354 entry daha
  • "bu hayatta kimseye hiçbir şeyi tam olarak anlatamayacağını anlamıştı. biri için ölüm kalım meselesi olan, diğerinin gözünde toz kadardı."

    "o günden sonra derda, hücre hücre öldü ve gün gün yaşlandı. çünkü derdi korku değil, korkuyu beklemekti. ve korkuyu beklemek, korkudan beterdi. bir zamanlar, birinin yazdığı gibi..."

    “kim seçiyor acaba, dedi içinden. hangi hayalin gerçek olacağını? o hayali kuran mı, yoksa o hayali kurduran mı?”

    "hayır, yalan söylemeyeceğim! ben hayatıma devam edemem ve hiçbir şeyi unutamam!
    çünkü oğuz atay'ı da okudum. seni de tanıdım...
    diyebilirsin ki bir insanı fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? haklısın belki de çok az... o zaman şöyle demeliyim... seni az tanıyorum... az...
    sen de fark ettin mi? az dediğin küçük bir kelime. sadece a ve z. sadece 2 harf. ama aralarında koca bir alfabe var. o alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. biri başlangıç, diğeri son. ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. yan yana gelip de birlikte okunmak için. aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. senin ve benim gibi...
    bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. belki de az, hayat ve ölüm kadardır! belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum demektir. bilmesem de öğrenmek için her şeyi yaparım demektir. belki de az her şey demektir. ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir..."

    " "bekleyin!" demişti. "burada bekleyin onlar size gelecek."
    "kimler?" diye sormuştu filipinli.
    "hayatının anlamını bulmuş olanlar. hayatlarını adayacakları şeyi bulmuş olanlar gelecek. siz de kalplerini söküp, yerine, o şeyleri koyacaksınız. sonra da kalpleri fırlatıp atacaksınız!"
    "ama..." demişti kızılderili. "kalpleri olmadan nasıl hayatta kalırlar?"
    "göreceksiniz!" demişti bina da.
    "peki ya kimse gelmezse?" diye sormuştu filipinli.
    "kim kalbinden vazgeçecek kadar kendini bir şeye adayabilir ki?"
    "onu da göreceksiniz !" demişti bina.
    "ya hayatlarının anlamını bulamayanlar?" diye söze girmişti kızılderili. "onlar ne olacak?"
    "onlar da, göğüslerinde bir et parçasıyla canlı canlı çürüyecekler. ve buna da yaşamak demeye devam edecekler!" "

    (bkz: hakan günday)
    ...
    ..
    .
54 entry daha
hesabın var mı? giriş yap