3 entry daha
  • ölmeyi başarayamayan bir adam ve yalnız kalmaktan korkan bir kadının öyküsü, yaşamı ve ölümü tiye alan bir film. adam ölmeyi beceremez çünkü aslında hayata bağlıdır, hatta hayatta kalma mücadelesini verir. zaten fazla takıntılı derecede olsa da, düzenli bi yaşamının olması bunu gösteriyor. adamın her ölmeye çalıştığında başka birinin ölmesi (perfume'da da jean baptiste grenouille bir mekanı terkettiğinde mutlaka o mekandakiler ölüyordu) de bunun bir göstergesi. filmde alıntılanan "ölüm huzurdur" cümlesine rağmen, huzuru aşkta arayacaktır.

    kadın ise adama zıt bir çizgide, son derece pasaklı ve hayatından bezmiş görünümlü biridir. film ilerledikçe iki karakter birbirine benzemeye başlar.

    ilginç bir filmdir kesinlikle. 30. dakikasında filmin adı ekranda belirir. bazı sahnelerde esas kızımız, kız kaderşine dönüşür. bunun nedenini yönetmen röportajında tüm içtenliğiyle açıklamış... "ufak kardeşi set ekibimiz çok seviyordu. hem genç hem de seksiydi. hepimize pozitif enerji veriyordu. o setteyken herkes sürekli gülümsüyordu. o gittiğinde ise herkes ciddileşiyordu. bu nedenle çekim günleri bittikten sonra onu tekrar çağırdık ve ortaya böyle bi sahne çıktı." diyor gülümsüyor. ben de bunuel'in arzunun o belirsiz nesnesi'ne gönderme yaptı sanmıştım...

    ve tabi ki christopher doyle, "ben oradaydım, ben çektim oldu!" edası ile, çektiği görüntüleriyle kendisini seyirciye hatırlatmayı ihmal etmemiş.
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap