43 entry daha
  • yok sayarsan geliyor, gelmesini istediğin her ne ise...
    gençken keşfettim bunu galiba. gönül ya da iş meselelerinde çalışan garip bi sistem bu.

    (tekrarliyim, batıl.. yani asli astarı yok esasen. ama bi sekilde -belki reçelli bir dilim ekmegi yere düşürürseniz, her zaman reçelli tarafının alta gelmesi gibi/ murphy kanunlarındaki gibi misal- bilimsel olmayan ama çalışan bişey)

    gençken çok ilgimi çekerse bir bey, onun adım atmasını beklerdim. o adım gelmedikçe içimde küllenmek yerine bi süre artardı o ilgi.
    ama gidip ilk adımı atan kız olmayı bırak; yeşil ışık yakan kız bile olamadım pek (dışardan sağlam görünürdüm ama içimde aşırı kırılgandım)

    neyse bi noktada olmazlığını kabullenip o beyin telefonunu, bende varsa fotoğrafını filan silmeme müteakip düşerdi bi sekilde kapıma.
    şu anki sosyal medya gibi düşünmeyin, o zamanlar sosyal medya yok, ya da çok kısıtlı. yani karşı tarafın bilebileceği bir silme eylemi değil bu kesinlikle.

    ben de bunun tuhaf ve batıl bilgisini edindiğim erken gençlik yıllarımdan itibaren ilgimi çeken insanları -kendi içimde dahi- yok saymayı öğrendim.
    ekseriyetle de geldiler ve ilk bikaç adımı -benim yerime de hatta- attılar.

    çok acayip. iş konularında da işe yarıyor garip bi şekilde.
    şu aralar elimde ön tasarımlarını yaptığım bikac proje var. oldukça iddialı olanları da var içlerinde ve tablet o tasarımlardan ötürü şişti.
    prensipte ok olmamıza rağmen bi tarihler, bi de kesin okeyler verilmedi henüz.
    tableti boşaltmam lazım (hali hazırda da çalışıyorum çünkü) ama elim gitmedi.
    son bi revize isterler mi diye tutuyordum her şeyi henüz içinde.
    derken dün "ya boşaltayım şu aleti de şu kesin okeyler gelsin artık olmazsa" diye düşündüm.

    çünkü adım gibi biliyorum ki, benim projeleri bilgisayara aktarmama müteakip birkaç gün içinde ("son bir revize" ricasıyla beraber) kesin okeyler gelecek.
    bilgisayara attığım dosyaları, o son revize için tekrar tablete aktardığım sahneyi şu an görebiliyorum mesela. hep böyle olur. neden bilmiyorum.

    "beklemekte oldugun sey, ancak sen beklemeyi kestiğinde gerçekleşir;
    bu evrenin sana, 'sen bakarken soyunamıyorum' deme şeklidir" diyordu lisede okuduğum matrak bi kitapta. buna çok takılmış olabilirim.

    ama gerçekten de böyle bişey var bence. yüzde yüz diyemem ama yüzde %86.3 filan çalışıyor.
    hiçbirşeye çok fazla takılmadan, öyle biraz da gelişine; biraz kolayından, aktığı gibi- aktığı kadarıyla yaşamak lazım sanki bu hayatı...
50 entry daha
hesabın var mı? giriş yap