• fıkra tadında bir efsanesi vardır;

    cok luks bir restauranta, gayet $ik bir beyfendi gelir. efendi, gormus gecirmis bir adam oldugu herhalinden belli bu beyfendi, bir masaya oturur ve kibar bir bicimde garsondan menu ister. biraz dusundukten sonra yine ayni kibarlikda siparislerini verir ve bir sise dom perignon ister.

    garson hizla uzaklasir ve biraz zaman gectikten sonra siparisleri getirmeye baslar. buz kovasinin icinde bir sise dom perignon ve sogutulmus sampanya kadehini adamin onune koyar. titiz bir bicimde dom perignonu acar ve servise baslar.

    adam;
    bir yudum alir. birden suratinin sekli degisir ve garsona siseyi gormek istedigini soyler. siseyi alir, inceler ve garsona bagirmaya baslar.

    - adam mi? sikiyonuz lan? sise dom perignon sisesi ama icinde ki dom perignon degil.
    + aman efendim nasil? olur. biz senelerdir, dom perignon satariz, ilk kez sizden sikayet aldik. bir yanlisiniz var.
    - hayir, bu dom perignon degil. musterileriniz kandiriyorsunuz. sizi sikayet edecegim.

    sikayet lafini duyan garson, hemen uzaklasir ve sef garsonu cagirir.

    sef garson ezile buzule gelir.

    - efendim. bir yanlis anlama olmus galiba. nasil? yardimci olabilirim.
    + ne yanlis anlamasi? dom perignon istedim. siz bana baska birsey getirdiniz.
    - olamaz efendim. imkansiz.
    + sizi sikayet ettigim zaman gorursunuz. imkani ve imkansizi.

    bunun uzerine;

    sef garson bu olayin kendisini astigini anlamis. adami sakinlestirmek neredeyse imkansiz. restaurantin mudurunu cagirmis.

    mudur gelmis;

    binbir hiddetle ve hirsla.
    - beyfendi. derdiniz ne? olay mi ? cikartmak istiyorsunuz.
    + hayir. sadece hakkimi ariyorum. ben dom perignon istedim. ama, siz baska birsey getirdiniz.
    uzadikca uzamis. en sonunda mudur de pes etmis ve patronu cagirmis.

    patron kosarak gelmis.

    - efendim nasil? yardimci olabilirim.
    + kardesim ben dom perignon istedim siz bana ne? getirdiniz.
    diye, tartisma baslamis. uzamista uzamis. patron bakmis adami ikna edemiyecek;
    en sonunda itiraf etmis;

    - efendim bu dom perignonun yapildigi uzumlerin baginin yaninda benim bir uzum bagim var. uzum ayni uzum. toprak ayni toprak. gunes ayni gunes. aramizda sadece, uc metre sinir var. bu zamana kadar kimse anlamadi dom perignon olmadigini siz nasil anladiniz?

    adam oyle bir arkasina yaslanmis ve gulumsemis.

    - sen hic am siktin mi ?
    + tabii ki.
    - peki hic got siktin mi?
    + eee.. sey... denedim birkac kez.
    - pekii... gece karanliginda am deligi ile got deligini ayirabilirmisin? sikerken. farkina varabilirmisin?
    + tabii. farkina varirim. ikisi cok farkli.
    - pekii. am deligi ile got deligi arasinda ki sinir kac santimetre?
    + en fazla yarim santimetre.
    - ee... amina koydugumun oglu. sen gozu kapali bir santimetrelik sinirda ki delikleri ayirt edebiliyorsun da. ben uc metrelik sinirda ki uzumlerin farkini ayirt edince ne diye? sasiriyorsun.
  • yolumuzu kaybetmis bir sekilde fransanin koylerini kasabalarini gezerken fabrikasina rastladigim ve heyecanlandigim sarap ureticisidir. marne yakinlarinda yesillikler icinde eski bir satoyu andiran bina uzerinde tabelasini gorup arabayi hizla durdurarak inmis ve yanimdan gecen kesislerin garip bakislariyla binayi izlemistim uzun süre. binanin hemen karsisinda bulunan cesmeden su akiyor olmasi biraz hayal kirikligi yaratmadi da degil.
  • dom perignon, hemen hemen tüm 3. sınıf macera romanlarında şampanya markası muamelesi görür.
    "hayır yanlış, şaraptır bu!" diyen karşısında boynum kıldan ince olduğu kadar;
    "şampanya da şaraptır" diyene de, bilemem, imbik miyim ben? derim...
  • şampanya'ya ismini veren rahip dom perignon'un bu şampanyayı ilk içtikten sonra yanındakilere seslenip "come quickly! i am drinking stars!" (çabuk gelin! yıldızları içiyorum!) dediği rivayet edilir.
  • sir sean connery'nin james bond oldugu filmlerde sikca gecer. hatta dr. no'ya artislik bile yapar 57'sinden ise 53'unu tercih ederim diye. filmleri 90'larda izleyen bir insan olarak bana ilk basta cok daha ucuk gelmisti, 57 don perignon aman tanrim diye, oysa dusununce sene sonucta 63, yani 10 sene yillanmis sarap bu nihayetinde.
  • zenginligin alkollu ickilerden bir sembolu. gorgusuz sonradan gorme okuzlerin gece kuluplerinde birbiri ardina patlatip fotogrflarini facebooka instagrama yukledikleri sampanya.
  • freeshop fiyatı 150 euro civarında olan şampanya
  • şampanyayı keşfinden sonra kendini sokağa atıp "ben yıldızları içtim" diye bağırdığı rivayet edilen keşiş.
  • kendisinin tam adı dom pierre perignon olmakla beraber fransız şarap tutkunu bir keşiştir, ayrıca bulundugu manastırın mahzencibaşısıdır. gel zaman git zaman köpüklü şarabın bozulmasını önleyen bi önlem bulduktan sonra namı almış başını yürümüş şişesi 300$ lık bi tanrı iksirine dönüşmüştür.
  • sleepless in seattle'da meg ryan ablamızın lüks restoranda masada içmeden adamı da ekip bıraktığı şampanya, hızlıca birkaç fondip yapsaydın be abla.
hesabın var mı? giriş yap