• gece 2ye kadar sorumsuz grup arkadaşlarım yüzünden tüm ödevi tek başıma yaptım.ama kapakta onlarında ismi yazacak.vallahi şeytan diyor tek yaptın direk teslim et göt gibi kalsınlar.hocanın prof oluşu ve sert mizacı dan çekincelerim var.birde kızıp bana da düşük verebilir öbür türlü emeğimin üstüne konan yapalım şunu haykırışlarıma üstün körü cevaplar veren oruspu çocuklarının sayemde geçmesi vallahi bilemedim sözlük ne yapsam bilemedim. ayda düzenli bir gelir kazanmak için şu eğitim hayatı boyunca çektiğimiz çile kalitesizlik vallahi gece gece iyi sorgulatmıştır sistemi..
  • ailemden biri genelde televizyonda bir şeyler izlerken "bu ne" gibi bir soru sorunca "ananas", "burası neresi" gibi bir soru sorunca "çorum" cevabını veriyorum. somut bir nedeni yok. ben bu cevapları verdiğimde çok eğleniyorum, onlar benim kadar eğlenmiyor.
  • her gece yatmadan artik duzenli calisicam, tatli yemicem vs diye kararlar aliyorum ama ertesi gun asla uygulayamiyorum. boyle giderse okulu bitiremeyecegim gibi hayatima asla zayif bi insan olarak devam edemeyecegim. kaldi ki su an zayif degilim zaten ama kilo veremeyecegim asamaya da gelebilirim her an. bu iradesizligim yuzunden kendime saygim bile kalmadi.
  • selam,
    maaleseef buraları okumuyorsun artık. sanırım her şey gerçekten de bitti, unuttun. tam 1 ay 2 gün önceydi bu olay. ben hala daha karışık duygular içerisindeyim, çok hem de.

    bazen öyle bi özlüyorum ki seni, ulu orta yerde gözlerim doluyor böyle, komik. sınav haftam bu aralar, o yüzden pek düşünmeye de vaktim olmuyor, ama buna rağmen 2 3 saatte bir bi burukluk oluyor içimde.
    daha fazla çabalayamam artık, gururdan değil, daha fazla çabalarsam seni rahatsız etmeye girer o.

    bilmiyorum, ben anılarımızda mutlu olabiliyorum hala, iyi ki diyebiliyorum. umarım sen de diyorsundur.

    artık daha fazla çaba gösteremem dediğim gibi, ama bekleyeceğim biliyorsun. bu bekleme kendimi şartladığım bir şey değil bu arada, sorumluluk hissetme sakın. zaten senden önce de hiçkimse ile ciddi bir ilişki yürütemem gibi geliyordu bana, artık başıma gelen bunca şeyden sonra zorlaştı da zaten.

    ben çok yük bindirdim o minik omuzlarına senin, beraber çok zor şeyler yaşadık seninle. hepsinde yanımda olduğun için öylesine şanslıydım ki, gerçekten anlatamam.

    niye yazıyorum buralara hala bilmiyorum, çünkü yazdıkça daha da duygusallaşıyorum ve rahatlıyorum sanırım; üzüyor ama rahatlatıyor da.

    her neyse, allaha emanet ol. umarım hayatında hak ettiğin tüm güzellikleri bulursun artık güzellik...
  • insan yerleşik ve belli bir mazisi olan ilişkiler içerisinde kendisini her zaman şekillendiremiyor. kişiler kendilerine dair bir şeyleri değiştirmek istediğinde o yerleşik ilişkinin dengeleri, örüntüsü de etkileniyor. yeni bir denge ve örüntü oluşana kadar her iki tarafta da belli belirsiz bir frusturasyon kaçınılmaz hale geliyor.

    beş yılın ardından yeni bir şehirde yeni bir hayat kuruyorum ve bugün, haftaya iş arkadaşlarım olacak kişilerden bazıları ile tanıştım. gün boyunca sosyal fobim ve depresif kişilik özelliklerim yokmuş gibi aşırı dışadönük ve yaşam dolu bir insan portresi çizdim. (bkz: fake it till you make it)

    işin bu saate kadar uyutmayan tarafı, epey iyi iş çıkarmış olmamdı. oldukça inandırıcıydım, ama bir günde öyle yoruldum ki, yarın gidip kendilerine ‘ben aslında öyle birisi değilim, özür dilerim’ demeyi düşünüyorum.

    yani demem, saçma olur tabi, ama ne bileyim.
  • hayata yalnızca anlık bakıyorsun. geleceği hayal edip gerçekliğini kavrayamıyorsun. eylemsizliğin karşısında her geçen saniye acı duyup harekete geçmek yerine, farkındalıklarını önemsizleştirerek toprağa gömmeyi tercih ediyorsun.

    eski fotoğraflara, yıllar önce yazmış olduğun yazılara, o zamanki heveslerine ve geçmiş hayallerine baktığında zamanın tükenebilen sahiciliği karşısında yeise kapılıyorsun. ancak zihninin derinliklerinde artık istediklerini elde etmek için çabalaman gerektiğini bilip, farkındalığını diri tutabilmek adına kendine notlar alıyorsun.

    biliyorsun, harekete geçmezsen yıllar sonra pişmanlıkların sana dolu dolu duygular ikram edecek. işte o vakit duyguların gerçek anlamda depreşecek, kafanı duvarlara vuracaksın. elde olan tek hayatını, varoluşunu, anlamını; bu absürt serüveni keşkelerle geçirmek, senin en büyük korkun. ama sen korkunu yaşamak için adeta emin adımlarla ilerliyorsun.

    seni sevenlere, başta ailene, fedakar babana karşı kendini gösteremeden bu serüveni tamamlamak istemezsin. en önemlisi yine kendini, varoluşunu ve eşsiz tecrübeni hiç etmemek olacak.

    günün birinde, duygularına ve kaygılarına yön veren tüm tanıdıkların, sevdiklerin, hayatına kıyısından girip çıkanlar, zihninde irili ufaklı yer edinmiş insanlar, kısacası yaşamına zihnen de olsa bir şekilde ortak olmuş, hayatında bir anlama sahip olmuş yaşayan herkesle aynı anda yaşlanacaksın. bazılarını kaybedeceksin. bu kusursuz akışı şimdiden algılayıp büyüleniyorsun. zamanın acıması olmadığını kavramanla bütün düşünceler zihninde daha da belirginleşerek canlanıyor.

    kendine yazık etme, kafanı toparla. zamanını anlık moral bozukluklarına, kaygılara ve dürtülere pazarlama. hayat-zaman kombinasyonunun fevkalade derinliği ve büyüleyiciği karşısında yapman gerekenleri ertelemeyi bırakmalısın. çabalarınla yetinmeyip, sınırlarını zorlamalısın. her an coşkulu, zinde ve bilinçli olmalısın. sabır ve disiplin kilit kelimelerin olsun ki, sonuca odaklanmayıp süreçten zevk alabilesin.

    bunlar olmak zorunda. hayatının son demlerine yaklaştığında, "vay be, ne hayattı" diyebilmek için.
  • cok pis kumarciyim. kumara harcadigim parayi egitimime harcasaydim yine cok pis kumarci olurdum heralde.
  • yanındayken özlediğim birinin yokluğuyla sınanıyorum nicedir. en çok bu saatlerde yoklar beni yokluğunun yoksunluğu. ve hanidir en çok bu saatlerde ölürüm ben, doğmak için her sabaha geceleri.

    yine tepeden tırnağa silahsız olduğum bir gece, önce kulağa aşina bir sesi artık anımsayamadığım gerçeğiyle irkildim. sonra her detayını ezbere bildiğim bir yüzü günün birinde unutmaktan o kadar çok korktum ki...

    günün birinde, artık yeryüzünde bir zamanlar genç olduğumuzu hatırlayan kimsecikler kalmadığında, yüzümdeki çizgilerin her biri artık bir şiir olduğunda bile, her detayını ezbere bildiğim o yüzü hiçbir zaman unutmayacağım.
  • gecenin 04.30'unda işle ilgili yapmam gerekenler aklıma gelip de uykudan uyanıyorsam -kara kara düşünmek için- ciddi bir kaygı problemim var demek.
  • 26 yasindayim artik . nefret ediyorum. uzay boslugunda hissediyorum. iş guc evlilik baskisini elestirileri kaldiramam ben . niye 26yim nedeen. * ulan avrupada boyle degil türk etikleri yuzunden .
    en son 20ydim sumuklu 18ler abla diyordu ne ara 26 oldum.

    edit:harf
hesabın var mı? giriş yap