22 entry daha
  • ayla algan'ın ilk sinema filmidir. sadri alışık'ın ustalığı ile film başlı başına bir şâhesere dönüşmüştür.
    1960 yıllarının istanbul u ve insanları siyah beyaz fotoğraf kareleri ve ekrana düşen o günlere ait içimizi sızlatacak güzellikteki hâtıralar filmde yekpâredir.

    alışık, o yıllara ait olan seyirciyle konuşarak hikâyeyi anlatma ekolü ile girizgah yapıyor filme. sigarasından dumanlar tüttürerek başlıyor ve o sigara hiç sönmeyerek de nihayetleniyor film.
    ayla algan, şimdiki zamanlardaki artist olma heveskârlarıyla kıyaslanamayacak kadar masumca arzuları olan çıtı pıtı, sevimli bir genç kızı oynuyor;adı ayşe. sadri alışık da onu türlü rezilliklerin batağından döndürmeye çalışan, zamanında evlenmemiş, orta yaşlı, eski istanbul beyefendisi haşmet rolünde; haşmet ibriktaroğlu. film 60 yapımı olduğu için "klasik tük filmi hikayesi" tâbiri henüz lügatımızda yer almadığından; çok çarpıcı, ibret verici bir senaryosu olduğu bile düşünülebilir.

    haşmet'in, haşmetli bir isim taşıyıp, civarda nam salması köklü bir aileden gelmesi, eskiden saraylarda oturmuş olması ve piyano çalabiliyor olmasıyla alakadar olmasının yanında, çevredesinde hatırı sayılır beyefendiliği ve arkadaşlığı ile de anılmasındandır. çünkü haşmet, arkadaşlığın çıkarsız, dâvetsiz rû be rû muhabbetinden, rakı masasından, sigara içmekten, fotoğraf çekmekten, müzikten iyi anlar velhâsılı. her insan gibi iç sesiyle konuşuyor olması, bazan dalga geçip, komik rüyalar görmesiyle de kendisine derinden bağlar, çünkü tıpkı biz gibidir.

    bu rol sadri alışık'da vücut bulup ve onun sûretinde hayat bulmasıyla izleyicinin gözünde 'gerçek bir kahraman' a dönüşür. her ne kadar ayşe nin korunaksız ve bitmez tükenmez hevesleri olsa da, bütün bunlara haşmet, sinema dünyamızda sonradan peydâ olan esas oğlanlar gibi tokatla cevap vermez ve sadri alışık o her zamanki hüznüyle ağlar, inler gerçekten de ve bu hüzün o nihâyetsiz, ucube hevesleri de berhevâ etmesine kâfi olur. haşmet e en çok yakışan ağzından düşürmediği sigarası ve o saf hüznüdür.

    film biter, herkes erer murâdına.
    istanbul, deniziyle, tüten bacalarıyla, haşmet ve ayşe nin güzellikleriyle ve sevgisiyle daha güzel olur.
    gramafondan bir plak çalar, birisi bir gazel okur, iki beyit atar; bundan murâdını alan alır şâd olur, almayan nâşad.
    şehnaz longa hayat bulur ve
    her şey aslında siyah fon üstüne ters s ile yazılmış o "istanbul hatırası" yazısının önünde fotoğraf çektiren şanslı kişilerden olmadığımızdan başımıza gelir..
197 entry daha
hesabın var mı? giriş yap