• skeleton flower olarak bilinen çiçek.

    o kadar zarif ve güzel ki, yağmur yağdığında beyaz yaprakları saydamlaşıyor.

    hangi çiçekçiye sorduysam bilmiyor bu sebeple bulmak çok zor.
  • karanlığı sadece geceden ibaret olsun dediğim, karanlıkların kendisinden korkmasını dilediğim, ömrünün geri kalan kısmında içinde sadece güzellikler ve mutluluklar yeşermesini temenni ettiğim bir tatlı yazar, sözlük sayfalarında açmış narin bir çiçek. bence doğru ışığa, suya ve sevgiye kavuştuğu vakit bu dünyanın en güzel çiçeklerinden birini verecektir*.

    insanların pek çoğu değerlidir, bazılarına ise bu hatırlatılmaz, ve ben elimden geldiğince hatırlatmaya devam edeceğim. en güzel kitaplar ve melodiler seninle olsun sevgili diphylleia. =^.^=
  • sözlüğün iyi kalpli perisidir.
    sevgili diphylleia; kullanıcı adının bir çiçekten geldiğini bilmiyordum. senin gibi zarif, merhametli, iyi kalpli, narin ve eşsiz birine bu nick cuk diye oturmuş.
    yağmur yağdığında yaprakları şeffaflaşan harika ötesi çiçek
    bir süredir yaşadığın varoluş sancılarına, kaygı ve korkularına sessiz tanıklık ediyorum. seni anlıyorum, nedeni ne olursa olsun insan bazen bir tünele giriyor ve o tünelin içinde bir ışık arayıp duruyor.
    hepimiz aradık, hepimiz o tüneli, o çaresizliği, o yorgunluğu, o mücadeleyi tattık ve hala o tünelin içini ziyaret ediyoruz pek çoğumuz. inan bana. biz yaşadıkça bu devam edecek, içinden çıkamadığımız sorunlarımız, çözemediğimiz problemlerimiz hep olacak...

    bizim oralarda bir tabir vardır: imamın teknesine binene kadar dert bitmez, derler...
    ocak tava gelir, hamur bitermiş, işler yoluna girer, ömür bitermiş, derler bir de.
    yani biz yaşadıkça, sorunumuz, sıkıntımız, derdimiz hiç bitmeyecek, bazen çoğalacak, bazen azalacak, araya güneşli, bol kahkahalı, sevgi ve aşk dolu günler girecek, sonra yine bulutlu, şimşekli, yalnız derbeder günler gelecek, bu döngü hiç bitmeyecek ölene dek.

    sen tıpkı nickin gibi eşsiz ve şeffafsın, sevgi dolusun, özelsin düşünsene şu koca dünyada bir tanesin !!!
    hepimizin bir yaratılma amacı var, içindeki bu bitip tükenmeyen merhametine, şefkatine tutun. tıpkı güzel kızın gibi senin şefkatine ihtiyacı olan onbinlerce can var sokaklarda..

    sevginin iyileştirici bir gücü vardır, senin sevgine, şefkatine ihtiyacı olan o canları kucakla. onlar seni, sen onları iyileştir.

    ve iz bırak bu dünyaya, bir proje yap, hep istediğin birşey yap, bir tura katıl, birinin hayatına dokun, sokak hayvanlarına el uzat, bir huzurevini ziyaret et, istediğin bir bölümü oku... içinde bulunduğun bu girdaptan çık. kır bu zinciri.

    bu gece kapat ışığı ve düşün, odaklan, kendine telkinde bulun, "yarın sabah uyandığımda, herşey geride kalmış olacak, tüm bu acılar, sancılar, kaygılar uykuyla birlikte kaybolup gidecek, de... kendine izin ver, uyandığında, herşey geride kalmış olacak. söz vermiyorum. ben yaptım.

    uzun uzun yıllar önce kaybolmuş bir haldeydim, yemiyor, içmiyor hatta yaşamıyordum, resmen bitkisel hayatta idim. ne yapacağımı bilmiyordum. kimseye hiçbir şey anlatmıyordum, hoş anlayacaklarını da sanmıyordum. sanki dünyayı sırtıma sarmışlardı, artık taşıyamıyordum. etrafıma kalın ve yüksek duvarlar örmüştüm. çok az insanla diyalog halindeydim, onlara da rol yapıyordum, kaybolmuştum, içimde bir yerlerde bir hapishanede kendimi mahkum etmiştim.

    ve sonra bir gün, güneşli bir gündü, günlerdir gitmediğim okulumun bahçe duvarına oturdum, düşündüm,düşündümmmmm, daha ne kadar sürecek bu durum dedim kendime, nereye kadar böyle yaşayacaksın, bu kadar yeter dedim. buradan şimdi kalkacaksın ve bir daha asla böyle bir durum yaşamayacaksın dedim.

    o gün o bahçe duvarından kalktım, gittim tam gaz sınav çalıştım, hep istediğim o bölümü kazandım, sonra bitti mi ? bitmedi, okulu bitirdim, işsizlik, sonrasında zar zor bir iş buldum, onda da bir sürü sorun problem, sonra başka bir iş, yine sorunlar, problemler, yalnızlık, zor günlerin arasına serpilmiş güzel günler, hayat öyle böyle devam edip gidiyor işte....

    ama o gün, bu gündür o bahçe duvarından kalktığımdan beri o kaybolmuşluğu asla yaşamadım. hayat herşeye rağmen hep güzel geliyor. gel tut elimden. gel bu gece dene bu dediğimi, söz veriyorum yarın dünya çok güzel bir yer olacak senin için. ve çok güzel bir ömrün olacak söz veriyorum....
    bahça duvarından aştım türküsünü sana armağan ediyorum :) ben aştım, sıra sende ;)
  • kendisiyle gurur duyduğum bir fidandır. köklerini hızla toprağa, dallarını hızla gökyüzüne uzatıyor. kara kışı atlattı. bahar kapıda. bembeyaz çiçekler açacak yakında. ve çağlar boyu anılacak bir çınar olacak... ben o'na inanıyorum...
  • tam ismi diphylleia grayi olan, nickimin kaynağı çiçek. türkçesi iskelet çiçeği olarak biliniyor, narin beyaz taç yaprakları ıslandığında şeffaflaşıyor. burada bilgisi yok, o nedenle bakımı ile ilgili öğrendiklerimi paylaşacağım.

    internetten aradığımda sadece nemli ortam, 20-25 derece sıcaklık ve kısmı güneş olan bir yerde bakılması gerektiğini öğrendim. daha sonra çiçek bakan insanlara bunları nasıl sağlayacağımı sordum.

    ögrendiğim kadarı ile önce tohum açana kadar balkonda fısfıs yardımı ile günde 3 4 kere su vermem gerekiyor. bitki büyüdüğü zaman, salon gibi bir yere koyup orada bakmam gerekiyor imiş. ama yine aynı şekilde günde 3 4 kere su sıkmam gerekiyormuş. bu şekilde yetişebilir diye umuyorum, şu an çok sıcak olduğu için havaların biraz daha iyi olmasını bekleyeceğim sadece. belki ileride okumak isteyen olur diye, buraya bilgileri vermek istedim. saksı boyutu ve toprağı hakkında henüz bir bilgim yok. küçük bir saksıda deneyip eğer yetiştirebilirsem saksıyı da büyütmem gerektiğini öğrendim sadece.

    becerebilirsem yine buraya editlemek istiyorum, umarım becerebilirim....
  • her ne kadar adına "iskelet çiçeği" dense de öğrendiğim ilk zamanlardan beri "hayalet çiçeği" ismiyle dilime dolanmış çiçek. aynı zamanda, sözlükteki biricik çiçeklerden biri olan hanımefendinin sözlük'teki yansıması.

    hep olsun, dostluğumuz daim olsun, dilerim.
hesabın var mı? giriş yap