4 entry daha
  • 500 yıllık yeniçeri ocağı'nın birkaç saat içinde yerle bir edilmesindeki en önemli aktör olan kara cehennem ibrahim ağa'nın, taksim'deki bir apartman temelinde sonlanan ironik hikayesini anlatacak bu entry birazdan.

    öncelikle şu "kara cehennem" lakabından başlayalım. ibrahim ağa'yı kanlı canlı görüp anılarında (türkiye'deki durum ve olaylar üzerine mektuplar, s. 219) bunu anlatan biri var: helmuth karl nernhard graf von moltke. osmanlı ordusunda öğretmenlik yaparken 1839'da bir nevşehir gezisinde binbir güçlükle huzuruna çıktığı dönemin nevşehir valisi "kara-djehennah" ibrahim ağa'nın, çelik grisi bir sakalın çevrelediği güzel bir yüze sahip olduğunu belirten moltke, aralarında geçen şu diyalogu aktarır:

    moltke: sizi daha önce görmemiştim ama hakkınızda bahsedildiğini duymuştum.
    kara cehennem: ne duydun?
    moltke: çok iyi bir topçu olduğunuzu ve size kara cehennem denildiğini...

    kendisine kara cehennem denilmektedir; zira moltke ile bu karşılaşmasından 13 yıl önce 1826'da gerçekleşen ve tarihe vaka-i hayriye olarak geçen yeniçeri ocağı'nın kapatılması sırasında yaşanan çatışmada, topçu yüzbaşı ibrahim öylesine kanlı, sert, vahşi, cesur ve asabi bir müdahalede bulunur ki ortalığı cehenneme çevirir ve kara cehennem lakabını alır. tabi sadece lakap almakla yetinmemiş, pek çok makam ve mevkiye ilaveten paşalıkla da taltif edilmiş.

    şimdi bütün bu mevzuların başladığı o güne, 15 haziran 1826'ya dönelim. mekân, günümüzde istanbul'un fatih ilçesinin aksaray semtindeki adnan menderes bulvarı no:2'de bulunan historia avm civarları. yeniçerilerin kasaplarının bulunduğu yer olduğu için et meydanı olarak anılan ve et kaynatılan kazanları alıp kazan kaldıran yeniçerilerin çıkardığı ayaklanmaların başlangıç yeri olarak ünlenen bu yerde, "yeni odalar" adı verilen bir yeniçeri kışlası bulunmaktaymış. işte bu kışla, 15 haziran perşembe günü kara cehennem ibrahim ağa'nın emriyle bir kaç saat içinde güllelerle yerle bir edilip içindeki binlerce yeniçeri öldürülmüş. bütün bunlara tanık olan şair keçecizade izzet molla, et (lahm) meydanında toplanıp kazan kaldıran nankör yeniçerilerin belâlarını bulduklarını şöyle anlatmış:

    tecemmu' eyledi meydân-ı lahm’e
    idüp küfrân-ı ni’met nice bâğı
    koyup kaldurmada ikide birde
    kazan devrildi, söndürdü ocağı

    bu cehennemvari olay sonrasında gördüklerinden hayli etkilenen isveç elçisi carl gustaf löwenhielm, geriye kalan enkazı şöyle resimlemiş. bu arada, bu son resimde görünen ortadaki sütunun, historia avm'nin 500 m yakınında bulunan kız taşı olduğunu da not düşelim . elçinin resimleri dışında 1930'lara kadar kalan kalıntılar da mevcutmuş aslında. yerle bir edilen yeniçeri kışlasının et kapısı ya da et meydanı kapısı adı verilen ve 1930'larda yıktırılan kemerli kapının içinden gözüken yapı, bugünkü avm'nin 100 m yakınında bulunan molla fenari isa camii. bu muhteşem kapının kemeri ve kapıdan geriye kalanlar ise vatan caddesi yapılmak üzere adnan menderes döneminde gerçekleştirilen 1956-1957 yıkımlarında bütünüyle ortadan kaldırılmış.

    böylesi olaylı bir hayatın sonunda kara cehennem ibrahim ağa'nın vadesi 28 şubat 1853'te dolmuş ve aralarında şinasi gibi pek çok şair ve yazarın da mezarının bulunduğu taksim gümüşsuyu civarlarındaki ayazpaşa mezarlığına gömülmüş. fakat bu mezarlığa önce alman sefâreti, ardından da bir süre istanbul kulübü olarak kullanılan osmanlı bankası'nın müdür lojmanı olması için görkemli bir bina yapılmış. pera palas, istanbul arkeoloji müzesi, istanbul erkek lisesi gibi diğer pek çok 19.yy osmanlı şaheserini vücuda getiren meşhur mimar alexandre vallaury tarafından inşa edilen (ve 1967'de yıkılıp ıntercontinental otel/marmara etap/the marmara dikilen) bu ihtişamlı lojman mevzusu biraz ilginç.

    ilginç, çünkü kara cehhennem paşa'nın mezarının bulunduğu arsa, 1870–1889 arasında osmanlı bankası'nın genel müdürlüğü yapan mr. forster'e satılmış 1873'te. inşaat devam ederken dönemin vakıflar genel müdürlüğü, sattığı arsada kara cehennem paşa'nın yattığını fark edince paşanın mezarını bir duvarla örmeye ve bu kısmın parasını iade etmeye karar vermiş. lakin muhtemelen o dönemdeki kapitülâsyonlar yüzünden karacehennem paşa'nın mezarı, taksim meydanındaki -sonradan kültür sarayı ve opera binasına dönüştürülen- jandarma karakolu yanına taşınmış ve zamanla da kaybolup gitmiş. semavi eyice'nin 1973 tarihli "“tarihi mezarlardan notlar" başlıklı yazısında (tarih enstitüsü dergisi, s.318) belirttiğine göre karacehennem ibrahim paşa'nınki de dahil olmak üzere viran haldeki mezar taşlarının, bölgede inşaatına başlanan apartmanların temellerinde ve de gümüşsuyu askeri hastanesi çevre duvarının yapımında kullanılmış olması çok muhtemel.

    paşadan kalan son iz, yakın bir zamana kadar sultanahmet camii’nin arkasındaki "karacehennem ibrahim sokağı" iken, mahalle sakinlerinin "biz böylesi bir isme sahip bir sokakta oturmak istemiyoruz" demeleri üzerine sokağın ismi kutlugün sokağı olarak değiştirilmiş. yeniçeri ocağı'nı kaldıran anlı şanlı paşadan şu an günümüze kalan tek şey, tvlerde evlilik terapisti olarak boy gösteren selin karacehennem'in soyadı. selin hanım, karacehennem ibrahim ağa'nın torunu olan ve 1980'de ölen hava tuğgeneral ali şemi karacehennem'in gelini.

    bir dönem adını anmanın bile cesaret işi olduğu kara cehennem ibrahim ağa'nın muhtemelen taksim'de bir apartman temelinde ya da bir çevre duvarında neticelenen hikayesi böyle işte.

    notlar:
    1) sevgili badim @musahip'in kız taşı'na ilişkin uyarısını buraya bırakayım: "yeni odalar'ın harabeleri arasından kıztaşı'nın bu şekilde görülmesi çok kolay değil, zira kıztaşı ile yeni odalar arasında ciddi bir rakım farkı var. kıztaşı aynı düzlemde değil bir yamacın sırtında görülmesi gerekir. ama eski odalar'ın en batı kısmının kalıntıları arasından böyle bir manzara görülmesi mümkün, çünkü onların konumuyla kıztaşı arasında büyük bir yükselti farkı yok. hatta kıztaşı, odalardan hafif daha aşağıda -tıpkı bu çizimde olduğu gibi. dönem kaynaklarında yer tanımlarıyla ilgili bu tür karışıklıklar sıkça olur ve kaynağın verdiği bilgiyi sorgulamadan kullanmak hatalara yol açabilir. sizin kullandığınız ikincil kaynakta da belli ki bu durum dikkatten kaçmış."
    2) kemal tahir'in yorgun savaşçıcehennem topçu yüzbaşı cemil'in de kara cehennem ibrahim ağa'dan mülhem olduğunu hatırlattı @kufre yaklastikca inancim artiyor.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap