• babam uyurken ölmüştü. ölüp de geri dönen yok tabii ki ne kadar güzel bilemeyiz ama dışardan bakıp şimdi düşününce keşke babam gibi ölsem diyorum.
    mekanın cennet olsun babacım...
  • içerisi ve suyu banyo kazanıyla ısınan bir banyoda, ateşte ısınmış güzel suyla, bol köpüklü bir banyo yapıp, banyodan çıktıktan sonra sobayla ısınmış odaya geçip, orada ballı süt içip, yatağa yatıp, yün yorganı üzerine çekmek. başının arkasına kafa üşümesin diye havlu örtmek. annenin gelip öpmesi ve iyi geceler dilemesi… ışığı kapatması… yanan sobanın deliğinden, ateşin tavana yansıması… bu esnada dışarıda kar yağması ve camdan kar yağdıktan sonraki “kar aydınlığının” görülmesi… tatlı bir yorgunluk ve mutlulukla uyumak ve bir daha hiç uyanmamak.
  • annenin rahmine girip orada küçülerek kaybolmak. ah bir mümkün olsa.
  • suda ölmek.
    kendimi bildim bileli, suyla aramda bir bağ olduğunu hissederim. belki de ismimde "su" geçmesinden dolayı bir bilinçaltı dayatmasıdır.
    suda yaşayan bir canlı olmak isterdim. bir yolunu bulup hayatımı su altı dünyasında geçirmek isterdim. suda doğan bebeklerden olmak isterdim. bu saydıklarım olmayacağına göre, en azından suda ölmek isterim.
    suda ölmenin en bilindik yolu, tabi ki boğularak ölmek. ama onun dışında karada başınıza gelebilecek kalp krizi, efendim silahla vurularak ölmekten tutun da, "eceliyle ölmek" dediğimiz ani kalp durmalarına kadar olan seçenekler zaten mevcut. fakat boğulmak acılı bir ölüm şekli olduğu için, hayalimdeki ölüm şekli *, dünyadan alabileceğim herhangi bir haz, herhangi bir tat kalmadığı, yapılacak herhangi bir şey bulamadığım bir anda, denizde yüzerken ani kalp durmasıyla ölmek. bu kadar, basit.
  • karbonmonoksit zehirlenmesi. insan bir süre sonra zehrlendiginin farkina varmadan güzel hayaller ve rüyalar görerek ölür. güleryüzlü bir cesediniz olur
  • “kimsenin ölümü, çinli şair li po’nunki kadar güzel olamaz. li po sandaldaydı, yeterince içmişti. hava açıktı. günaçığı değil de, ayaçığı bir gece.
    li po, ayın sudaki görüntüsünü bütünüyle kucaklamak istedi. bunun için suya sarktı.
    kollarını gepgeniş açarak daha da sarktı.”**
  • evinizde, acı çekmeden ölmektir.

    80 yaşından sonra, olabildiğince sağlıklı olup standart hayatınızı yaşıyorken, kahvaltıdan sonra kahvenizi içmek için koltuğunuza oturduğunuzda, içinize "öleceğim artık" hissi doğduğunda, huzur içinde son nefesinizi verebilmektir.

    acı çekerek ve yalnız ölmek, rutininiz bozulmuşken ve ölümü beklerken ölmek, korkunuzu da arttırır. hepimiz de öleceğiz. kaçışımız yok. soyut bir şekilde ve başkalarının ölümünü düşünürken çok rahatız. üzerine zilyon tane felsefe üretiriz.

    ölüm, ölüm... kırmızı elmanın içindeki kurt gibisin...
    veya
    hayatımızı anlamlı kılan sonunda ölecek olmamızdır.

    oysa kendi ölümümüzü düşündüğümüzde, korkarız. ortada ciddi bir tehdit yokken bile korkarız.

    en güzel ölüm, acısız ölümdür.
  • arkanızdan ceset denilmeyecek bir ölüm şeklidir.
  • uykuyu fazla kaçırmak..
  • kimseye borcu, kotulugu olmadan, herkesin helalini almis bir sekilde sessizce olmek.. ici rahat olmek, olumun getireceklerinden korkmadan olmek..
hesabın var mı? giriş yap