46 entry daha
  • spoiler gibi.

    arkadaşım çocuğunun down sendromlu olması tehlikesini ilk öğrendiğinde çok üzüldü, çok ağladı, ama asla aldırmayı düşünmedi.
    ona böyle özel gereksinimleri olan bir çocuğa bakabilecek maddi manevi dayanıklılıkta olduğu için memnun olması gerektiğini, hayattan ille de sanki defaultmuş gibi beklediğimiz mükemmel şeylere kavuşamadığımızda bu kadar başımıza yıkılmaması gerekliğini söyledim.
    çocuk sağlıklı doğdu.
    ben yıllardır bu söylediklerimi kendim yapabilir miydim diye düşünürüm. kesin cevaplar vermemeyi her gün yeniden öğrendiğim için bu konuda da eminmişim gibi konuşamıyorum, ne kendimle ne orta yerde.
    bu film yine evde başka şeylerle uğraşırken gürültü olsun diye açtığım, sonra hint filmlerinin muazzam görselliğinden gözümü alamadığımdan bir süre izlediğim, izlerken eğlenceli bulduğum, sonra işime dönüp unuttuğum bir seyirlikti.
    bugün yine kafa yormadan dinlenmek istediğim sırada yarım bıraktığımı hatırlayıp açtım. ancak ikinci yarısı komedi temposunu azaltıp drama ağırlık vermiş, bu dengeyi de iyi becermiş.
    mimi'yi izlerken benim gibi davulun sesine uzaktan hoş demek yerine bütün riskleri göze alabilen bir kadınla karşılaştığım için çok etkilendim. bu farazi dilemmayı bir kez daha hatırlayıp, yine kendimle ilgili kesin yargılara varmadan sadece gözlemlemek iyi geldi.
    kürtaj karşıtı söylemlerine katılmasam da, güçlü ve cesur bir kadın olarak sadece kendi olası mutluluğunu düşünmeden sorumluluk alabilmesine bayıldım.
    yönetmenin hikaye anlatıcılığına da bayıldım, çok iyi bir serim-düğüm-çözüm akışı yakalamış.
    beklenmedik filmden neler çıkıyor, sinemaya bu yüzden de aşığım.
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap