390 entry daha
  • tahsin yücel yazıyor;

    "...hiç kuşkusuz, devrimin bireysel olduğu sonucu çıkmaz bundan; tam tersine, gerçekleşebilmesi için önce toplumsallaşması, yani belli bir kitle için bir zorunluluk niteliği kazanması, bunun için de toplumsal, siyasal, ekonomik, birtakım koşulların oluşması gerekir. ama bireysel kökenli olduğu, öncelikle imgelemde, düşüncede biçimlendiği de kuşku götürmez. öte yandan, devrimi toplumsal, siyasal ve ekonomik koşulların, dolayısıyla tarihin ürünü saydıktan sonra, yaşları, sınıfları, hatta öğretileri fazlasıyla aştığını kesinlemek de kaçınılmaz olur: tarih çok değişik devrimlere tanık olmuştur. insanlar, çok uzun bir süre, belli bir devrim düşüncesinin toplumsal koşullarla çok iyi çakıştığını gördüklerinden, bu düşünceyi tartışılmaz bir gerçek olarak değerlendirmiş, bunun sonucu olarak da tek bir devrimci sınıf ve tek bir devrim biçimi bulunduğu sanısına kapılmışlardır. oysa, marx'ın öngördüğü biçimde ya da başka türlü, bir kez sınıflar ortadan kalktıktan sonra devrim düşüncesininde ortadan kalkacağını söylemek insanın düş ve yaratma gücünün çok sınırlı kaldığını ya da ancak belirli bir devrim düşüncesine göre ayarlanmış olduğunu varsaymak anlamına gelir. devrimi kimlerin yaptığına gelince, sanırım, yeterince anlaşılıyor artık: "yaşamı değiştirmek" isteyenler.
    rimbaud gibi. marx gibi. her zaman doğrudan eyleme geçmeseler de."
hesabın var mı? giriş yap