56 entry daha
  • yaş maş dinlemeden insanı gençliğinin baharında bile hayata küstürebilen lanet, illet, rezalet bir şey. alışması inanılmaz uzun sürüyor. genetik olduğundan, önüne geçilemezliğin yarattığı aciziyet adamın amına koyuyor önce, sonra mevcut tedavilerin ancak geçici ve yetersiz çözümler üretebildiğini öğreniyorsunuz. aynalara düşman olma bunun bir adım sonrası oluyor. ''şu yanlarda biraz olsa yakışıklı adamım aslında'' tesellisi ile içses günlerce her aynaya baktığınızda sinirden çıldırtıyor bünyeyi. ardından ''aha işte sinir yaptım depresyon yaptım kafaya taktım yine dökülecek'' diye düşünüp unutmaya çalışarak kendi kendinize kafa sikiyorsunuz.

    ailenizin genetik köklerini araştırmaya yönelim başlıyor bundan sonra. dökülen her bir telden sorumlu tutabileceğiniz bir akrabanın varlığı veya yanlız olmadığınız bilincinin yaratabileceği rahatlıktan medet umar hale geliyorsunuz. dostlar cemiyetinde olurda saçtan baştan muhabbet açılırsa sanki sen bilmiyormuşsun gibi ''seninde yanlar fena gitmiş abi'' diyen bir arkadaşa ''bizim anne tarafı böyle maalesef'' demek ''bir siktirgit amına koduğum'' demekten daha acısız oluyor her iki taraf içinde...
    işte o uzun süren alışma dönemi böyle böyle başlıyor. kabullenme acayip birşey. ''bende böyleyim işte ne yapayim'' hissiyatı bir süre sonra neredeyse tüm boşlukları dolduruyor ama ne olursa olsun kara kara düşündüren ve derinlerde iz bırakan bir illet olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

    hepimize geçmiş olsun. olan olmuş, kalan sağlar bizimdir...(yanlar ve arka)
    yanlız izninizle son bişi...
    ananı bacını sikiyim saç dökülmesi.
773 entry daha
hesabın var mı? giriş yap