8 entry daha
  • inanılmayan tanrılar mı ölür, direnilmeyen tanrılar mı ölür?

    ölü olun ey insanlar,
    bunu ister, tanrınız...

    zamanında, çağdaş olmayan geçmişte dünyanın ve hayatın bize bağlı olmaması çok güzel bir güvenceymiş. özerk varlıkları. yalnız evren genişlediği halde dünyanın ve hayatın sonu bize bağlı hale geldi. küresel ısınmadan bile önce o güvenilir sabitlik, kendikendinelik, nükleer bombayla, dünyanın bir anda yok edilebilirliğiyle kırıldı. cin şişeden çıktı, jung buna sırlarını bilmediğimiz bir cin olan fiziksel madde diyor. hayat bize tabi değil, ama artık göbekten bağlı. asıl bu tehlikeli zamanlarda, en zararlı ve cahilinden tanrılar olduğumuzu sezdik. daha dile getirmiyoruz, var gücümüzle unutmaya ve bilmemeye çalışıyoruz.

    aslında saldırgan insan kardeşler bizden onları sevmememizin hesabını soruyorlar. 'bensiz nereye gidiyorsun?' diye sorguluyorlar. sevmemek hesap sorulabilir bir şey değil, ama sevilmemenin saldırganlaştırması anlaşılır. bu tüm diğer genel ilişkiler için de geçerli. paranoyak, şizofren, takıntılı, histerik, mantık evliliği, paraya veya güce tapan kardeşler, neyse, muhataplar hep çaresiz de olsa alacaklılar. bak dilenciler de sırada olmalı. rte de sırada. sanal karakterler, cinler, şeytanlar, tanrılar, kurumlar hepsinin haklı-haksız bir diyecekleri, söyleyip isteyecekleri (alamayacakları) var. (bkz: ilişkiler/@ibisile)

    'ben kim bilir maymunluk devrimden beri kaçıncıdır dünyaya geliyorum fantezisi hintlileri bunaltmış. budha son noktayı koymuş, tanrıları bile durduran sebatlı meditasyonla, 'ben bu yaşamı son yaşamım kılabilirim,'e ulaşmış.

    "insanın dilediği gibi bir tanrı, tanrılar içinde en katlanılmazı olurdu." elias canetti - die stimmen von marrakesch

    [eğer alınyazısı birini kötülük için yaratmışsa, onu kimse bundan vazgeçiremez; iyilerin yaratıcı iradeyi iyilik için kullandıkları gibi kötüler de bunu kötülük için kullanırlar. bu nedenle özünde iyi olan birinin kötülük yapması o kadar büyük tehlike yaratmaz. çünkü davranışının bilincine vardığında, eyleminden pişmanlık duyar. bir iç çatışmaya hedef olabilir ya da korku duyabilir, bu olasıdır ama, her şey biraz katlantı sonucu düzene girecektir. doğulu düşünce şöyle der: "tanrıların isteğine göre, ya kral ya dilenci ya da suçlu rolü oynayacaksın."] carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş

    "delilerin sesleriyle sanrılarının ve nevrotiklerin korkularıyla saplantılarının aklın kontrolünün ötesinde olduğunu ve benin istemli bir biçimde rüyalar üretemeyeceğini, yalnızca görmek zorunda olduğu rüyaları göreceğini bir kez kabul eder etmez önce tanrıların, sonra teolojinin geldiğini de anlayabiliriz." carl gustav jung - aspects of the masculine

    "sadece tanrılar gökkuşağı köprüsünü güvenle geçebilir; ölümlüler düşer ve ölürler, çünkü gökkuşağı bedenleri olan insanların kullanabileceği bir yol değil, sadece gökyüzünün üstünden geçen bir şekildir. insanlar onun altından geçmelidir." carl gustav jung - rüyalar

    "böyle bir küfür, sola doğru hareketin bir diabolica fraus olduğu, maymunun da şeytan olduğu varsayımına yol açabilir - çünkü şeytan aslında "tanrının maymunu" olarak görülür. bu sebeple sola doğru hareket "kara hazretleri"ni tanrının yerine koymaya hazırlamak amacıyla ilahi gerçeği saptırmak olacaktır. ama bilinçdışının bu tarz dine küfretme gibi niyetleri yoktur; o sadece modern insanda olmayan son dionysus'u din dünyasına geri getirmeye çalışmaktadır. (nietzsche'nin hatırı kalmasın.) (...) ortaçağ karnavalları ve kilisedeki jeux de paume nispeten erken kaldırılmıştır. sonuç olarak karnaval laikleşmiş ve bununla birlikte ilahi sarhoşluk kutsal mekanlardan uzaklaştırılmıştır. geriye yas tutma, ciddiyet, ağırlık ve ölçülü ruhsal neşe kalmıştır. ancak cinnetin en doğrudan ve tehlikeli formu olan sarhoşluk tanrılardan yüz çevirmiş ve tüm coşku ve infialiyle insan dünyasını içine almıştır. pagan dinleri sarhoş esrikliğine kendi inançlarında yer vererek bu tehlikeyle yüzleşmiştir. herakleitos, "ama hades de, uğruna çıldırdıkları ve şarap ziyafeti sürdükleri dionysus'la aynı" derken, hiç şüphesiz bunun arkasında yatanı görmüştür. işte bu sebeple hades'ten beri tehdit oluşturan tehlikeyi kovmak için cümbüşlere dini bir izin verilmiştir. ancak bizim yaptığımız sadece, cehennemin kapılarını açmaya yaramıştır." carl gustav jung - rüyalar

    "kibir, kişinin kaderi kabul etmesinin reddidir. bu, kişinin büyük eylemleri kendi başına yaptığına olan inancıdır. bu, tanrıların gücünü gasp etme eğilimidir. bu aynı zamanda, kişinin topluma ve dostları olan erkek ve kadınlara her zaman ne kadar bağımlı olduğunun da inkarıdır." rollo may - özgürlük ve kader

    [metaneira ve kızları demeter'e dediler ki: "anne, tanrıların bize verdiklerini acı çeksek de biz ölümlüler zorla taşırız." nasıl bir kader kabullenişidir bu. demeter'e kaderini kabul etmesi için nasıl bir yakarış! (...) metaneira sonra demeter'den yeni doğmuş oğluna bakıcılık yapmasını istedi. demeter yaşama geri döndü ve bebeğe sevgisini verdi, o da şaşılacak şekilde büyüdü.] rollo may - özgürlük ve kader

    "tanrılar dağlarından aşağı bakıp omuz silktiler." paul auster - 4 3 2 1

    "grekler, gezegenler üzerine ayrıca fazla bir şey söylememişler; örneğin grekler'in gezegen tanrıları olmamış, gezegenlerin birey-insan üzerindeki etkileri pek fazla tartışılmamıştır... gezegenler bilgisi grek-roma kültürlerine, genellikle babil ve diğer önasya kentleri üzerinden gelmiştir." serol teber - melankoli normal bir anomali

    "fakat tek başına korku tutamaz tanrıları, tanrılar çok mağrurdurlar, onları sevmek de gerekir: umudu olmayansa sevmez onları." christa wolf - kassandra

    "tanrılar insanın ruhunu sever, çoğu zaman da ona karşı yaklaşımlarında açıktırlar; ama bedeninden nefret eder her iki dünyada sonsuza kadar öldürürler. bu yüzden tanrılara ulaşmak istiyorsanız sefil bedeninizden kurtulmanız gerekir." herman melville - pierre ya da belirsizlikler

    "dileyip de elde edemediği ya da kendisine yasak olan her şeyi bu tanrılara atfeder. öyleyse tanrıların aslında kültürel hedefler sayılabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır." sigmund freud - uygarlığın huzursuzluğu

    "tanrının rakiplerinin kısa bir listesi şunları içerir: kenani tapınağının idarecisi el; yardımcısı asherah; daha önceden bahsettiğimiz baal ve anat/astarte; fırtına tanrısı haddad; ay tanrısı sin; kenanilerin deniz tanrısı yamm; ölüm tanrısı mot; bir başka ay tanrısı yarih; sağlık tanrısı eshmun; veba ve salgın hastalık tanrıları deber ve resheph; ana babil tanrısı marduk; moab'ın ana tanrısı chemosh; tapınmanın bir parçası olarak çocuk kurbanını talep eden milcom/moloch; verimlilik ve ekin tanrısı dagon; yarı balık halinde üretkenlik tanrıçası derceto; güneş tanrıçası shapas ve sulama tanrısı athtar." melissa mohr - küfür etmenin kısa tarihi

    "tek tanrıcılık inancına biraz daha gevşek bir biçimde bağlı olan bilim insanları elyon'la kenani tanrılarının şefi olan el'i eşleştirir ve bu ayetleri yahve'nin kenan ilinde önemsiz bir savaş ve fırtına tanrısı olduğu, el'in her şeyi idare zamanlarının kalıntısı olarak görürler. o zaman el insanları bölmüş ve israiloğullarını yahve'ye vermiş olur." melissa mohr - küfür etmenin kısa tarihi

    (ilk giri tarihi: 9.7.2018)

    (bkz: tanrı/@ibisile)
    (bkz: elohim)
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap