ansımak
-
anımsamak, aklına gelmek.
"andronikos gelip karşısında durduktan sonra bir boşluk vardı, var; ne yaptığını ansıması imkansız." bilge karasu - uzun sürmüş bir günün akşamı (tepe)
"kuyunun başında, bahçenin, avlunun, şehrin, denizin, dünyanın ortasında, orta yerinde, yapayalnız durarak, andronikos'un kendisine doğru yürümüyormuş da sularda süzülen bir sandalmış gibi geldiğini, yaklaştığını görüyor, ansıyor." bilge karasu - uzun sürmüş bir günün akşamı (tepe)
"çok eskiden, çok uzakta, pencereden bakarken, bulutsuz bir yaz gününün öğle sıcağında komşunun bahçesinde tütmeğe başlayan bir maltız ateşinin ince dumanını görür gibi (durgun, dingin bir havanın orta yerindeki ince, kara, büksül düşü ansır gibi), bir küskünlük kokusunun gelip geçtiğini duyarız içimizden." bilge karasu - narla incire gazel
"birden ansıyorum. küp gibi sağır, dönüş otobüsünü bekliyordum narkent'in girişinde. (...) şimdiyse, belli bir ulusun gezmenleri ezici çoğunlukta olduğu için onların dilini konuşarak, onların isteklerini karşılamağa çalışarak, oraya doluşmuş birtakım başka yabancıların mallarını sattıkları bir pazar, bir aracı olmuş narkent." bilge karasu - narla incire gazel
(ilk giri tarihi: 25.1.2020)
(bkz: anımsamak), ansıtmak, andırmak, anıştırmak
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap