• karşısında nutkum tutuluyor. onun burayı okuduğunu düşünüyorum, yine söyleyebileceğim tek şey "nasılsın arkadaşım?"

    (bkz: melancholy man)
  • hani bir şeyler yediğimiz zaman hesabı bir sen öderdin bir ben ya ,
    hesabı öderken göz göze gelince "hayır ben erkeğim ben ödeyeceğim derdim",
    ama sen kafanı yana yatırıp o tatlı gülüşünle "olmaz öyle şey bizim her şeyimiz ortak" derdin.

    bugün en çok bunu düşündüm sen gittikten sonra,
    en son hesabı sen ödemiştin,
    ilk tanıştığımızda da kahve ısmarlayayım sana demiştin,
    sana toplamda giren 2 oldu,
    haydin kendine iyi bak.

    edit:yukarıda yazdığım entry'yi geyik olsun diye yazmıştım. zaten bizim aramızda paranın lafı olmazdı. şimdi gelelim nereden geldi bu edit meselesine. hem burada söven çok salak oldu bu entry'ye hem de ekşi sözlükten paylaşım yapan instagram postları altında çok söven oldu. entry imla hatalarıyla dolu, üstüne de bugün yukarıda yazan küçük hikayedeki kıza aşık oluşumun tam 10. sene-i devriyesi, bu sebeple hem yazım hatalarını gidermek hem de içimi dökerken bir şeyler karalamak istedim.

    ne kadar uzun zaman geçmiş, ne çok şey olmuş 10 senede. neler gördüm, neler yaşadım, neler atlattım, kimler geldi kimler geçti. hiç kimse senin kadar iz bırakmadı, yalan yok yaklaşanlar oldu ama hiçbiri ilk aşkın yerini tutamadı. 8 sene evveldi sesini son duyuşum "bekleme" demiştin "bekleyeceğim" dedim. sözümün arkasında duramayıp hayatıma başkalarını almış olsam da vardığım noktada beklemenin de çok fark yaratmayacağını anladım. birileri geldi, birileri geçti. seni sevmeye ne zaman tövbe etsem daha büyük bir aşkla döndüm sana. sana dediysem varlığına değil elbet. varlığından miras kalan yokluğuna!. bu süre zarfında seninle ilgili sayfalarca yazdım, çok daha fazlasını da yazmayıp içime attım. aradan geçen senelerde gördüğüm tüm güzel manzaralara sana anlatmak için baktım sanki. bulduğum bütün güzel müzikler seninle dinlemek içindi. dilek tut dendiğinde hep seni diledim. kafamı meşgul tutması da hoşuma gitti kendimi işe güce verdim. iyi de geldi ha bazen "geçti, unuttun artık, kaç yaşındasın koca adamsın" diyorum. son zamanlarda ikna olmaya da başladım üstelik. böyle gidiyor bir süre daha. hayatıma birileri giriyor çıkıyor falan. sonra aniden bir akşam uyumadan evvel 10 sene önceki parfümini odama sıkıp tavana bakarakbir gün çıkıp geldiğini hayal etmeye başlıyorum. öyle uçarı da değil ha, kar yağarken emirgan sahilde yürüyoruz yan yana. sen üşüdün diye bulduğumuz bir kafeye dalıyoruz falan filan. hayal dediğim yan yana yürümek yani. artık hayata dair büyük beklentilerim olmayacak yaşlardayım. deprem yönetmeliği öncesi binalar gibi.bu arada lütfen çıkar mısınız acaba, gönlüm kentsel dönüşüme girecek izninizle. neyse cıvıklaşmayalım.

    seni son görüşümde, 2018 ekim. akşama uşaga binip gideceğim iş için bir aylığına. bir insan üzerine para verilmedikçe uşağa gitmez çünkü. ne yol geçmek bildi ne uşak. sen adama uşakta meyhane aratırsın kontes! bulduk çok şükür. varmış. ondan önceki görüşüm ya? yeni işe geçeli 1 gün olmuş, taksimde çıktın karşıma. amına koyim sen demek ki buralara geliyosun diye 2.5 sene daha taksimde oturdum ben. kusura bakma ağzım da bozuldu yıllar içerisinde miktar. üstüne kendime yıllar önce lise mezuniyetine gelip uzaktan ağlarken söz verdiğim için üniversite mezuniyetine geldiğim için de pişman değilim. bunu da buradan söyleyeyim. biraz koydu o sıcakta takım elbiseyle yarı alkollu oturmak. taksiciye de 250 lira bahşiş verdim beni sahilde gezdir deyip 2. şişede arabaya kustuğum için. neyse ki sonra taksime de kustum da taşındım o lanet yerden. kustuğum ilçede asla yaşamam. en önemli prensibimdir. neyse ben anlatarak tarihte geriye gittikçe işler boka sarıyor. ileri sarsam gene sıkıntı. kapına 8 sayfa mektup bıraktığım geliyor aklıma. sen yoksun da husumetsiz geçen yılımız yok hani! sonraki sene de karpuz alırken yanlışlıkla seni aramıştım. telefonu kulağıma tuttuğum anda kalp çarpıntısından ölüyordum. karpuz da kelek çıktı zaten. neyse iyice geriye gideyim ben. yoksa bu kafayla yazının sonunu bulamayacağım.

    son konuştuğumuzda "çocuğum olmayacak" demiştin, ben de "kedi alırız o zaman" dedim. "senin benden başka işin gücün yok mu?" demiştin, "ben bir şekilde para kazanırım ama eve geldiğimde seni görmek istiyorum" demiştim. şimdi iyi kazanıyorum, kedim de var ama sen evlisin. en çok o koyuyor bana. neyse ki kendinden 13 yaş büyük adamla evlendin. amcaya bol sağlık, sana da ilk evliliğinde mutluluğu bulamamış kadın bahtı diliyorum! adieu!
  • okumasın!
    okuduğu zaman yaptıklarınıda gördük!
  • "ibnenin evladı, memleketi soydun soydun!"
  • hayatta en zor şeyin insan olmak olduğunu düşünüyorum, bilirsin.
    insanoğlu olmak değil ama,
    insan olabilmek.
    zira bunca insanoğlu insan olmayı başarabilseydi sadece birinin dölü olmaktan çıkıp,
    şimdi bunca mutsuz, kırgın, hüzünlü insan olmayacaktı kafanı çevirdiğin her yerde.
    ne vakit birini insan sansam sen gibi,
    yalnızca bir döl olduğunu anlıyorum.
    ama en çok neye kızıyor insan biliyor musun?
    hani diyelim birilerinin hiç bir halta yaramadığını keşfediyor ama bir şans daha veriyor ya örneğin,
    ya da inanmayı tercih ediyor ya misal onlara,
    işte o vakit kızıyor insan.
    o vakit çekiyor silahlarını, kendi içine, kendinden bile bağımsız tek yerine, kendine sığınıyor.
    ne diyorsun amk? dediğini duyar gibiyim...
    hiç.
    koskaca bir hiç bahsettiğim sevgili insanoğlu.
    bir pipinin sıçmığısın,
    bir organın atığı hava ile temas edince ölen bir dışkısın...
    sanırım evrimin bu kısmında sıkıntımız zaten,
    hava ile temas edince öleceğimiz bir varoluşta,
    havasız kalınca öleceğimiz bir evrimle devam etmek.
    aldığın hava zarar...
    müsait bir yerde öleyim ben.
  • "sana aşık olmaktan ödüm kopuyor"
  • bilsen, yokluğunda nasıl da yakıcı bir şekilde geçiyor zaman. sensiz geçen zamanın nasıl bir zehir olduğunu bilmezsin sen. her bir an bir yudum, her bir yudum bir ömür. her soluk alış ölüm her dokunuş bir zulüm.
  • selam ben seninleyken her şeyi yanlış yapan insan, galiba her şey mükemmel gidince bozmak zorunda kaldım. çünkü biliyorsun ben buyum. belki de şu gece saatinde yalnız otururken pişman olduğumu yeniden, yeniden fark ediyorum.
  • belkilerim ve keskelerimle basbasa kaldim. yoktun zaten artik tamamen kayboldun bir hayalet yada o hayallerdeki ruh esinin bedene burunmus hali yaptim seni en buyuk hatamda buydu sanirim. yanlis zaman yanlis insan ve bu kadar yanlisligin arasinda tek gercek olmak oldukca sıkıcı keske sadece bunlar icin senden nefret edebilseydim.
  • (bkz: okumuyordur)
hesabın var mı? giriş yap