• önümdeki yolun sol tarafından dolmuş, sağ tarafından roket gelse, ben sağ tarafa doğru yürürüm. roket belki hedefe güdümlüdür, beni ıskalar falan ama durağa yanaşan dolmuşçudan kaçış yok. bazen, çekilmesem kaç santim kala duracak bu adam diye merak ediyorum. ama öyle bir poker face var ki adamlarda duracağına hiç ihtimal vermiyorsun. 3-5 saniye kala can havliyle kenara çekiliyorsun çünkü adam frene bile basmıyor üzerine sürerken. blöf mü değil mi hiçbir zaman öğrenemiycem.
  • multitasking olayının bokunu çıkarmış adamlardır. bak şimdi aynı anda; dolmuşu sürüyor, senin uzatırken bile sıkıldığın para hesabını yapıyor, telefonla muhabbet ediyor, yandan geçen dolmuşçuyla şakalaşıyor, uygun müzik seçimi yapıyor, sigara içiyor, yolculara cevap veriyor, ayrıca araç dolu olsa bile dışarıdaki yolcuları, karıyı kızı kesiyor vs.
    vay amına koyiyim ya, bu nasıl iştir arkadaş anlamadım gitti. ha tabii ki bu arada trafik kurallarını da siklerine takmıyorlar.
  • beyin göçünün en büyük sebeplerinden biridir.
  • yolcu:
    -ne zaman kalkıyor şoför bey?
    dolmuşçu:
    (iki bacak arasına bakarak)
    -birazdan kalkar.

    gibi bir diyaloğu gerçekleştirerek beni yarabilen toplu taşıma aracı sürücüsü.
  • istanbul trafiğinden dolayı zaman zaman çıldırıp, dolmuşa binen herkese bir arıza çıkaran dolmuş sürücüleri. bugün bunlardan birine rastladım. önce öğrenci indiriminden yararlanmaya çalışan öğrencileri ben iett otobüsü değilim burada iett kartı geçmez diye azarladı. sonra para uzatan birine sertçe burada kaç para var dedi ve bu diyalog başka yolcularla da birçok kez tekrarlandı. en son az ileride inebilir miyim diye soran birine bir daha ki ışıklara kadar durmam dedi, o inince de bir de evine kadar bıraksaydık diye söylendi. resmen müsait bir yerde inebilir miyim diye sormaya korktum.
  • dolmuşu sürerken aynı zamanda 20 tl'den 2 öğrenci alabilen, sigara içebilen, telefonla konuşabilen, yolcuları nereye oturabilecekleri hakkında yönlendirebilen, korna çalabilen, selektör yapabilen, kapıyı açıp kapayan esrarengiz bir gruptur. bu yeteneklerini daha verimli alanlarda kullansalar kim bilir neleri başarabilirler.
  • başlıktan kasıt dolmuş şoförü ise, keçiören-ostim hattının hepsinin ya kollarının her yeri kesik, ya yanık, ya da dövmelidir.
  • çok garip kafalar yaşayanları var, akla zarar.

    -caddeye çıktık efendim, inmek isteyen var mı efendim?

    dolmuştan garip bakışlar, 5 dakika sonra:

    -yolcu alacağım, kapıyı açıyorum, kapıya dayanmayın efendim.

    sabahın köründe uyuklayarak okula giderken rüya sanmıştım ki..inerken:

    -sağda indiriyorum, iyi günler efendim, karşıdan karşıya geçerken dikkat edin efendim.

    demesiyle gerçek olduğunu anladım. dolmuştan mı indim, rüyadan mı uyandım, nerdeydim nereye geldim diye düşündüm, gerçeklik payının sıfıra yakınlığını düşününce, "şizofren miyim yoksa lan?" diye bütün gün kafayı yedim.
  • sanılanın aksine samimi insanlardır. hep sahici gelir bana tavırları, sözleri. yaranmak için bir sebebi yoktur, hizmet ettiğini de düşünmez zira yaptığı iş direksiyon sallamaktır. hayatın bütün çarklarından geçmiş de süzülüp gelmiş gibi davranır. içlidir. bir daha sevmek için heves mi bıraktın der dolmuşçu ömer abimiz.
  • babamın bana seslenme biçimi. hella korna, sarı far, etiket şahin seviyorum, atilla kaya, cengiz kurtoğlu, müslüm gürses dinliyorsam ne olmuş. nedem bana böyle sesleniyorsun ki :( *
hesabın var mı? giriş yap