı anlamına gelmez.
hesabın var mı? giriş yap