• faşizmi, elitizmi, totalitarizmi, eşitsizliği*vs. kavrayamama hali ile eşdeğerdir. entellektueller-siradanlar catismasini kavrayamayanlara örnek vermek gerekirse (bkz: can yücel) (bkz: diogenes)

    edit: örnek verdiğim diğer iki isim, owen ve rousseau (savımı hakkıyla temsil edemediklerini düşündüğüm için) listeden çıkarılmıştır.

    (ikinci bir edit: böyle saçma sapan bir başlık açmış olmamın sebebi, bu ifadenin başka bir yerde, bir savı gerekçelendirmek için kullanılıyor oluşuydu,, belirtmek istedim..)
  • entellektuel, adi uzerinde, intellectus'tan, kavrayabilme, gorebilmeden gelir. turkcesiyle munevver, yani aydinlanmi$ insandir. digerlerinin -ki bu digerlerinin de entellektuelin de, ille de okumu$ olmalari gerekmez- goremediklerini gorur. robert owen olsun, charles fourier olsun, william godwin olsun, kendileri kadar veya cok daha fazla egitim gormu$ ama gorebilme, kavrayabilme, farkli acilari degerlendireblime acilarindan siradan kalmi$ cogunluga kar$i ayakta durabilmi$ onemli fikir adamlaridir.
    owen'a kendi komununu kurunca siradanlar salak gozuyle bakmi$tir. kendi kendini egitmi$ sayilabilecek proudhon anar$ist fikirleriyle okumu$ siradanlar deli mertebesine layik gorulmu$tur. bu onu yargiladigini sananlari aydin ki$i, proudhon'u siradan yapmaz. siradanlik, nazi subayi sana anla$ma teklif edince kabul etmektir, entellektuel olmak sonucunu bile bile "kaderin sapan ve oklarina kar$i durmayi" gerektirir. edebiyattan bir ornek vermek gerekirse hamlet, entellektueldir, ancak kendisiyle ayni universitede, ayni sinifta, ayni ki$ilerden ders alan ve en az kendisi kadar "soylu" olan rosencrantz ve guildenstern siradandir. sorun, elitizm sorunu olmamalidir; ileriyi gorebilen, farkli bir$eyler yapabilen ya da varolana meydan okuyabilecek gucu ve bilgiyi kendilerinde bulabilenler ile ellerinde e$it olanaklar olsa da cesareti, dayanci, ozguveni, bir$eyleri degi$tirebilme yetisi eksik olanlar arasindaki farktir.
  • toplama çıkarma bilmeyen biriyle ,bir matematik profesörünün integral hakkında tartışması gibi gereksiz bir aktiviteyi anlayamama *
  • entellektüel, kökenbilimsel anlamı itibariyle, 'aydınlanmış' değil; intellectine (anlama yetisi) indirgenmiş olandır. anlama yetisi ise adım adım ilerleyen akıl yürütme yetisine (lat. ratio) karşıt olarak, akılsal şeyleri sezgisel olarak kavrama yetisidir. bir insanı anlama yetisine indirgeyemeyeceğimize ve bir profesör ile anadolulu bir köylüden hangisinin sezgisel olarak kavrama yetisinin daha gelişmiş olduğunu (unutmayalım ki söylence; o muhteşem tasavvur, halkların imgeleminin mahsulüdür) mevcut bilimsel aygıtlarla, ne yazık ki, sınayamadığımıza göre, entellektüel kelimesinin toplumsal bağlamda tanımlı bir sözcük ve kavram olması gerekir ki bu da son derece açıktır: entellektüel kelimesi meslekleri itibariyle düşünmek ve düşüncelerini öğretmek olan kimseleri belirtmektedir. (bkz: le goff, j., "ortaçağda entellektüeller" s.16) bu yüzden ne fourier (kendisi 17 yaşında iken artık küçük bir memurdu) ne owen (bu daha vahim; bütün eğitimini yalnız 10 yaşına değin alabilmiştir, daha sonra tuhafiyecilik ve bakkallık yapılan bir dükkanda çırak olarak çalışmaga başlamıştır) kavramın tanımlı olduğu haliyle birer entellektüeldir. şimdi bir koşutluk kurarak, sorunun neden elitizm sorunu olduğunu izah etmeğe çalışalım.
    hitler almanyasında yahudiler şu yöntemle toplanıyorlar ve temerküz kamplarına gönderiliyorlardı: yahudiler bulundukları yerin cemaat liderlerine bağlıdır. bir nazi askeri görevlendirilince gelir bu yahudi liderle bir anlaşma yapar. diyelim on bin yahudi karşılığında ileri gelen (doktorlar, bilim adamları vs.) yirmi yahudi kurtarılacaktır. kurtarılan bu yahudiler, diğerlerinden ayrı bir toplama kampına götürülür ve fakat bu toplama kamplarında bulunacak kafa sayısı sabittir; daha kıymetli bir yahudi geldiği zaman (mesela elimizde doçent varken, bir profesör getirildi) daha değerli yahudi alıkonulur, diğeri 'sıradan' insanların yanlarına gönderilir. (bkz: nurenberg duruşma kayıtları) entellektüeller ile sıradanlar arasında bir fark olduğunu iddia etmek en halisinden faşizan bir tavır takınmak anlamına gelir. toplama çıkarma bilmeyen ile matematik profesörünün integral tartışması meselesinin ise nazarımızda aynı matematik profesörünün domatesin hasat mevsimi üzerine bir köylü ile tartışmasından zerrece farkı yoktur. mamafih, asıl mesele toplumsal bağlamda bir bireyin, bir diğerine ağır bastığı; birinin diğerine yeğ tutulması gerektiğine ilişkin faşist, elitist, totaliter vb. eşitsizlikçi savlara itibar edilmesindedir.
  • özellikle rousseau'nun yalnız gezenin düşleri kitabında vurguladığı ve sonradan tuncay birkan'nın birikim'deki bir makalesinde ifade ettiği "entellektüel, toplum ile yalnızlık arasında sıkışmış bir kişidir" önermesinin anlaşılmasını kolaylaştırdığını düşündüğüm çatışmadır.
hesabın var mı? giriş yap