• her aksam eve gelen erkegin "hanim su diplomani da bi goster bakalim" demeyip masaya oturdugunda pilavin tuzuna bakacagini bilen gercekci anne sozudur.
  • ya elin oğlu da yalnız yaşamaktan pilav yapmayı artık öğrenmişse (ve bilimum yemeği??) eskide kalmış veya kalmak zorunda olan bir bakış açısıdır zira hayat gerçekten sevdiğin kişiyle beraberken güzeldir (diploma ve yemekler bonus olabilir). yemek yapmayı beraber boş vakitlerinizde bir hobi olarak öğrenmeyi deneyebilirsiniz :)
  • yine yeniden şu entry mi hatırlatıcam ama;

    (bkz: türk kızı/#29507320)
    --- spoiler ---

    mutlu olabileceğini siker, mutlu olamayacağına siktirir.
    aldatmayanı siker, aldatana siktirir.
    yalan söylemeyeni siker, yalanlarına kandığına siktirir.
    ilgili olanı siker, ilgili olmayanın 1 günlük ilgisine siktirir.
    kendisini çok düşüneni siker, az düşünene siktirir.
    az parayla mutluluğu siker, çok parayla mutsuzluğa siktirir.
    çok değer verene 1 kere, az değer verene her gece siktirir.

    sonra yalnızlığa düşer ve canı sıkılır internette herhangi bir yere "ortaklıkta adam kalmadı" der, bu can sıkıntısıyla ilk gördüğü piçe yine siktirir.

    arkadaşlarıyla dertleşirken çok çektim zırvaları anlatır, eski sevgilisi aradığında "aldattım akıllanmadı, hala peşimde" diye dalga geçer.

    bir ömür sözü vereni sikmeyi, bir gece sözü verene vermeyi çok iyi bilir.

    türk erkekleri evlenebileceğim kız bakire olsun der, türk kızı 28 yaşından sonra daha önceden hiçbir kızın sikmediği erkek istiyorum der. çünkü artık evlenmek istiyordur ve bu tecrübeleriyle ömür boyu sikebileceği tecrübesiz bir salak aramaya başlar.

    türk kızı aptaldır. cahildir ve en kariyerlisinde bile kezbanlık yatar. bu yüzdendir ki çoğu mutsuzmuş gibi gezer. yıllarca kızlar okusun iş sahibi olsun ve kendi ayakları üstünde durabilsin gazıyla kendisine sahip çıkacak ve değer verecek her erkeğin ağzına sıçar. evlenemeyip ya da evlenmeyip 28-29 yaşına gelince tüm o ağzına sıçtıkları erkeklerin 10'da 1'ini bile bulsa evleneceğim diye gezmeye başlar. zannederki iş sahibi olup para kazanmaya başlayınca o tapındığı ve yıllarca paranı kazan kazan diye gazlandığı haliyle mutlu olacak zanneder. ama işler öyle değildir. götünü kaldıran gazlara gelip, iş sahibi olana kadar senin peşinde kıvranıp gözünün içine bakanlara en ufak mevzuda sırtından vurmuşun. sonra para var kariyer var koca yok. bok olur. sen önce halinle, beyninle ve karakterinle o aradığın kocayı hakedecek durumda mısın? iş sahibi ve geliri olan bir kadın olunca erkekler peşinde koşmaz. iş sahibi ve para sahibi olan erkeklerin peşinden kadınlar koşar. şimdi sen oturduğun yerden koşacak halin yok değil mi artık? çünkü o kadar ahı aldın, o kadar sevgiyi harcadın. belli bir yaşa geldin. yıprandın ve düzgün bir erkek arıyorsun. bulamayacaksın güzelim.. sen vere vere sana kendi ayakların üzerinde dur diye verilen gazlara gelip o şansı çoktan kaybettin. evliliğe gelince o işler öyle değil malesef. hala bir de çocukça hayaller kurma "aşık olacağım adam çıksa karşıma" diye. çıksa ne olacak? hayatını paylaşacağın insana ne vereceksin? neyin kaldı sadece ona özel ayırdığın? eski tecrübelerin mi? yok kalmadı. bir özelliğin yok. tek özelliğin kendi paranı kazanıyor olman. evet sosyalsin. arkadaşların var. yazın 1 ay bodrum'a kaçıp tatil yapacak birikimin bile olabilir. hatta fazlası olabilir. ama sen asla istediğin kişiyi bulamayacaksın. şans eseri bulursan da hiçbir zaman o şımarıkça ağzına sıçtığın erkeklerin 10'da 1'i bile olmayacak. onunla aile kurmak için varolan kusurlarının hepsini yutmaya çalışacaksın. hani olur ya mesela, gece yemeğe çıkarsın ama sadece sosisli satan büfe açıktır ve ne kadar sen çorba ya da güzel bir yemek hayali kursan da, o sosisliden başka çaren yoktur. gidersin onu yersin. evet sosisli de güzeldir. yerken hoşuna da gider ama niye ve ne umut ederek dışarı çıktın sen? onu sadece eve dönüp yatağına o gece yattığında anlarsın.

    sana tavsiyem aradığın kişiyi de düşünerek ayna da kendine bak. acaba aradığın kişi senin gibi birini mi istiyor diye. çalışmak, iş sahibi ve kariyer sahibi olmak çok değerli şeyler. ama unutma ki, dünyada hiçbir koca yoktur eşinin kazancıyla hayatını sürdürsün. ve unutma ki, 28-29 yaşındaki bir kızla yalnızca 30 yaş üstü hayatı dolu dolu yaşamış ama evlenememiş bekar ya da evlenip boşanmış dul erkekler evlenir. onla da muhtemelen 2-3 sene sonra şikayet etmeye başlayıp aynı o geçmişin alışkanlığıyla ağzına sıçar yine boşanırsın. aklın varsa bir de çocuk yapmışındır. dul kalıp çocuğunla o çok sevdiğin işinde çalışmaya değer vererek yalnız bir geleceğe doğru devam edersin.

    sen sen ol fazla gaza gelme, kimsenin ahını ya da sana olan değerini kullanıp harcama. bazen o sürtük gibi davranıp yıktığın hayaller bir erkeğin de geleceğine ve gelecekteki mutluluğuna engel olabilir. yine unutma ki, bir tefecinin haksız kazançla aldığı evde mutlu olamayacağı gibi, sende başkasının geleceğini çalarak mutlu olamazsın.. hadi selametle güzelim..

    --- spoiler ---
  • eskiden annelerin kızlarına verdiği öğüttür. artık yeni öğütleri "elin oğlu yaptığın pilava değil yanına koyduğun ayranın kıvamına bakar" olacaktır. yaşasın milli ayran.

    (bkz: milli ayran)
    (bkz: elin oğlu pilavın yanındaki ayranın kıvamına bakar)
  • doğru bir önermedir. benim beyim mesela girdiği her ortamda benim ne kadar güzel pilav yaptığımı anlatır , güzel pilav yapıyor olmam ona ayrı bir saygınlık kazandırır, ama pirinç ve tereyağı almak için ondan para istediğim zaman bozuluyor biraz....
  • pilav demek pirinç demek, yağ demek, tencere demek, doğalgaz demek, bulaşığın yıkanması için kullanılan sisteme göre fazla su artı lamba elektiriği ya da az su artı makine elektriği demek, su faturasına göre otomatik olarak giydirilen atık su bedeli demek... kısaca pilav demek para demek. günümüzün ekonomik şartlarında; iki taraf da üniversite okumuş ve çalışıyor ise genellikle orta sınıfa ancak tutunabilinen bir ortamda o diploma olmazsa o kız o yemeği biraz zor yapar.

    her şeyi geçtim devir de anne babalarımızın devri değil artık, inanmayanlar liseyi bitirip üniversite okumamış arkadaşları ile günlük gevezelik dışında bir sohbete girdiklerinde -istisnalar kaideyi bozmaz- görecekler ki üniversite (az ya da çok) insana pek çok şey katıyor. dünyaya yiyip, içip, sıçıp, uyuyup, ölmeye gelmediyseniz ilim, kültür ve sanat önemli şeyler.

    son olarak allah aşkına muhabbet kuşu mu bu ülkenin kadınları? kafese koyup yemini suyunu verince tamam mı?
  • günümüzde pek kullanılmayan sözdür. zira diploma dediğin artık default bir özellik oldu. herkes bir şekilde bir üniversite bitiriyor. yemek yapmak ise kızlar arasında tekrar moda olduğu için gerekli donanım sağlanmış durumda. belki de bu yüzden elin oğlu bu iki özelliğe de bakmıyor artık. elin oğlu diyor ki; "kız dediğin istanbul gibi olmalı; fethi zor, fatihi tek" şaka lan şaka demiyor tabi böyle bir şey...

    aklı başında, güler yüzlü, iyi huylu ve tarz sahibi olsun yeter diyor.
  • kadını evde yemek yapmaktan sorumlu yegane kişi olarak gören zihniyetin sözüdür. ne kadar reddedilse de toplumun en geri kalmış kısmı da, en elit kısmı da bu görüşte ne yazık ki.
    ya bir gün kadınlar da evlenecekleri erkeğin yaptığı pilava bakacak olursa?
  • evlenecegi kadinin yaptigi pilava bakan adam danny devito'nun degisiyle (bkz: bangmaid) ariyordur.biraz daha karaktere onrm verdigimiz vakit evliliklerin beli az da olsa duzelir.
  • yanlış olduğunu umduğum önerme*
hesabın var mı? giriş yap