• bbc sherlock ile kıyaslanınca bayağı yavan kalan, ama bir crime-drama örneği olarak aslında kötü olmayan bir yapım. moriarty artık oyuna girdiğine, dizi bir sezonun artık neredeyse yarısını tamamladığına göre en azından dizinin temel unsurları ve karakterlerin işlenişi hakkında iyi bir analiz yapılabilir diye düşünüyorum.

    --- spoiler ---

    bu diziyi seyretmeye karar verdiğinizde beklentilerinizi iyi ayarlamak gerekiyor bir kere. yani sıkı bir sherlock holmes hayranı olup hatta bu konuda biraz da muhafazakar bir bakış açısına sahipseniz elementary'yi izleyerek hiç vakit kaybetmeyin. boşuna sinir sahibi olursunuz. çünkü evet bu yapım yeni bir "modern" sherlock holmes uyarlaması, sherlock holmes londra'da değil new york'ta, john watson yok joan watson var hem asker de değil eski bir cerrah, artık doktorluk yapmıyor, oldukça zeki ve bazı davalarda sherlock onun sayesinde daha kolay çözüme varıyor, sherlock ayrıca gayet de seks hayatı olan, aşık olan, nerdeyse duygusal bir adam vs vs... yani klasik sherlock çizgisi yok, öyle bir şey arayan açsın jeremy brett'in sherlock holmes'unu izlesin bu diziyle oyalanmasın.

    bunun dışında oturup bbc sherlock gibi bir şey bekleyenler de çok hayal kırıklığına uğrar. birincisi, bu dizimizin sherlock holmes'u size o beklediğiniz zeka ışıltısını, deduction yeteneğini pek gösteremiyor. oyuncudan değil senaryodan kaynaklı bir durum. oyunculara gelirsek, genel olarak iyiler. lucy liu hakkında kafamda soru işareti vardı dizi başlamadan önce, ama kadın iyi oynuyor hakkını vermek lazım. jonny lee miller bazı bazı ışıldıyor, ama bazen de dikkat dağıtacak kadar gereksiz jestlerde bulunuyor. yine de ışıldadığı, çok iyi olduğu anlar daha çok. senaryo desek, ben hiç mi hiç sevemedim. zaten crime-drama denen türü oldum olası sevmemişimdir, bu da gayet standart bir prosedürden gidiyor genelde, her bölümün ana iskeleti hemen hemen aynı, haliyle şu aşamada iyi gitse bile insanların ileride sıkılma ihtimali yüksek. işin kötüsü, sherlock ile joan arasındaki ilişki dışında karakterlerin gelişimi çok sınırlı tutulabilir, bbc sherlock'ta ise karakterin kurgulanışı bu açıdan daha zekice, çünkü karakter gelişimi denen olay orada nerdeyse mecburi. bir de sherlock'ta case'ler hem özel davalardan hem scotland yard'dan geldiğinden haliyle case'ler bir çeşitlilik kazanmaktayken elementary'de sherlock nerdeyse nypd'ye bağlı çalıştığından çalışma alanı oldukça daralıyor, bir nevi bu haftaki cinayeti kim işledi dizisine dönüşüveriyor. bunun dışında da mantıksız bulduğum bir dolu nokta oluyor, bazı bölümlerde izlerken sık sık esniyorum, konuk oyuncular inanılmaz kötü oynayabiliyor, aidan quinn monotonluğuyla beni sinir ediyor, yer yer çok tahmin edilebilir sonuçlara gidiyor, rus casusu gibi artık popomuzla güldüğümüz konuları işleyebiliyor falan filan. üzerinde çok konuşulabilir bir dizi aslında. bu kadar olumsuzluğa rağmen yine de kötü demiyorum. crime-drama seven herkes bu diziyi de izleyebilir. csi, criminal minds gibi dizileri izleyenler bunu da izlerler ve beğenirler bence. ama dediğim gibi, kimse sherlock'taki zekayı, çıkarım sanatını, ince mizahı, sherlock holmes'un ana kaynağından detayları, vurgulamaları, case'lerin moderne uyarlamalarını filan beklemesin, öyle bir şey yok.

    iyi noktalarına gelecek olursak, jeneriği gerçekten güzel, jonny lee miller ve lucy liu başlardaki uyumsuzluklarından bir nebze kurtulmuş durumdalar, iyi de oynuyorlar. polisiye işleri seviyorsanız, sıkılmadan izliyorsanız bunu da izlerken sıkılmazsınız diye düşünüyorum.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    not: 12.bölümü de kapsar. lütfen dikkat.

    - sherlock'un üstüne böyle bir şeyin yapılması son derece antipatik gelmişti. son zamanlardaki amerikan çakmalarının da artmasıyla "izlemesem mi" diye düşünürken son günlerdeki boş günlerimin arasında aradan çıkartayım dedim. hata etmemişim. iyi bir karar vermişim. tabii ki bir sherlock değil. onun kalitesi ayrı. oyunculuk açısından, çekimleri açısından, hikayelerin derinliği açısından kesinlikle ingiliz sherlock ile başa çıkamaz.

    - moriarty'nin isminin geçmesiyle olayın rengi değişti. şimdi 11 bölümün ardından 12.bölümden itibaren daha fazla şaşırabileceğimiz, daha fazla derinlikli bir dizi olabilir.

    - irene adler ile tanışma fırsatımız olmadı. becerebilirlerse flashbacklerle bizi irene adler'in yoluna döndürebilirler belki. gerçi sherlock'taki irene adler'den sonra çıta çok yükseldi.

    - kadın dr.watson güzel olmuş. diziyi izlemeden önce buna da burun kıvırmıştım. gerek hikayesiyle gerek lucy liu'suyla karakteri beğendim. bir martin freeman'lı dr. watson daha kendinden emin tarafı ve daha çok holmes'e yardımda bulunması artı yönleri.

    - 12. bölümde sherlock'un m'i öldürmeye çalışması ufaktan bir dexter havası sezdirdi. heyecan yaptım. sherlock'taki sherlock karakteri buna benzer bir intikam duygusunda hiç olmamıştı. hatta izleyeli epey olduğu için net hatırlamıyorum, fakat kimseyi öldürmeye çalışmamıştı.

    - biz sherlock'u aseksüel bildik. burada resmen bir azgın boğa çıktı.

    - son bölümdeki vinnie jones sürprizinden başka iki bölümde daha futbolla* ilgili şeyler geçiyordu. bir amerikan dizisinde bu kadar futbol görmek enteresan.

    - sonuç olarak sherlock tarzını seven herkes önyargıyı bir kenara bırakarak izleyebilirse, sevilecek bir dizi olarak görüyorum. bölümler 42-43 dakika sürüyor. sherlock'un 3.sezonu çıkana kadar çıtır çerez niyetine tüketin.

    --- spoiler ---
  • sherlock da nasıl desem popiye kurban gitmiş mi desem bilemedim ama kurtulamamış yani yanına yakıştırılan seksi bayandan. illa ki olacak o, bilinenin dışına çıkmak sherlock'u alıp 21'inci yüzyıla getirmektir, bence bu çok güzel bir fikir ve ya londra'dan alıp new york'a getirmek olabilir; ancak alıp filmdeki gibi sherlock'u kafes dövüşçüsü yapmak ya da yanına taş gibi lucy liu koymak tribüne oynamak gibi geliyor bana. seri kötü mü olmuş hayır ben hiç bir siki beğenmeyen biri miyim hayır da iki de eleştiri yapalım değil mi ama? bence dizi iyi sherlock iyi diğer oyuncular iyi, olaylar da güzel gidiyor. izliyoruz boş vakitte.
  • sherlock holmes geniş bir kesim tarafından bilinen, kitaplarla sınırlı kalmamış, sinemadan bilgisayar oyunlarına pek çok uyarlaması yapılmış bir karakter. içinde araştırma geçen neredeyse her yapımda kendisine referanslar var, house gibi kendisinden esinlenilerek oluşturulmuş karakterler var, var oğlu var. dolayısıyla az biraz popüler kültürle veya polisiyeyle ilgisi olmuş herkesin de kendisi hakkında bir fikri var, bu da uyarlama yapmayı epey zorlaştırıyor.

    elementary'nin yapımına giden olaylar aslında 2007'de başlıyor. warner bros bir sherlock holmes filmi üzerinde çalışırken steven moffat ve mark gatiss'de sık sık "günümüzde geçen bir uyarlama yapsak ya" diye geyik yapıyorlar. moffat'ın eşi, yapımcı sue vertue "başkası bu fikre atlamadan siz yapın bence" diye gazı verince 2008 yılında dizi için resmi olarak çalışmalara başlanıyor.

    bbc başta dizinin tutmayacağını düşünse de ne mutlu ki tahminleri tutmuyor ve dizi acayip başarılı oluyor. warner bros'un filminin de başarılı olması haliyle amerika'daki dizi yapımcılarının aklında bi ampul yanmasına neden oluyor, "niye biz de uyarlamıyoruz ki? bu işte para var..."

    cbs ilk olarak sherlock'u aynen alıp uyarlamayı düşünüyor. önceden nbc'nin coupling'e yaptığı veya kanal d'nin revenge'e yaptığı gibi. ancak uyarlama hakkını alamıyorlar, belki de moffat coupling'den ders aldığı için olmamıştır, kesin bir bilgi yok bu konuda. sonuçta birebir uyarlama rafa kalkmış oluyor, ancak uyarlama fikri aynen duruyor çünkü "günümüzde geçen bir sherlock holmes" fikri telif yasalarıyla korunabilen bir kavram değil.

    bu kez 2011 sonlarında cbs yeni bir dizi üzerinde çalışmaya başlıyor. sherlock yapımcıları bu noktada telif yasalarıyla korunan tüm haklarına sahip çıkacaklarını medyada dile getiriyorlar. bunlar ekranda görülen yazılar gibi diziye orijinallik ve hava katan şeyler. istediklerini de elde ediyorlar ve cbs telif haklarına uyarak bu diziyi oluşturuyor.

    farklı olma kaygısı elementary'nin her tarafında hissediliyor. sherlock'un uyuşturucu bağımlılığı vurgulanmış, kadın watson karakteri kullanılmış, polis karakter olarak lestrade yerine gregson seçilmiş vs. vs. aslında bence olaya farklı bir bakış açısı getirilmeye çalışılması güzel. aynı hikayeleri onlarca kez okumak-izlemek hikayeler muhteşem ve karakter sherlock holmes de olsa bir süre sonra sıkıyor. sherlock'da ilk bölümlerinde arthur conan doyle'un yarattığı karakterlerden ve hikayelerden uzaklaşılması nedeniyle eleştirilmişti ancak dizinin mükemmel olması bunları unutturdu.

    elementary sherlock'dan farklı olsa da ne yazık ki önceki entrylerde de belirtildiği gibi dizide bir şeyler eksik. olayların çoğu ortalama amerikan polisiye dizisi seviyesinde, dolayısıyla sherlock'un dahil olmasını gerektirecek durumlar değil; daha çok cin fikirli biri "ya dedektifli falan bir dizi çekelim. ama tutmayabilir o yüzden sherlock holmes'ün popülerliğinden yararlanalım" demiş gibi. 1 sezon 24 bölüm olarak tasarlandığı için sherlock'daki yoğunluğu beklemenin de anlamı yok, şu anda klasik "20 bölüm geyik yap 4 bölüm ana konuyu işle" formülünü kullanacak gibi duruyor.

    beklenti olmadan çerezlik niyetine izlenebilir, şimdilik ne yazık ki fazlası değil.
  • bölüm sonlarında çalan müzikler iyi lan en azından. 17 bölümdür ısrarla diziyi izlemeye devam eden biri olarak kendimi böyle avutuyorum. son iki üç bölümdür senaryo olarak açılmaya başladı, ama sherlock karakteri resmen ayaklı wikipedia, multilingual ve seksenüçlü sekste güçlü bir tip, biraz abartmışlar sanki.
  • lucy liu ve jonny lee miller'ın kişisel albenilerine iyi oyunculuklarını da ekleyerek zirveye taşıdıkları dizi.
    bir haftasonunda 17 bölümü birden izletmiştir.

    aidan quinn'in oynadığı sherlock'un deliliklerine göz yuman ve sherlock'u her daim koruyan yüzbaşı tiplemesine de hastayım. iyi canlandırıldığını düşünüyorum.

    her ne kadar divxplanet altyazıları berbat olsa da izledim bir haftasonunda hepsini.

    jonny lee miller diziyi sırtlayıp götürüyor, seneye en az bir ödül alacağını düşünmekteyim.

    tam benim sevdiğim tarzda saçma sapan klişe bir heyecan yerine içinde az biraz akıl barındıran bir senaryosu var.
  • iki üç bölümünü izledim. ben ki sherlock'un tüm serisini okumuş, çekilen uyarlama diziler filmleri yalayıp yutmuş biriyim. o nedenle diyorum ki olmamış. bir benedict cumberbatch karizması yok. watson'un kadın olması hiçbir ekstra güzellik katmamış. tam tersine zorlama olmaktan ileri gitmemiş. lestrade yerine nypd elemanı sakil durmuş. hele ki sherlock'u oynayan elemanın sıfır karizma olması ayrı bir eksiklik. kısaca, sherlock hastasıysanız sıkılırsınız. lakin izleyecek bir şey yoksa bakın derim. çerezlik...
  • ben bu diziye bir heves başladım. jonny lee miller'ı severim ama lucy liu'yu pek değil. bir de benedict cumberbatch'li sherlock'tan sonra insanın beklentileri yükseliyor tabii. haliyle ilk başta bunun karşılığını bu dizide bulamadım ve izlemeyi bıraktım. uzun zaman sonra geçenlerde (tamamen boşluktan) devam etmeye başladım. fakat izledikçe dizi güzelleşmeye başladı. belki de bu yeni sherlock holmes'a alışmaya başladım. evet belki ne bu dizi sherlock kadar başarılı ne de jonny lee miller benedict cumberbatch kadar iyi bir sherlock holmes olamayacak ama yine de izlerken eğleniyorum ben. önemli olan da bu. lucy liu bile sevimli gelmeye başladı yani o derece.

    bu arada 16.bölümdeki şu sahneye resmen çok güldüm. hatta aklıma geldikçe hala gülüyorum.
  • son 2-3 bölümdür hep the wire'dan birilerini görür olduk. hadi hayırlısı diyelim.

    --- spoiler ---
    bubbles bildiğin sokak müzisyeni olmuş ya la.

    --- spoiler ---
  • bbc'nin sherlock'uyla kıyaslamaktan vazgeçilirse diğer amerikan dizilerine göre zeka katsayısının ve kalitesinin çok daha yüksek olduğunu görülecektir. bir de bayağı eğlenceli bir dizi.
hesabın var mı? giriş yap