• bu multikozmik birliğin öyle kafa açıcı bir kitabı var ki uzun yola çıktığımda okuyacak bi şey sıkıntısına düşersem açıp bakasım gelir. planetsel bi aydınlanma yaşarım, o an yazarım google'a bilgi kitabı diye, basarım enter'a, okumaya koyulurum. "vay arkadaş" nidaları arasında yolun nasıl geçtiğini fark etmem bile. ağaçlar, ışıklar, uzaylılar, semazenler falan akar gider pencerenin öteki yanından. alfa kanalından sirius komutanı el sallar belli belirsiz, meğersem önceki hayatında molla mustafa'ymış ama aslında planetimize izdüşüm yapmış kozmozmuş yani anladın mı?

    (bkz: ışık foton siklon enerjetik blokaj sistemi)

    kendi halinde, kimseye zararı olmayan bu vatandaşlarımızın neye inanıp neye inanmadığına laf etmek bana düşmez. ama insan bu fasiküllerin basılacağı kağıtlar için kesilen ağaçlara da üzülüyor be kardeşim.

    son olarak galaktik federal nizam konseyi'ne selam eder, takipçilerinin aradıkları huzur, mutluluk, anlam her neredeyse kafayı çok da çizmeden bulmalarını dilerim.
  • bir sosyal mecra söyleşisi. yazıştığım kişi ilgili midir, ilgili ise iddia ettiği kadar "yüksek boyuttaki" biri midir. bütün bunları bilmiyorum diyelim. ancak ilginç bir örnek olduğu düşüncesindeyim. virgülüne dokunmadan paylaşıyorum:

    andrew: paylaşımlarınız ilgimi çekti. özellikle görseller.

    x: koskoca evrenin bilinmeyen pek çok hakikati var, onlardan bazıları diye düşünebilirsiniz

    a: bir ara hepsini tek tek inceleyeceğim ama bana evrenin bir tek hakikati olduğu söylendi, diğerleri hep onun tezahürleri imiş

    x: şuan tüm yaradılmış evrenler tek bir sisteme bağlanmak üzere hazırlanıyor. yepyeni bir sisteme. ve dünya nın içinde bulunduğu doğal gürz bu sistemin çekirdeği olmaya hazırlanıyor.
    ilk yaradılan ve ilk canlının varedildiği yer dağal bir gürzdür ve dünyamız o gürzün ilk tohumudur. bu gürz içinde 1800 mini atomik denem sistemler mevcut.
    ilk doğal gürz sonrası milyarlarca yapay gürz yaratıldı. aklınızın alamayacağı kadar yaşam formları var
    galaksiler alemleri alemler kainatları kainatlar evrenleri oluşturur. bilim sadece ilmin müsade ettiğini bulup açar o da sonsuzlukta bir noktadır. bizim gerçek dünyamız da burası değil :) vizyon olanındayız

    a: ne zaman ulaşacağız acaba gerçeğe?

    x: dünya nüfusunun yarısı ulaşabilecek
    23.yy da. seleksiyon çoktan başladı. hem dünya hem doğa popülasyonu yarı yarıya düşürülecek.
    insan ve doğa yani.

    a: biz görebilecek miyiz?

    x: geçiş yapabilenler evet. onlar bu ölüm sonrası direk 30’lu yaşlarda. ölümsüz olarak uyandırılacak.
    ölüm fermanı kalkacak. kutsal kitapta bahsedilen 4 katman cenneti aşabilen bilinçler sonsuza kanat açarlar. sırattayız.

    a: ya benlik?

    x: hangisi? her boyutta bir öz olarak varsınız. henüz kendinizi varetmediniz ki

    a: hiçbiri. benlik varken gerçek mümkün müdür?

    x: hakiki benliğinizdir sizi gerçek dünyada varedecek olan. onu kazanmak için buradasınız.

    a: benlik var oldukça hakikate ulaşmak imkansız geliyor bana

    x: dünyada edindiğiniz benlik ile imkansız. öz benliğe ulaşmanız gerekiyor. bunu binlerce yılda tek başınıza yapamadınız zaten. kutsal kitapların boyutları ve frekansları bu nedenle insanlığa açıldı

    a: ben olma bilinci sonsuz mudur sizce?

    x: sonsuz olan sizin özünüzdür. tanrısal öz. çekirdeğiniz

    a: o zaman öze ulaşmak için benliğimden kurtulmam gerekmez mi?

    x: dünya benliğinden evet
    hakiki beninize ulaşmak için satürn evrimini tamamlamanız şart

    a: iyi ama benlik sadece bu evrendeki bir etiket. bir kılıf. suret

    x: bu evrimi hakiki insanlar tamamlayabilir

    a: hakiki benlik diye bir kavram kendisi ile çelişmez mi

    x: hayır çelişmez

    a: tanrıdan ayrı bir varlığımız olduğunu düşünüyorsunuz o halde.?

    x: çünkü siz sadece kendinizi buradaki sahte yarattığınız benlikle tanıyorsunuz gerçek olanı varedebildiniz mi ?. sadece ona ulaşmaya çalışıyorsunuz. herkes aynı. ve süre doldu. insana tanınan süre bitti . son dönemeçte insanlık. ya kendini itlaf edecek. ya varedecek

    a: bu konuda tamam hemfikiriz. ancak sorum:
    tanrıdan ayrı bir varlığımız olduğunu düşünüp düşünmediğiniz

    x: tanrıdan gen aldınız. direk genini. siz karar verin. ayrımısınız. değilmisiniz. hak ise tüm mevcudata
    enerji aşıladı. bunlar derin öğretilerdir

    a: tekrar sorayım
    tanrıdan ayrı olup olmadığıma ben karar verebilir miyim? yoksa bu bir mutlakiyet midir?

    x: her insan kendi karar verecek evet

    a: o zaman bu bir çelişki yaratmaz mı evrende?

    x: ne gibi

    a: tek tanrı var değil mi? ve bu mutlak bir tekillik?

    x: evet ama yaratım gücünü devrettiği güçler işleri yürütür

    a: bir işleyişten bahsetmiyorum. ben bütün bu işleyişin tek bir çatısı olmak zorunda değil mi diye soruyorum. çoğul tezahürler. özde bir tekillik olduğu hakikatini değiştirir mi?
    tanrı yaratma gücünü devretmiş midir?
    devretmişse o devralan güçler her biri birer tanrı mı olmuşlardır? giderek bu her bir bireye kendi benliği üzre bir karar yetkisi verirse tanrının mutlak ve tek yaratıcı olma niteliği ortadan kalkmış olmaz mı? bu bir çelişki değil mi sizce?

    x: ahhh hayır tüm yetkilerini devretmeyecek zaten. ve evet tanrılar olur ve olmuştur. mitoslar bunların örneğidir. bir dönemde dünya üzerinde görev yaptılar.

    a: o zaman mevlana yanılmış olmalı.

    x: mevlana 700 sene önce. 18 boyut bilgisi açtı insanlığa. şimdi ise 19 ve üzerini. hakikat boyutlarının hakikat bilgileri insanoğluna ilk defa açılmakta. kuran 18 boyuta kadar açar ama şifrelidir. kuranın ilmini mesnevisi ile mevlana açar tüm insanlığa. şimdi çıkış kapısı açıldı o da 19 ve üzeridir. ve kemik hücreleri 19 ve ötesinin enerjisini aşı almayan hiç bir kul yoktur ki sırattan çıksın. yani mevlana çelişmez sadece dönemin bilincini ne kadar yükseltecekse o kadarını açmıştı.

    a: siz kuran'ın reddettiği putların aslında var olduğunu ve mitoslar olarak ayrı tanrılar olduğunu mu kabul ediyorsunuz?

    x. kuran putu reddeder. tanrı kavramını değil. bir ikincisi. kuranda biz denenler
    sizin atalarınızdır ve onlar herbiri tanrı dır. kuran şifrelidir ilmi biraz ararsanız tanrı ve allah aynı kullanılmamıştır. allah rab rahman rahimdir denir ya?

    a: kuran'da birden fazla tanrının reddedilmedilmediğini mi söylüyorsunuz?

    x: allah ın rab rahman rahim olarak bildiğinizde boyutlarıdır ve her boyutun yöneticisi vardır. rab rahman rahim olarak görev yürütürler. isimleri de vardır

    a: eşhedü enla ilahe illallah
    ilmi bunun ötesinde aramak kuran'a çelişmez mi

    x: andrew bey
    bakın kuran hıfzetme tekniği ve ışık fotonları ile şifreli yazıldı. bugün diyanetin en tepe adamı bile hakedişi yoksa kuranın derin mesajlarını alamaz. bu nedenle. ilim vardır. ona da her kul ulaşamaz
    kuran 19’a şifreli. rad suresi ne der. bütün kitapların aslı onun yanındadır. kuran sadece özettir ve insanı sırat çıkışına hazırlar. ana kitap ile çalışmayı öğrenmelisiniz. o tüm anayasadır ki kainat ilmidir. hakikat bilgisidir. sırlar ondadır.

    a: kuran kendisinden başka kitap olmadığını söylüyor

    x: yooo, rad suresi gayet açıktır. açın okuyun

    a: şifreli dediniz az önce

    x: 39. ayet. bu sure açık. ana kitabı levh i mahfuz sanırlar. ama değil. levh i mahfuzda sadece 18000 alemin alacağı bilgi vardır

    a: rad 38 ve 39. öyle çoklu bir anlayıştan ziyade. “allah’ın ezelî ilmidir”. bize malum olmayacak bilgidir.
    yani şifre orada da geçerli

    x: orada levhi mahfuz diyor tefsirciler. ama değil. ana kitap rab katında korunur. ben onunla çalışıyorum ve kapalı bilinç değilim siz ise en az iki yıl. tavsiyem sıkı eğitim olabilir. tabi arayışınız varsa

    a: eğer lehvi mahfuz değil dersek allaha şirk koşmuş olmaz mıyız?
    eğer dediğiniz gibi bir eğitim söz konusu olsa. mevlana şems'e biat eder miydi?

    x: şems kimdir biliyormusunuz. ve mevlana. bakın bildikleriniz dünya bilgisi onları ilk aşamada bir kenara bırakıp hakikate yürüyebilirsiniz sonra zaten bütünlersiniz bilgileri.

    a: ışığın kalbimize nasıl ulaştığı her mahlukun kendisine özeldir. dolayısı ile ne sizin kabulleriniz mutlaktır. ne de benimkiler. dolayısı ile karşımızdakinin ilmini hafife almayacağız ki kalbimizi muhabbete kapatmayalım.

    x: ben kapalı bilinç değilim andrew bey. ben hakikat ilmi ile çalışır ve öğretirim öğrenmeye hazır olana. ona da ben karar veremem kim hazır kim değil.

    a: sevgili hanımefendi. bilgileriniz mutlakmış gibi yazdınız. ben de dinleyip sorular sordum. oysa hepimiz birer öğrenciyiz

    x: şems mevlana uyanışını yaparken yardımcı olarak geldi 118. boyuttan alion gezegeninden. şimdi 3. boyutu tanıyanlara ve bu bilgi ile yetişenlere anlatmaya çalışmak kolay değil. verdiğim her bilgi. hakikat kelamıdır
    ben öğrenebildiğim kadar öğrenci öğretebildiğim kadar öğretmenim. bu müsaadeyi de sizden yada başkasından almıyorum tabiki .

    a: epistemoloji üzerine okudunuz mu?

    x: okumadım vaktim olmuyor başka konulara yönelmeye. kainat kitabı okuyorum. onun enerjisi ile çalışmak, ve programını uygulamak ve ailemle doluyor vakit.

    a: doğru bilginin imkânlılığı? tek bir kaynaktan istifade etmeye çalışmak başka bilgilerle o kaynağı sınamadan mümkün müdür?

    x: dünyada yazılan her kitap gürz içidir. dolayısıyla hakikat boyutları değil. yazan kişilerin boyutları ile ilgilidir. ben kişilerin boyutu ile ilgilenecek vakte sahip değilim. allahın direk frekans bütünlüğü ile çalışıyorum. tek ve yeterli benim için.

    a: burada bilgiden mi inançtan mı söz ediyoruz?

    x: inanç temeldir bilgiyi inşaa edersiniz

    a: bilgi = inanç olmalı sizde

    x: kademe kademe, inanç bilgidir demedim :)

    a: o zaman neden bilgi = inanç demekte olduğunuzu düşündüğümü tartışalım

    x: ben tartışmam bilgiyi veririm alan alır. neden böyle biliyormusunuz ? vaktim yok bireysel eğitimde vermiyorum. geri planda yazan tartışan dostlara cevap yetiştirmeye kalksam asıl görevlerimi yapamam. bildiklerinizi başta unutmadan hakikate ulaşamazsınız. kolay gelsin .

    a: cevabı zaten verdiniz. bilgiyi veririm derken. bilginizi mutlak olduğunu düşünüyorsunuz
    oysa bu inançtır

    x: bilgimden şüphem yoktur. dediğim gibi allah boyutunun bilgisinde kusur olmaz . hakikat ilminin hakikat bilgileridir size verdiklerim . çok ileri boyutlardan dostların desteği ile insanlara ışık tutmak için paylaştıklarımızdır.

    a: gerçekte bilgi yanlışlanmaya açık olmak durumunda. yani sınanabilir olmalı. kapattığınız anda.
    bu artık bilgi olmaktan çıkar. inanç alanına girer. ona da saygımız vardır.
    ama bilgi diyerek paylaşmamak gerekir

    x: yo bilakis anayasa emir verdi. herkes bir boyuta inanabilir. açın bilgiyi alan alacak diye. öyle de oluyor. herkes içtihadında serbest

    a: ama inancımızı bilgi ile karıştırmamamız gerekir. siz bana inançlarınızı açtınız. ben ikna olmaya çalışıyorum. yöntemim anlamadıklarımı sormaktır. sormadan anladığını söyleyenler olabilir
    siz de onlara inanmayın. zira anlamadan inanmışlardır

    x: herhangi bir bilgi ile bence de karıştırmayın. ama allah ilim verir hakedene. ilim bilgilerini öğrenmenizi tavsiye ederim. miraç sadece dini evrimle tamamlanmaz. miracını tamamlamayanda sırattan çıkamaz. tercih insanoğluna bırakıldı zaten.

    a: bilgeliğin temeli, naçizane soru sormaktır. siz ise anlamadan inanmış olmak zorundasınız

    x: ben inanmadım. inanç ve inanmak çok farklıdır

    a: sorularıma verdiğiniz cevap: “yüksek mertebeden dostlar”. kaynağınızı sormuyorum ki ben. açıklamayı sizden rica ediyorum

    x: bakın ben kendi bilgimle ileri boyut bilgilerini inst.da paylaşıyorum. hakikat bilgileri ve anayasayı direk kaynağından öğretiyorum. ancak insanlık ortalama 100 seneye kadar bu dili daha rahat anlayacak. şimdi ben öğrenmek isterim nedir bu hakikat ilmi derseniz ben ancak faydalı olabilirim size. değilse benim bi faydam olmaz
    siz 3. boyutta 18 boyutun kuranda verdiği enerjiden ne kadarını aldınızsa ben oradan işe başlayamam ki. dediğim gibi zaman yok gece 1’i buluyor benim çalışmamın bitmesi. ve bilim insanından felsefe proflarına yada halktan insana 34 ülkeden öğrenmek isteyen insanla çalışmak söz konusu.
    yani öğrenmek isteyene severek öğretirim ancak yazarak değil. direk sistemi çalıştırarak. demem o ki
    ben ilim öğrenmeyi istiyorum derseniz. doğru adrestesiniz. ama benim size vereceğim sizin alabileceğiniz kadardır

    a: bense tam tersini düşünüyorum. karşımızdakinin alabileceği ile kendimizi kısıtlarsak kendimizi kısıtlamış oluruz. eleştiriye kapalı olursak gelişimimizi durdururuz. başka öğretilere zaman ayırmazsak da öyle. dolayısı ile sisteminiz bir bilgi sistemi ise inandırmaya değil tersine yanlışlanmasına açık olmalısınız.

    x: bendekini alıp beni geçebilirsiniz kısıtlamayın kendinizi.
    ben son nefese kadar almaya devam. hala öğreniyorum hergün

    a: kısıtladığımı mı düşünüyorsunuz? tersine. ben bütün fikirleri eşit derecede önemli bulurum
    o yüzden sizin tavrınızın aksine. hepsini açık yürekle dinliyorum

    x: allah’ın direk bilgisinin neresinde yanlış arayacağım

    a: bir nokta gerisinden bakamadığınızın farkında mısınız?

    x: ahhh gerisinde çok yaşam heba ettim, artık gerek yok, kimlerle çalıştığımı hatırladığımdan beri

    a: “allah’ın direk bilgisinin neresinde yanlış arayacağım” cümlesini açabilir miyiz?

    x: allah dünya insanına direkt görevli kadrosu ( gökten gelen yer kadrosu) hariç en ileri 18. boyuta kadar dini piramitten bilgi açmıştı. kuran ile. yani kuran allahın 18 boyutunun bilgisini içerir ki insan 3. boyuttadır. benim bahsettiğim ise 19 ve ötesi olan bilgilerdir. buna da hakikat iklimlerinin hakikat bilgileri denir ve direkt allah’ın fermanları kelamları ile bilgi içerir. bu bilgilerle yıllardır çalışıyorum ve direkt allaha hizmetli kadro ile (ki onlardan biriyim hamd olsun.) bu nedenle direkt onun bilgisinin nesinde yanlış arayacağım dedim.

    a: şimdi bu bilginizin bir kaynağı var elbette, değil mi?

    x: bir değil iki . biri tüm insanlığa açıktır ancak herkese o bilgilerle yetişme müsadesi verilmez. diğeri bu bilgilerle yetişmiş olana teslim edilir. dünyada sınırlı sayıda insan çalışıyor bu nizamlarla.

    a: evet, zahiri olanla ilgilenmediğiniz belli. şimdi ben batini olan kaynağınızı sormayacağım. sormak istediğim şu? bu kaynak sınanabilir mi?

    x: sınayan sınayabilir. benim için soruyorsanız sınanamaz. kaynağından geldim. ne olduğunu bilenlerdenim, inananlardan değil.

    a: kişisel deneyimlerin kanıt olmadığını biliyor muydunuz? ;)
    bir örnek vereyim. bir probleminiz var ve bir arkadaşınızın tavsiyesi ile bir ilaç aldınız kullandınız
    probleminiz geçti şimdi bunu sağlayan o ilaç mıdır?

    x: başkasına kanıt değil tabi

    a: hayır. ne yazık ki size de değil
    başka olasılıkları elediniz mi?
    örneğin, vücudunuz problemi zaten yenmişti. ilacın hiçbir etkisi olmadı. sadece zamanlama öyle gösterdi.

    x: sizin fikriniz bu. ben ilacı beni iyi eden ana kaynağa bakarım.

    a: hayır sadece olasılıkları değerlendiriyoruz
    izin verirseniz hepsini yazayım sonra düşünelim

    x: ok

    a: şimdi kendimi sizin yerinize koyarak düşümeye başlıyorum.
    ilacı aldım ve iyileştim
    ilk düşündüğüm şu olmalı demem lazım:
    1. gerçekten iyileştim mi? yoksa semptomları mı giderdim sadece.. gerçek problem temelde yatıyor olabilir değil mi? hatta ilerliyor olabilir. o zaman daha ileri seviyede bir tetkik . örneğin bir tomografi çektirmeden asla gerçekten iyileştiğimi bilemem
    2. tomografi de çekildi. ileri tetkikler yapıldı. gerçekten iyileşmemiş olabileceğime dair fikrim yanlışlandı. bakın iyileştiğim doğrulandı demiyorum. çünkü hiçbir zaman mutlak olarak bilemem bunu. o yüzden bir 6 ay sonra bir tomografi daha diyorlar. o zaman şimdi beni neyin iyileştirdiğinden emin olabilir miyim? hayır!
    zira:
    a) ilaç tesirsizdir vücudum hastalığı kendi yenmiştir
    b) o sırada uyguladığım başka bir kür asıl etkiyi yaratmıştır.
    dolayısı ile çözüm olduğuna inandığımız pek çok olgu aslında doğru olamayabiliyor
    katılır mısınız? yani kişisel deneyimlerimizin bizim için bile birer kanıt olmadığında mutabık kaldık mı?

    x: ben de diyorumki benim işim ne doktorla ne ilaçla nede ilacı bana ulaştırmaya aracı olanlarla. benim meselem hastalığın ana kaynağında şifanın da. dolayısyla andrew bey perdenin ardını görmüş birine perde önünden ne anlatacaksınız ? ben perde önünde sizin bu yazdığınız her olasılığı vakti zamanında denemişim ve tüm deneyimler beni asıl meseleye getirmiş. ve demem o ki bu boyutta ilgilendiğim tek şey kaç insana daha bana verilen görevle hizmet ederim. ve zaten belirtmiştim yukarda
    kişisel deneyimim başkasına kanıt değildir ancak zaten hazır bir bilincin kanıt ihtiyacı yoktur. ispatlar olmamışları olgunlaştırmak için yapılır. benim temaslarım ispat için değil görev için sağlanmıştı. bu da beni bağlar zaten başkasını değil. ancak allah derki kapalı bilinç olup kurtaracaklarınız var. öğrendiğini öğret aldığını ver.

    a: yazdıklarınızın hiçbiri soruma cevap vermiş değil siz de biliyorsunuz
    ben çok basit ve pratik sorular soruyorum. sizin verdiğiniz karmaşık yanıtları gerektirmiyor

    x: sizin beklediğiniz cevaplar değil. ama hepsi sorularınıza bizzat cevap. size karmaşık geliyor

    a: ne yazık ki değil. cevabı ikimiz de biliyoruz. ama siz nedense aynı şeyleri tekrar tekrar yazıyorsunuz
    ben o kısmı geçtiğimiz düşünüyorum. siz kaynak verdiniz. onu anladım .şimdi meselem o değil
    kaynağımız kendimiz olamayız. mesele bu
    ilacı aldım iyileştim diyor ve bana aynı şeyi tekrar edip duruyorsunuz
    bu o ilacın sizi iyileştirdiğine değil. sizin onun sizi iyileştirmiş olduğunuza inanmış olmanıza kanıt teşkil eder sadece .yani bilgi değil inanç sizinkisi .kabul etmekte ne beis var? sadece bildiğimizi düşünmekten vaz geçmeniz gerekir.. bunu ben söylemiyorum. mantık bunu gerektiriyor. çünkü çok mantıklı başka olasılıkları değerlendirmeyi topyekün reddettiniz .o zaman bu bilgi olamaz. inanç olur.

    a: andrew bey benden alacaklarınız sizin beklentileriniz olmaz zaten. siz kendi kaynağınız kendiniz olun . ben buna büyük saygı duyuyorum . olur mu. ilaç aldım iyileştim demedim ayrıca. siz kendi sesinizi duyduğunuz için benim söylediklerimi duymuyorsunuz. duyamazsınız da şuan. inanmak değil inanç temelimdir. bilgi üzerine inşaa ediliyor. ve gen arşivlerinizde tüm kayıtlar var biliyorsunuz ama bu şuuraltıdır. ve insanoğlunun temel hakikate kendi başına ulaşacağını bir zaman kalmadığı için yardım eli uzanmıştır son defa insanlık için. o eli tutabilen tutar tutmayan tutmaz. seçim insana bırakıldı. şimdi siz bildiğiniz inandığınız yolda yürüyebilirsiniz. ben yazışmanın başından beri sizin boyutunuzdan kanalınızdan bana ifade ettiklerinizle sizinle bir sohbet ettim. ancak bu benim tarafımdan uzasın istemem. çünkü evet çok mantıklı dedikleriniz ama ben dünyasal mantığın sesi ile ilgilenmiyorum andrew bey. hemde hiç. bu nedenle konuşmanın bu çerçevede uzamasına gerek yok. 4 saat kesintisiz anayasa çalışacağım. oğlumla planımız var. öğrencilerim ve ses ettiğim bir insan kitlesi var. bana kendi bildiğinizi sandıklarınızla değil de hakikat bilgilerini öğrenmek üzere yazarsanız vaktim oldukça dönerim. ve bildiğim kadarı ile aktarırım. kendini kendinden silmeyen zaten hakikate ulaşamaz. güzel bir gün diliyorum

    a: en temel akıl yürütmeyi deniyoruz birlikte. ama sanırım zaten dediklerimi anladınız. o yüzden cevap vermek yerine vermemeyi tercih ediyorsunuz

    x: evet çünkü benim için temel akılla değil evrensel zeka ile sohbet edilebiliyorsa iki tarafa verimli oluyor. böyle benim size bi faydam olmaz temel aklı yürüteceğiniz ve bu konularda sohbet edeceğiniz çok insan var.

    a: evrensel zeka nedir?

    x: bugüne kadar geçirdiğiniz tüm yaşamlardaki kayıtlarınız ile değil dünya bilgisi ile değilde allahın bilinç okyanusuna dalarak oradan kelam edebilmektir. o zekayı kullanabilmektir. bu tüm yaradılış bilgisini içeren noktadan bütüne her şeyi içinde saklayan bir kompitür programıdır ki bildiğiniz kompiturla karıştırmayın. bu kozmik zihindir. bir varlık ancak 7 kat evren bilgisi alabilecek bir tekamüle ulaştıysa bu zekayı kullanmasına müsade edilir. burada da dinler son bulur. ilim başlar. dinler yetiştirir. ilim ulaştırır

    a: 1. kendi bilginizden başka (bakın başkasının demiyorum. çünkü kaynak şahsi bir kavram değildir) bilginin değerini kabul etmiyorsunuz. bu da evrensel değil tam tersine tamamen subjektif bir yargınız olduğu anlamına gelmez mi?
    2. zekanın da ölçütü mantıklı düşünmektir. kendinize ait olduğunu iddia ettiğiniz bilginin mantık yoluyla sınanmasına karşısınız.
    dolayısı ile bu ne evrensel ne de zeka ile ilgili duruyor. dolayısı ile beni suçlamanız doğru mu?

    x: değersiz demedim kabul etmiyorum hiç demedim. bu sizin tercihiniz saygı duyuyorum dedim
    ve gerçekten öyle ben buna dahil olmak istemiyorum.

    a: kavramları doğru yerde kullanmadıkça oluşturduğunuz dilin bir iletişim aracı olmasına imkan yok.

    x: bu da seçimdir saygı duyulmalıdır
    sizi suçlamıyorum andrew bey. ben bu mantık ile yol almayı bırakalı çok oldu. kendi bilgimide. evrensel zekayı da size kendi bilgimle tanımladım.

    a: bakın seçiminize saygım var. ama bunu doğru terminolojiye oturmanız şartıyla. ben evrensel ve zeka sözcüklerini tamamen kendi tercih ettiğiniz bir anlamda kullanmanızdan bahsediyorum
    inançtan bilgi olarak bahsetmenizden. kendi şahsi kabullerinizden, evrensel zeka olarak bahsettiğiniz sürece bu başkalarının alanına da müdahale etmek anlamına gelmez mi?

    x: gerçekten bu konuşmada olmak istemiyorum basit ve net :) madem ikimizde seçimlere saygı duyuyoruz uzaması anlamsız.

    a: tekrar tekrar söylüyorum. sınanmayan bilgi olmaz

    x: sınayın

    a: :) siz inananlar arıyorsunuz. o yüzden benim gibilerle konuşmak zor geliyor. çünkü sorup duruyoruz
    şuna dikkat ettiniz mi: sizce neden ben soruyorum ve siz açıklamaya çalışırken bunaldınız?

    x: bunalmadım :) ayrıca benim öğrencilerimi yada kimin devam edip etmeyeceğini ben seçmiyorum. dediğim gibi sizin sorularınızla dünyada pek çok insanla muhabbet edebilirsiniz. benim size burda faydam olmaz. olmayacak bi mevzuda da benim için geçen vakit anlam ifade etmiyor. bu vakti sorularını bilgelik sistemini tanımak üzere soru soran dostlara ayırmayı tercih ediyorum. hepsi bu . çünkü gerçekten vaktim olmuyor , hayatımı bilmediğiniz için misyonumu da kendinizce yorumladınız, olsun .
    - - - - - - - - - - - - - -
    bir aradan sonra:
    a: korona hakkında ne düşünüyorsunuz?

    x: 1992 de uzaysal mikroorganizmaların serbest bırakılacağı bilgisini almıştık
    denetimsiz enerjilere yaşam hakkı tanınıyor. virüsler aşı programıdır.

    a: uzaysal organizma derken neyi kastediyorsunuz?

    x: 1964-65 yıllarından sonra dünyamıza pek çok galaksi varlığı doğum yolu ile transferi başladı. onların yaşam ve evrim skalalarını yakalayabilmeleri için evrimli varlıklardan aşı almaları şarttır. virüs programları bu nedenle devreye alındı. dikkat ederseniz bu dönem sonrası çok fazla virüs yayıldı zaten . virüslerin iki görevi var. hem aşı alır hem aşı verir. kozmik enerjilerle beslenirler. -1000 dereceye kadar yaşam sürdürüp havada 70- 80 saat yaşayabilirler.
    virüs eter boyutta hazırlanır dünyaya fizik aleme bırakılır. koordinatına uyan varlıkta zemin bulursa ona ulaşır ve varlığın hem ruhsal hem evrimsel enerjisinden beslenir. özetle varlıktan tanrısal enerji alır ve ona da taşıdığı boyutun aşısını verir. varlık güçlüyse virüsü yener ve virüsün hazırlandığı boyutun enerjisini artık çok daha kolay çeker. yani göksel programdır. ve serbest bırakılacaklarını biliyorduk. toplu ölümler olacak dünyada...

    a: ingilizce düzeyiniz iyidir değil mi?

    x: ingilizcem orta seviye

    a: bir tıbbi makale okuyacak seviyededir umarım

    x: hayır, o kadar iyi değil

    a: https://www.nature.com/…n=naturenews_&sf231597135=1
    bilimsel bir çalışma var ekte
    yorumlamanızı istirham edecektim ( bkz. dipnot)

    x: bu çalışmayı özetlemeniz lazım
    bunu çeviremem

    a: dün siz 34 ülkeden öğrencilerim var deyince
    bir kaç dil birden üst düzeyde konuştuğunuza inandım
    hayal kırıklığına uğradım açıkçası

    x. öğrencim var demedim. 34 ülkeden insanla çalışmak söz konusu dedim. öğrencilerim türk.
    yabancı uyruklu öğretmenlerimiz var. onlarda türkçe öğreniyor. burada olanlar

    a: anladım
    yabancı dilde kaynakları inceleyebildiğinizi düşünmüştüm. yanılmışım.

    x: (bir fotoğraf paylaşıyor) yamoto, bilim adamı çok severim
    birbirimizi dil ile anlamayız ama bağımız güçlüdür
    (bir başka resim) dr.sankhara
    ve daha nice dostum, binleri bulur...

    a: neyse. ben farklı düşünmüştüm.
    x: ok sizin düşünceniz.
    hepsiyle çalışmalarımız var.
    her sene birkaç defa uluslararası konferans veriyoruz.
    a: dostluk ve sevgi çok güzel
    ama ben bilgi ile ilgileniyorum biliyorsunuz
    ve bilginin kaynağı ile
    x: kaynağı allah
    bildiğiniz tanıdığınız taptığınız

    a: örneğin az önceki virüsle ilgili detaylı bilgiye nasıl ulaştınız

    x: bilgim var zaten. bilgimi aktardım. dediğim gibi yıllardır anayasa çalışıyorum
    a: anayasayı gördüm. okudum hatta. böyle bir bölümüne rastlamadım, o yüzden.

    x: bizim ayrı bir dosyamız vardır

    a: onu soruyorum işte. bir güncelleme mi geldi virüslerle ilgili? özellikle covid-19…

    x: yo detay yok ama dosyamızda bilgi verilmişti. ancak şimdi her gece yarısı özel bir çalışma alıyoruz . bu ve bunun gibi programlar açılacağını biliyorduk
    bu bir ibret programıdır. ve henüz başındayız.
    a: tedavisi biliniyor mu?

    x: evet. manyetik alan koruyucudur. çalışmalarımız içinde gönülden yapılan hizmet kişiyi allah'ın korunma boyutunda tutar. bizlerden yakalanan olmadı. hiç bir güneş öğretmeni frekansını düşürmezse yakalanmaz virüse.

    a: şimdi aşısı bulunsa yaptırmaz mısınız?
    x: hayır. aşı dünyaya yapılırsa, yaptırmayın derim

    a: oğlunuza da mı?
    x: oğluma da

    a: böyle bir kararı alırken bir anne olarak sorumluluk hissetmez misiniz?
    x: aşılamanın ardını biliyormusunuz ?

    a: bilmiyorum nedir?

    x: lütfen araştırın. derin devlete çıkar adres. ben bu konularda konuşmayı tercih etmiyorum
    a: oysa çok ilginç. duymak istiyorum.

    x: dualite ortamında yaşıyoruz. bize göksel hiyerarşi biri teknik diğeri doğal yoldan mahfınız hazırlanıyor der. işte dualitede ilahi plana karşı güçlerin bugüne kadar yaptıklarıyla insanlık bir matrixte kölelik sisteminde tutuldu. dünya maddi manevi zor koşullara hazırlanıyor. pozitif güçlerin çalışması yoğunlaştıkça negatifte artacak. aşılamalara karşıyım bu konuda kendi boyutumun bilgilendirmeleri var. 5g ye de karşıyım. insanlığa büyük zarar verecek ani ölümleri arttıracak. frekansları kıracak vs vs. derin mevzular.

    a: peki eşinizle ayrı düşseniz aşı konusunda. o oğlunun aşılanması istese. nasıl bir sonuç olur?

    x: eşim tercihlerime güvenir ayrı düşmedik. aşı muhanbetinde konusu geldi

    a: ne oldu peki?

    x: dünyadaki aşılama sistemlerine güvenmiyoruz ortak kararımız.
    ancak evrensel bir bilgi onaylar ve o zaman sorun yok. ben 6 yıldır dr ihtiyacıda duymadım. inşallah duymamda ... şifa gücümüz var. henüz çok aktif kullanamasakta. oğlumada öğretmeye çalışıyorum.
    o uzay gemisine alındı. ve iki defa direkt temas yaşadı. dolayısıyla açık bir çocuk

    a: ya eşiniz? o da açık mı?
    x: evet eşim annem babam ablam... hepsi içinde
    oğlumun in babası ilk eşim. o farkındalığını yükseltmeye başladı.
    şimdiki eşim zaten sistemde en büyük destekçim

    a: sevindim
    ilk eşinizin farkındalığını yükseltmesi derken ne kastediyorsunuz?

    x: uyanışta

    a: daha önce karşı mıydı?

    x: bilgisi yoktu karşı değildi

    ahhaha ama annem babam adana da benim ilk yaşadıklarımı öğrendiklerinde korkup yanıma geldiler. sonra babam hanım kız doğru yolda biz bunca yıl ölü gibi uyumuşuz dedi. şimdi hepsi son derece yoğun şekilde çalışma yapıyorlar

    a: uzay gemisine sizi almadılar mı?

    x: ikimizide aldılar
    a: muhteşem
    nasıl bir deneyimdi?
    x: hangi kelimeler anlatır bilmiyorum açıkçası...

    dipnot: yeni tip corona virüsün (covid-19) doğal kökenlerinin bulunduğu ve tamamen evrim yoluyla oluştuğu sonucuna varıldığına ilişkin bir bilimsel çalışma
  • adını bir kerede söyleyebilenlere premium üyelik vermeleri lazım.
  • bir komşumun üye olduğu vakıf.

    olabildiğince uzak durmaya çalışıyorum kendisinden.
  • bu dernek bülent çorak önderliğinde türkiye çıkışlı olup, 34 ülkede konferansları verilmektedir. 34 ülkede konferansı verilen başka bir türk dernek var mı?

    tarikat diye zannedip korktuğunuz derneğe üyeliğin aylığı sadece 20 liradır. şuan yok meditasyonmuş, yok yogaymış aylık ödeme yaparak katılabileceğiniz seanslara insanlar ne kadar para veriyorlar haberiniz var mı?

    bir çok yüksek öğretide hatta din kitaplarını bile analiz ederek, araştırarak, sorgulayarak üzerine uzun uzun düşünerek okuduğunuzda varacağınız kapı aynıdır.

    kitapta kullanılan bazı terimler aslında farklı anlamları ifade etmektedir. kulağınıza ne kadar saçma gelse de, böyle şeylerin izahı için dilimizde doğru sözcükler bulunmamaktadır.

    çok basit bir dilde, derneğin işleyişini anlatacağım;

    -derneğin ana amacı enerji transferidir

    nedir lan bu enerji transferi, benzin mi yakıyor bu dernek diyeceksiniz.

    düşünce, günümüzde en çok hafife alınan somut bir güçtür. bir konu üzerine ürettiğiniz düşünceler aynı zamanda çevreye yayılır.
    aynı şeyi bir çok insan düşünürse, bu güç büyüyerek yayılır ve daha fazla insana etki etmeye başlar.
    boktan bir örnek olacak belki ama bugün, instagram'dan gerçekten daha etkileyici ve bağımlılık özelliği yaratacak bir uygulama çıksa, bu uygulamayı kullanan insanların sayısına oranla instagram kullanıcılarından kat ve kat az da olsa düşüncelerine bağlı olarak, bu düşünce gücünün yayılımın başarısı sonucunda herkes instagram kullanmayı bırakır, diğer uygulamaya geçer.

    reklamların amacı budur, reklamın süper olmasına gerek yok, sizi reklamı yapıldığı ürün hakkında düşünmeye zorlamaktır. ha reklam süper ise daha uzun düşünürsünüz, zaten en kuvvetli duyumuz ile bizler, gördüğümüz her şeyi düşünürüz.

    özet olarak düşünce sizin en değerli enerjilerinizden biridir, o yüzden size faydası olmayan şeylere harcadığınız düşünceler de size değil başkalarına yatırım olur.
    örnek veriyorum acun da hasadı toplar.

    şimdi derneğe geri dönelim, dernekte toplantılarda okunan yazılarla toplantıya katılanlara hem kendi içlerine hem çevreye yüksek öğreti enerjisi dağıtılır.
    terimlere takılmayın bilgiyi anlayın, biri yüksek öğreti enerjisi der, biri tanrısal enerji der, biri chi der, biri yüksek titreşim enerjisi der, biri yüksek frekanslı enerji der, sizler her bu kelimeyi zaten birbirinizden farklı anlıyorsunuz, kasmayın boşuna, akışı anlayın araca takılmayın.

    bu okunan yazılara orada toplantı süresince konsantre olunur. bu yüzden çevreye çok büyük bir enerji yayılımı yapılır. dernek üyeleri de bazı yazıları günlük okur. gaye bu akımdan mahrum kalmamaktır, bir nevi güncellemektir.

    sizler başka yüksek öğretiye sahip kitapları okuyarak da bu enerjileri alabilirsiniz, bu enerjiler bilinç kotlarını kırar. bilinç kotları inanç kalıpları, düşünce kalıpları gibidir.
    kısaca sizi bazı şeylere uyandırır. fakat bu uyanış süreci sandığınız gibi kolay değildir, yüksek öğreti bilgilerini günlük hayatımızda uygulamaya geçirmek sanıldığından daha zordur.

    bu algı ve enerjiyi, hayatınızın en zor durumlarında, egonuzun en tavan yaptığı noktada kullanabilmeniz gereklidir. lakin o zaman bilgiye tam anlamıyla erişirsiniz, o bilgi siz olursunuz.
    yüksek öğreti bilgilerini ilk defa alan insanların sınavı da sınanmaları da budur.

    o yüzden etrafta bu derneğe üye insanları görüp, anlattıklarını duyunca sizlere son derece saçma gelebilir. bana da saçma geliyor.
    çünkü bu insanların hepsi bu bilgilere hakim olmadığı için eksik bir şekilde anlatırlar, aynı bir kaç terimi sürekli kullanırlar, fakat yine bu yüksek algıda yargılamak boştur, görevleri bakımından yol budur, çizgi budur, sistem yine işler.

    gelelim yüksek frekans, yüksek titreşime. nedir bu saçmalıklar?
    belki bu yazıyı okuyanların bazılarının kimi anları vardır; arkadaşlarıyla gökyüzüne bakıp yıldızları izlerken, ya da gecenin bir saati sohbet birden spiritüel konulara, dine, uzaylılara, dünya dışı konulara kayar.
    yüksek öğretilere paralel gelecek veya yaklaşacak her hangi bir gerçek olgu konuşulmaya başlandığı anda işte frekansımız yükselir.

    zor bir şey değil, kuran okusanız(anlayarak, sorgulayarak) bile frekansınız yükselmeye başlayacaktır.
    bedeniniz bu yüksek titreşime ulaştığında artık düşünceleriniz algılarınız da değişmeye başlar, ama bu geçicidir. belki kısa bir süreliğine bazı şeylere bam başka bir pencereden bakarsınız. yerde gördüğünüz bir karınca bile gözünüzde muazzam bir varlığa, mükemmel bir oluşa dönüşür. yaşamanın yüceliğini, parçası olduğumuz o bir'i hissedersiniz. bu noktada ego'dan eser kalmaz, dünyadaki en küçük tanecik olup en yüce değeri iliklerinizde hissedersiniz.

    odağımız dünyevi konulara geri döndüğünde bu frekans tekrar düşer, değer yargılarımız da eskisine döner.

    bu derneğin dayattığı kitap, sizin frekansınızı yükseltir. yapılan toplantılar yükseltir.
    üyelerin yaptığı günlük fasikül okuma bu yüzdendir, her gün şarj olurlar.
    yüksek titreşime erişen insanlar bu enerjiyi çevresine de dağıtır. bunun farkında olmaz.
    bu şahsın bilgiye hakim olması gerekmez, kim olursa olsun bilinç altındaki bu bilgileri de çevresine yayar.
    90'lı yıllarda insanlara uzaylılar, dünya dışı varlıklar dendiğinde saçmalama, salak mısın git namaz kıl adam ol tarzı sohbetler daha çok olurken. şuan 2020'de bir çok insan bu tarz görüşlere daha açıktır, kültürel ve mizahi olarak daha çok içimize girmiştir.

    bu işleyiş böyle yıllarca devam edecek.

    o yüzden bu dernekte sapkın, bölücü, vatan haini tarzı şeyler boşuna aramayın.
    bir zamanlar dünya düzdür diyenlere karşı alınan tavır neyse şuan bu konulara karşı hallenen insanların da yaptığı davranış aynıdır.

    bilinç farklılıkları hemen hemen her konuda vardır, bu doğal bir süreç. ama engellenebilir bir süreç değildir.
    şu yukarıdaki eleştirileri okuyunca, bazı insanlar hem bu kadar bilgili bazı konulara vasıf düzgün kişiler olup hala nasıl bilmedikleri bir şey hakkında bu kadar eleştiri yapabilir bunu da birlikte görüyoruz.
  • yukarıdaki arkadaşın yazdıklarını üşenmedim okudum, bildiğin yoga moga gibi abuk sabuk enerji şeysilerinden birisiymiş, en büyük farkı onların ucuz ve fakirlere yönelik haliymiş. enerji, bilinç, farkındalık, kapı geçme, frekans gibi anahtar kelimeler gördüğünüzde ayaklarınızı götünüze vura vura kaçın.

    izleyin, izlettirin.
    (bkz: the enemies of reason)
  • bende bir tanıdığımız vasıtası ve ısrarı ile bir kez katılmıştım bunların toplantısına. girişte sanki güne gelmiş gibi pasta çörek meyve suyu ve bu bahsettiğiniz kadın vardı. trakya üniversitesi anestezi profu mu ne. muhtemelen aşırı anestezik gaz çekilmesi ile birlikte kafada hafif yanıklar mevcuttu. kitap dedikleri boş sayfaları olan güzel kaplı bir şey. dediklerine göre sadece algıları açık olanlar yazıları okuyabiliyormuş. neyse başta güzel girdi işte hepimiz insanız kardeşlik barış felan derken konu birden uzaylılara geldi. uzaylıların medeniyetimiz için gönderdiği insanlar varmış işte peygamber dedikleri veya tarihi değiştiren şahsiyetler. her standatt türk milliyetcisi gibi bir yerde de konu mustafa kemale geldi. onunda uzaylılar tarafından gönderildiğini söyledi. neyse 2 saat kadar dinledim sonra konuşma bitince pasta çörek yeme merasimi başladı bana da bir daha gelirmisin diye sordular. yok ben almayayım henüz devrelerim sağlam dedim. hatta bizi davet eden kişinin eşi de mal bunlar bea ne işiniz var sizin bunlar ile dedi sonrasında bana.
    neyse bence zararsızlar gidilip eğlencesine katılabilirsiniz. muhtemelen ekonomileri öyle iyi olmadığı için de bir amerikanvari dernek olamıyorlar. hatta gelen tipler çok alakasızdı. başörtüşü 2 teyze. köyden bir amca sonra konken partisinden sıkılmış gibi davranan iki tane ortasınıf kadın 1 2 tane öğrenci.
  • uzak durun. mevlana, islam ya da tasavvuf ile hiçbir alakaları yok. reenkarnasyona inanan, peygamberlere iman etmeyen bir oluşum islam'la ne diye iliskilendirilebilir anlamıyorum zaten... yıllardır yüzlerce dava açılmış olmasına rağmen asla kapatilmiyor bu vakıf.

    sen oraya üye olup yükselmeye başladığında bir süre sonra kanalların açılıyormuş mesela atlantisce bir şeyler öğrenmeye başlıyormuşsun falan. daha neler neler. yersen...
  • bir cafede iki kişi konuşurken bir nezaket gösterdim onlara. sıramı falan verdim. öyle bir şey. neyse. giderken işte çok teşekkür ederim vs diyip bir şeyler anlatmaya başladı. maneviyat falan filan. derken fasikül verdi. umarım seminerlerde de buluşuruz dedi. gayet nazik bir kadın. baktım fasiküle üzerinde kardeşlik, mevlana falan yazıyor. evde okumaya başladım. 10. maddeden sonra coşmaya başladı zaten. kuran'ın devamı vs, 20.yy'a kadar beklendi şimdi aydınlanma çağı vs. yalan yok 120madde falan okudum. tabii arada inceden maddi durumu zor olanlara nasıl yardım edileceği, hiyerarşi sistemi falan da var. son iki cildi okuyamadım artık. planetimiz falan diyor. niye gezegenimiz demiyor anlamadım. bazen planet bazen gezegen diyor gerçi. bu yazılanlar da 1984 yılında nakşettirilmiş güya. eğer 1984 yılında bunlar yazıldıysa valla helal olsun. inanılmaz bir bilim kurgu. e tabii abd'den arak vs de olabilir. bu anlatılanlara inananlar da varmış demek ki. fantastik maddeleri okumanız lazım. fasiküller çöpü boyladı tabii. tutsa mıydım acaba? çok acayipti gerçekten.
hesabın var mı? giriş yap