• kesinlikle bir pop-folk fenomenidir devendra banhart. çocuksu, eğlenceli, hareketli; ama bir o kadar da içten ve samimi şarkıları ile direk yüzünüzü güldürür. 1981 yılında teksas'da doğan banhart'ın adını ailesinin düşüncelerine önem verdiği hindistanlı bir mistik koymuş; annesi ve babası boşandıktan sonra annesinin yanına caracas, venezuela'ya taşınmış ve burada büyümüş. bu dönemi " venezuela was insane, you don't go out after 8 because it's too dangerous. you don't wear nice sneakers because, while here you may get assaulted, there you just get killed." şeklinde tarif etmiş bu nedenle. annesi tekrardan evlendiğinde üvey babası ile los angeles'a taşınmışlar. 1998 yılında ise 12 yaşından beri şarkı yazmakta olan banhart evi terk edip san francisco art institute'e burslu olarak girmiş. daha sonra bir süre şehir şehir gezmiş ama san francisco'ya tekrar döndüğünde onu kabul eden her yerde çalmaya başlamış ki bunlar genelde irlanda barları ve etüyopya restoranları tarzında yerlermiş. 2000 yılında banhart okuldan atılmış ve paris'e taşınmış. burada küçük bir klübün sahibi tarafından keşfedilmiş. daha sonra tekrar amerika'ya dönmüş ve bir süre san francisco ve los angeles arasında gidip gelmiş. bir gün siobhan duffy'nin sound check ini yaparken young god records sahibi micheal gira tarafından fark edilmiş. zaten daha sonrası da gayet gözler önünde, 4 tane mükemmel albüm, farklı bir ses, samimi sözler... sadece sözleri değildir de samimi olan. sahneye çıktığında seyirciyle bir olmasını bilir, şarkıları hep bir ağızdan söyletmesini bilir. sahne kostümü olarak kısacık şortlar giyer ve daha sonra da projeksiyondaki görüntüsüne bakarak "daha önce tavuk gibi bacaklarım olduğunu fark etmemiştim." diyerek tavuk dansı yapar. bu kadar da alçakgönüllü ve içtendir.
  • uzun yolda iyi gider. kamyocunun, tır şöforunun dostu bir sanatçıdır.
  • hayatinin kisa bir bolumunu bildigin sokakta yasayarak gecirmistir. bu donem icerisinde kendisiyle yapilan bir roportajda susuz banyo yapmanin ve yemek olmadan doymanin sirlarini acikladigi rivayet edilir ki bu dogu mistikleriyle tek iliskisinin ismi olmadigini kanitliyor sanirim.
  • tarafımca en sevilen parçaları inaniel'dir. buyrun buradan:
    http://www.youtube.com/watch?v=xr_dgblhlim
  • bu adamın güneşe tapan bir baba ile reiki gurusu bir annenin akşamüstü dalgaların arasında tohumlarını ektikleri birisi olduğunu düşünüyorum. böyle bir müzik yapan bir şahsiyetin bu dünyanın bir mensubu olamama olasılığı da çok yüksektir, eğer yukarıda tasvir edilen ebeveynler sorumlu değillerse, bu adamın kimliğinin hakikatı için x files'e başvuracağım.
  • soulseek hediyesi olan yetenekli insan. genelde tamamen akustik olan albümleri arasında kanımca en güzeli 2004 tarihli young godtan çıkmış olan rejoicing the handstir. albümle aynı isimdeki şarkı dinlenmeye değer.
    akşamüstü klasik kedi şarap mum üçlüsünün yanına çok yakışan bir ses.
  • bestelediği kısacık şarkıları evde kaydederken arkadaşları tarafından bir albüme koyması için teşvik edilmiş kişidir.
    aynı zamanda bu yaşta bu üretkenliği kendisine yetmemiş bir de the thumbs touch too much ve the pool of athletic swimming adlı iki tane kitap yayımlamıştır bu yaşında.
    ismi syd barrett, nick drake gibi isimlerin arasında anılmaktadır, kalbi buna nasıl dayanıyor bilemiyorum.
  • muzisyen, sarkici. nina simone gibi bir kimseyi dusunduren tiryaki, sutsuz, sade sesin sahibi, yirmi uc yasinda bir adammis meger. olur sey degil. hayat hikayesi de tuhaf. pek guzel calip soyluyor. yolu acik olsun.
  • huysuz conjurer edwin'e benzemektedir kendisinin tipi.
hesabın var mı? giriş yap