9 entry daha
  • bazı kaynaklarca tuvalardan ayrıldığı kabul edilen dukha türkleri hakkında şu entryi girmiştim (bkz: #129441753)
    girdiğim entry üzerine bazı ilgili yazarlar tuva türkleri hakkında sorular yöneltmişti. ben de bu yazımda 20 gün kadar köylerinde kaldığım tuvalar hakkında izlenimlerimi ve bildiklerimi anlatmaya çalışacağım.

    vikipedi dahil bir çok yerde tuvalar hakkında; 'rusya'nın tuva cumhuriyeti'nde ve moğolistan'ın kuzeyinde yaşayan bir türk halkıdır' ifadesi geçiyor. evet tuvaların büyük çoğunluğu rusyadaki özerk tuva cumhuriyeti'nde yaşıyor fakat moğolistan sınırları içinde tuvaların merkezi kuzeyde değil, ülkenin en batısındaki bayan ölgii ilinin sengel ilçesinde. hatta birçok araştırmada sengel (tsengel) ya da altay tuvaları olarak bahsedilir (ayrıca dipnot olarak kazakistan'da da tuvaların izlerine rastlayabilirsiniz). acaba moğolistan'ın kuzeyinde yaşayan dukhaları, tuva olarak kabul ettikleri için mi böyle 'hatalı' bir bilgi mevcut!
    ms 2. yüzyıl çin kaynaklarında rastlarız tuva türklerine. tuva türkleri tarih boyunca hun, göktürk, moğol imparatorlukları bünyesinde yer almışlar, moğol imparatorluğunun çökmesi ile de mançuların hakimiyetine girmişler. mançu yönetimindeyken çıkardıkları ayaklanma başarılı olmayınca soykırıma uğramışlar. soykırımdan kaçan bazı tuvalılar altay taraflarına kaçmış. çin'de karışıklıklar çıkıp mançu hanedanı devrilince de ilk tuva devleti kurulmuş ama bu sefer de rusya hakimiyetine girmişler. bunları söyleme sebebim bu kadar hakimiyet altında kalmalarına rağmen geleneklerini oldukça muhafaza etmişler hatta bunun için ormanlara saklandıkları dönemler olmuş. o sebeple bazı kaynaklarda orman insanları olarak zikredilirler.

    ben de bu entryimde moğolistanda tanıştığım ve köylerinde konuk olduğum sengel tuvalarından bahsedeceğim.

    bayan ölgii, kazakların yaşadığı bir moğolistan ili, adı konulmamış bir özerklik var. ilde moğolca bilen sayısı çok az, şöyle düşünün ki devlet dairelerini denetlemek için gelen moğolların yanına tercüman veriliyor, okullarda eğitim kazakça. bunları söyleme sebebim; tuvalar bu ilde kazaklarla beraber azınlık olarak yaşıyorlar fakat kendi kültürlerini, kendi dillerini oldukça iyi muhafaza etmişler. misafirleri olduğum süreçte ne zaman 5-6 tuvalı ile oturursam hepsi de kazakça biliyor olmasına rağmen benimle bireysel olarak kazakça konuşup birbirleri ile diyaloglarını mutlaka tuva dilinde yapıyorlardı. dillerinden tanıdık kelimeler yakalamak mümkün ama türkçe konuşarak anlaşmak zor.

    tuvalar ağırlıklı olarak buda inancının lamaizm mezhebine mensuplar fakat eski inançları olan şamanizmi ve kültürünü ortadan kaldırmamış bir budistlik yaşıyorlar. şamanizm geleneksel hayatlarında oldukça etkin.
    tabiata çok büyük saygı duyuyorlar. bazı tabiat olaylarına, ırmaklara, dağlara ve özellikle de altay dağı'na kutsallık atfediyorlar. neredeyse girdiğim her tuvalının evinde altay dağı'nın fotoğrafları duvarlarını süslüyordu.
    ayrıca köyde tanıştığım bir 'şaman' avuç dolusu taşlarla fal bakar gibi bir ayin gerçekleştirmişti.
    'şuranı üşütmüşsün', 'önümüzdeki bir ay ağaca çıkma', 'x yaşında evleneceksin' gibi şeyler söyleyip ailemle alakalı bir şeyler de söylemişti. sonunda da bir bitkinin yapraklarını yakarak beni baştan aşağıya tütsülemişti.
    yaşadığım bir anım için (bkz: #127668790)
    şamanlar hakkında (bkz: #117527044)

    tuvalar arasında, sere serpe altay dağlarında çadırlarda yaşayanlar olduğu gibi köylerde yerleşik hayata geçenler de var.
    köyde yaşayanların evleri genellikle kerpiçten, bazılarında ahşap eklentiler var. tabi köyde olup da çadırda yaşayanlar da var. evlere dahi çadır havası nasıl verilir o kadar kaldığım halde hala anlayamıyorum; evet evler dahi çadır havasında.
    duvarlarından birisi kilimle kaplı (hani bizde önceden olurdu ya üzerinde silah falan asılı, genelde geyik figürlerinin olduğu; işte onun gibi). kilim olmayan duvarlarda aile fotoğrafları. bir köşede kazanılmış madalyalar, alınmış rozetler. ortada hiç değişmeyen bir masa ve masanın üzerinde mutlaka ama mutlaka şeker, kurt (bir çeşit peynir) gibi atıştırmalıklar ve her evde sanki bir elden çıkmışçasına oluşan dağınıklık.
    ve tuvaletler... dışarıda, yere kazılan bir çukurun üstüne kondurulan ve ortasında bir delik olan kulübe şeklinde olan tuvaletler...
    tuvaların çoğunluğu hayvancılık ile uğraşıyor. geniş otlaklarda başıboş gibi gözüken at, koyun, yak (tibet sığırı), inek sürüleri...
    bizde seneler önce oynanan, koyunlar ile keçilerin arka bacaklarında bulunan aşık kemiğinden adını alan aşık oyunu oynanıyor hala bu topraklarda.
    tuvalarla tanışmak istememin en büyük sebebi de şüphesiz ki gırtlak müzikleriydi. dikkatimden müziğe ilgim olduğunu düşünüp kendi müzik aletleriyle imtihana da soktular zaman zaman. gırtlaktan bir nağme çıkarma çabalarıma da az gülmediler yani. ayrılma vaktim gelince herkeste bir hüzün vardı ya da ben yaşlanan gözlerimden buğulu görüyordum çevremi. aracıma bindiğimde, çalmayı beceremediğim müzik aletlerinden topşul, igil ve ağız kopuzunu arka koltukta görünce gözyaşlarımı tutma çabamı da bir kenara bırakmış oldum.

    sengel yolundayken yakaladığım balığı kartala kaptırmamla bitireyim bu yazıyı, bu durum başka hangi ülkede yaşanırdı ki! (bkz: #124039845)

    temennili bir not: umarım en kısa zamanda tuva cumhuriyet'i seyahati gerçekleştirip bu yazıma eklemelerde bulunabilirim...
hesabın var mı? giriş yap