aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 1984 yılında oyun endüstrisinde bir devrim yaratan, ismini fazlasıyla hakeden, oyunların kralı.

    yıl 1984 diyorum. etrafta en fazla pacman ve space invaders var hacı. 20-21 yaşlarında, ian bell ve david braben adlı 2 cambridge öğrencisi; "olm bunlar ne salak oyunlar lan. biz daha iyisini yaparız, paranın da abura koyarız" diyerek kolları sıvıyor ve oyunda (wireframe de olsa) gerçek 3 boyutlu grafiklere geçiyor. hem de bu işi yapan kodla birlikte, 256 gezegenlik 8 galaksi verisini sadece ve sadece 32 kilobyte içine sığdırarak yapıyorlar.
    yok güzelim, anlamadın sen. 32 ciga bayt *ya da megabyte demiyorum. 32 kilobyte diyorum. 32bin byte, ya da 32 bin karakter/ harf olarak düşün. şimdi biraz matematik çalışalım:
    8 galaksi * 256 gezegen = 2048 yapar. yani her gezegen için 1 harf ya da rakam yazsan 2048 byte yandı, gitti, kül oldu. ama bu kadar yetiyor mu, tabii ki hayır. her gezegenin ya da sistemin bir adı var (5-8 harf desen), galaksi içindeki yeri, yani x ve y koordinatları var, teknolojik seviyesi var, tarım mı endüstri mi olduğu, yönetim şekli, gezegen hakkında kısa bilgi, satılan ürünlerin miktarları ve fiyatları vs.vs. yani gezegen başına 16 karakter/byte kullansan bile hooop hafıza doluyor; 16*2048=32768 byte.
    henüz farklı tipteki gemileri, silahları, özelliklerini, fiyatlarını da hesaba katmadık.

    peki hafızlar ne yapıyorlar. matematiğe, fibonnaci serilerine başvuruyorlar. bu nasıl bişi? 2 tane başlangıç rakamı seçiyorsun, bunlara seed yani tohum diyor babalar. mesela (bir byte içinde kalmak için 256'dan küçük değerler seçelim, çünküm 2^8=256); 56 ve 105. sonra son iki sayıyı toplayarak bir sonraki sayıyı elde etme yöntemiyle, istediğin kadar iterasyon yapıp, sonsuz uzunlukta bir veri dizisi elde ediyorsun. şöyle ki;
    56 105 161 10 171 181 96 21 117 138 255 137 136 17 153 170 67 237.....

    buradan ilk 8 byte gezegenin adı olsun, sonraki ikisi x ve y koordinatları olsun, sonraki kıl olsun, öteki yün olsun diye bir veri matrisine göre verileri çekiyorsun. yani babalar, birkaç byte ve bir miktar kod ile bu, her biri 256 gezegenlik 8 galaksi işinin tümünü çözüyorlar.

    bunların hepsinden geriye yer bile kalıyor da, elemanlar "ulan, şu radarı da 3 boyutlu yapalım ozman, şanımız yürüsün" diyorlar ve yine zamanının çok ötesinde, sonrasında bir çok oyunda ilham alınacak 3d radar sistemini ekliyorlar.

    işte 8 bitlerin güzelliği buydu. adamlar eldeki çük kadar imkanla afedersin galaksiyle sevişiyorlardı.
    mesela commodore 64 normalde ekranda 8 sprite gösterebiliyorken, coder'lar yazılım hileleriyle bunu 32'ye falan taşıyorlardı. ekran renkleri ile yaptıkları da cabası. o zamanın özellikle c64 demolarını vs. lerini de unutmamak lazım. adamlar makinelere parende attırıyorlardı anasını satayım.

    elite'a dönersek, sonradan bu 2 eleman nedense papaz oluyorlar. david baba olayı biraz kapitalizm'e döküyor ve "akıyorken dolduralım" diyor (gerçi son dönemde raspberry pi'ye katkıları ile bayağı gözüme girdi eleman). yakında da elite dangerous ile ortalığı sallamayı düşünüyor. ancak alpha sürümünün fiyatı bile 200 gbp. sanırım yanlış gördüm.
    ian ise amerikan kapitalizmine karşı duruşu ile kız arkadaşı ve evcil hayvanlarıyla taşradaki hayatına devam ediyor.

    hikayenin belgesel hali aşağıda:
    http://youtu.be/gpwof5uvgba

    bunlar da diğer kaynaklar:
    http://en.wikipedia.org/wiki/elite_(video_game)

    verilerin hesap yöntemi:
    http://wiki.alioth.net/…php/random_number_generator

    yani bu hikaye de bize diyor ki; "elinde ne olduğu değil, onu nasıl değerlendirdiğin önemlidir".

    bi de bu ingilizler sakat adamlar hacı. (bkz: sir clive sinclair) ya da (bkz: sinclair zx spectrum)
    ha son olarak da (bkz: queen) elbette...

    not: bu entry'i yazmadan öleydim gözüm açık giderdi. artık ölebilirim...
  • (elite dangerous hatrına 15 yıl sonra gelen ithaf edit'i)

    80'li yıllarda david braben ve ian bell tarafından 8-bit ev bilgisayarları için geliştirilmiş uzay gemisi simülasyonu ve ticaret oyunu. bu oyunun varlığını commodore dergisinde çağrı günal'dan gelen bir okur mektubundan öğrenmiş ve oyundaki ayrıntı seviyesine sadece okuduğum o mektuptan hasta olmuştum (bkz: commodore/#3578063).

    oyuna erişebilmem ise çok sonra olmuştu. biem'de vitrinde bunun orijinal siyah kutusu dururdu zx spectrum versiyonu için. onun içinde bir kitapçıkta oyuna özel yazılmış kısa bir öykü kitapçığı vardı. (bkz: elite the dark wheel). o kitabı öykü şeklinde kurgulanmış bir oyun kılavuzu zannetmiş ve o yüzden fotokopisini çektirip eve gelmiştim. hikayeyi baştan sona okuduğumda oyunla ilgili hiçbir bilgi vermediğini anlamıştım.

    oyundaki o kadar gezegen ismini ve veriyi nasıl sığdırdıklarını merak etmiş, oyunun binary'sini hafızaya yükleyip bakmış ve sadece "abnsanjjkamxmajfjnrevkekek" tarzı bir yazıdan üretildiklerini görmüştüm. bu bana sınırsız oyun yaratmakla ilgili fikir vermiş "speedball" adında (evet o isimdeki başka oyundan arak) bir fantastik kurallara sahip spor oyunu yazmıştım. tracksuit manager gibi sadece yazıdan ibaretit. oyundaki takım isimleri aynen elite'teki gibi üretiliyordu. pek çok projem gibi yarım kaldı.

    elite über dandik grafikleri sayesinde hayalgücüne çok yer bırakıyordu. gezegene inmeyi denemiş ve patlayarak yok olmuştum. bol bol ticaret yapmıştım. polisle başımı belaya sokmuştum. galaksinin en ücra köşelerine gitmiş, başka galaksilere bile geçiş yapabilmiştim. manidar şekilde dangerous olana kadar ilerlemiştim ama esas ana görevi hiçbir zaman bulamamış, haliyle elite seviyesine yükselememiştim. oyun çok güçlenince rutine bindiğinden de sıkılmıştım.

    sonra pc'de elite'in devamı olan frontier çıkınca bayılmıştım. müthiş grafikler, gezegene inebilme. hatta seyahat eden diğer uzay gemileriyle sohbet edebilme. ama aşırı zordu. bu oynanabilriliği çok etkiliyordu. yine de uzayda taşımacılık yapıp birileriyle sohbet etme fikri hoşuma gitmişti. bir de gerçek insanlarla olsa ne kadar gerçekçi olacaktı kimbilir.

    şimdi resmen onunla birlikte büyüdüğüm elite serisi, elite dangerous ile bu çocukluk ve ergenlik dönemlerimin hayallerini toptan birleştiriyor gibi. hep olumlu feedback duyuyorum umarım elite mirasına yakışır bir devam olacak. şimdi hep korsan ve kaçak oynadığım diğer oyunların hatrına beta'sını satın aldım. başarısız olsa da gocunmam.

    edit: elite dangerous maceralarım için (bkz: elite dangerous/@ssg)
  • birisi zamanında emacs'te çalışan bir çeşidini yazmış:

    https://www.salkosuo.net/…0/22/elite-for-emacs.html
  • commodore 64 adındaki makinenin bence en sürükleyici oyunu buydu. görsel açıdan hiçbir olayı olmamasına rağmen çok uzun zamanlarımızı geçirmiştik bununla. evet görsellik süper zayıftı ama siyah ekrandaki beyaz dandik noktalardan oluşan uzay bile tuhaf bir şekilde hayal gücümü etkilerdi. o hali ile bile severdik açıkçası.
    haritası oldukça büyüktü. (galakside geziyon tabi). gezegenlerin ekonomik, politik çeşitlilikleri, geminize alacağınız ekipmanın fazlalığı filan kaptırıp gidilirdi. ama ilk başlarda çok süründüğümü hatırlıyorum. harbiden berbat bir lazer silahınız, ufak kargo ambarınız ve de en kötüsü eldeki paranızın kıtlığı ile ezik ezik yolumu bulmaya çalıştım. sonradan poor agricultural gezegenler ile rich industrial olanlar arasındaki ticari kritiği anlayınca başladım keseyi doldurmaya. begabi - anlama gezegenleri arası çalıştım ilk. tarımcılardan yiyecek alıp zengin endüstri gezegenlere, onlardan da bilgisayar ve makine alıp tarım gezegenlerine satmaya girişince etiniz budunuz yağlanmaya başlıyor. gerçi en karlısı daima bilgisayar/makine işiydi ama gelmişken boş dönmeyelim, kargo ambarı dolsun diyerek yiyecek veya tekstil alırdım tarımcılardan.
    para yönünden rahata erince başladık silahlanmaya. (ah lan bu insanoğlu) oyundaki en hayvani silah "military laser" denen şeydi. 6000 kredi fiyatı vardı diye hatırlıyorum. ilkini alınca doğru "anarchy" kategorisindeki gezegenlerden birine yollanıp, katliam yapmıştım. bu tip gezegenlerin etrafı saldırgan gemilerle dolu olurdu çünkü. üçlü dörtlü gruplar halinde gelirler ama military lazere dayanmazdı herifler. parçaladığınız gemilerin kargoları uzaya saçılır, cargo scoop denen aletle dökülen kargoları toplardınız. artık içlerinden ne çıkarsa bahtınıza.
    paranın damına koyunca geminin 4 yönüne de military lazerleri döşeyip bu defa narkotik ve silah kaçaklığı işlerine girmiştim. çünkü süper para asıl bunlarda. ama derhal kanun kaçağı konumuna düşüyorduk. öyle adli siciliniz de vardı yani. polis gemileri ile iyice dertlenince de (düşür düşür bitmiyodu adiler) sicilin temiz olduğu başka bir sektöre zıplardım. ayrıca görevler de vardı. istasyonlara girdiğinizde "incoming message" yazısı çıkarsa eğer, size bir görev var. galiba bir senaryoya bağlı şekilde giderdi bu görevler pek hatırlamıyorum da, tabii oyuna boyut getirmesi açısından gayet güzeldi.
    bugün wow tüm ışıltısına rağmen ultima online karşısında nasılsa bence bu oyun da kendi alanında böyle. üzerine tanımam. birileri el atsa da yeniden yazılsa grafik iyileştirmeler filan diyecem de içine edilme riski de var.
    edit dangerous: 10 yılın ardından da entry editlemek varmış. epic'in bedavasından alıp oddy eklentisi ile halen devam ettiğim çok özel yeri olan oyunum. geçen zamanın ardından full engineered anaconda ve corvette dahil 8 gemilik filo (arada alıp sattıklarım hariç), on foot aksiyonlar için grade 5 maverick ve dominator. bunların yine gr5 silahları tam takım olarak solo takıldığım oyun. "içine edilme riski" büyük ölçüde gerçekleşmedi. buna sevindim elbet. tabii ki en yakındaki fdevcinin kafasına çekiç indirme hissi oluşturan buglar yine de olsa da devam.
    nelere bulaşamadım? guardian işine henüz girmedim. üşeniyorum. ama belli olmaz kısmet. 1 defa rastlantı sonucu thargoid ile karşılaştım, bir kaç el sıktım ama elbette hiçbir silahım uygun olmadığından gemiyi zar zor kurtartıp kaçtım. onlar için de apayrı grind işleri yapmak lazım, halen ona da girmedim. powerplay keza. sene olmuş 3000+, uzayı büküp ışıkhızlarını geçmişsin (einstein kızgın) ama hala bu sikik insanoğlu başından otoriteyi siktiredememiş. yok imparator yok federasyon. o yüzden bir takım hırtlar için iş yapasım yok.
    gittiği yere kadar gitsin bakalım. ama uzay güzel. o boşluğa bakıp bakıp düşüncelere dalması güzel.
  • 1984 yilinda "bbc micro" ve "acorn electron" diye isminde bile hayir olmayan hatta ilk defa duydugum iki bilgisayar icin cikmis (hagaten var mi la bunlar? yoksa kuresel bir sakanin icinde miyim?) uzayda ticaret oyunu gibi sig bir sekilde tanimlamakta behis gormedigim efsane. ben commodore 64 icin cikmis sanirdim, simdi baktim da isin asli yukaridaki gibiymis. neyse zaten o iki kopil bilgisayar da yok olup gitmis sonradan. oyle cok fazla da anlatacak degilim, gelmis gecmis en iyi oyunlardan birinden bahsediyoruz sonucta. ben bilinen bir iki detayini vereyim; komodorun meshur 1541'inde, yani 5.25lik harita metod defteri boyutundaki disket doneminde butun diger oyunlar muthis bir hizla (2 saat, o zaman muthis hiz sayilir) acilirken ve biz "vaaay be neydi o kaset zulmu?" derken, bu oyun 1541'i bile kanirtarak acilirdi, hizli diye hava attigimiz komodor'da disket soleni bu oyunla tekrar zulme donerdi. ama acildiginda herseye degerdi. ayrica bu oyunu herhangi bir yardimci kaynak (yabanci/yerli dergi (hayir porno degil oyun) ) veya bilen birisinin destegi olmadan oynamaya calisan bazi bahtsiz bedeviler beyinlerinde olusan kalici hasar yuzunden rahmetli oldular, onlari hasretle aniyoruz (yok lan oyle birsey, salliyorum ne kadar karisik oldugunu anlatmak icin). ingilizce'yi hic bilmeyen veya syntax error'den otesine gecmemis olanlar dergi yardimiyla oynar, dergide aciklanmayan birsey oldugunda havasi alinmis lastik samyeri gibi kalirdi. o zaman icin galaksiler bize ucsuz bucaksiz, benzersiz gozukse de, bugun tarafsiz gozle tekrar bakinca (actim oynadim ne var?) aslinda birbirine cok benzeyen mario versiyonlari gibi tekrar ettigini cikarmak mumkun. tabii 80li yillar icin konusuyoruz sonucta, bir devrimden bahsediyoruz, komodor'da vektor grafik ne demek oglum?

    bugun birine elite dediginizde manken yarismasi degilde bu oyunu anlayan biri varsa bilin ki cok kafa adamdir, yok manken yarismasi demisse umudunuzu kaybetmeyin "hani komodor hacim... uzay.... ticaret" diye bastirin. cunku bilgisayar oyuncusu adamin kadinla alakasi genelde ekran karsisinda olur zaten, o yuzden bir anlik gafletle oncelik sirasini karistirmis olabilir. "komodorda tek bir oyun soylemek zorundasin yoksa irzina gecicez, cabuk soyle hangisi?" deseler durmam dusunmem elite derim.

    bir de bu oyunun girisinde cok meshur ve bilinen bir klasik muzik calar, findik kabugu muydu, kugu golu muydu neydi.
  • gecenlerde oynarken (c64 versiyonunu) aklima geldi, bu oyunu yapan ikiliden asil deha olan ian bell sitesinde kaynak kodlarini yayinlamisti, bir bakayim dedim. sitesinde su adresten bbc (kanal olan degil, oyle bir bilgisayar varmis ingiltere'de zamaninda) versiyonunun kodlari gorulebiliyor;

    http://www.iancgbell.clara.net/elite/

    tabii ben siteye girince kodu modu unuttum cunku bu manyagin sitesinde matematik'le alakali programlar var, matematik dedigim oyle dort islem falan degil, quantum matematiginden, gorelelik teorisine kadar ileri matematik denen karanlik sanatlara dair bayagi sey var onlara bakayim dedim na surdan;

    http://www.iancgbell.clara.net/maths/index.htm

    iki dakikada kafamdan kesif bir duman kokusu yukselmeye basladi, yangin tupunu kafama vura vura mudahale ettim de son anda sondurebildim alev alan kafami, olm bunlar ne lan;

    http://www.iancgbell.clara.net/…ths/spctime1.htm#a4

    http://www.iancgbell.clara.net/…hs/geoalgap.htm#a41

    http://www.iancgbell.clara.net/…aths/qntmch2.htm#a8

    kara buyu mudur, nene elyazisi midir, ibranice midir rune mudur hicbisey anlamadim anasini satayim. zaten ian bell denen bu matematikci herifin birkac konusmasini izleyince herifin kayis kopardigini rahatlikla gorebiliyorsunuz. baska bir boyuttan dunyamiza sesleniyor gibi dalip gitmis evlerden irak bir tipe donmus.

    olm ben zaten matematikci olup da kafayi yememis bir tane bile insan evladi gormedim lan. hepsi ayri bir ariza, hepsi ayri bir conta yakmis. allahtan ben ilkokulda kesirler konusu baslayinca matematikle aramdaki iliskiye son verip denyoluga yoneldim de akil sagligimi koruyabildim.

    ha bu arada oyun hala cok guzel, hala sardi mi sariyor. yarim saat oynayayim diye acip butun gece oynadim yine anasini satayim. dedim ya denyoluga yoneldim diye, benden adam olmayacagi ta o zaman ilkokulda belli olmustu zaten.
  • açıklamalı kaynak kodları: https://www.bbcelite.com/
  • "332k'lik bir oyunla dolar milyoneri nasil olunur lan" sorusuna verilebilecek tek cevap. bin cdli oyunlar utansin.
  • multiplayer over internet versiyonu sayilabilecek sekli icin (bkz: jumpgate)
hesabın var mı? giriş yap