19 entry daha
  • bu cumartesi sabahına uyandığımda gördüğüm, neredeyse bütün gün etkisinden çıkamayıp, sanki rüya değil de otomatik portakal izlemişim gibi hissettiren rüyadır.

    önce ben mimar olan bir er kişisiyle konuşuyorum. mesajlaşıyorduk sanırım. ona biraz ters yapıyorum. o da sinir olmuş bu duruma ama henüz haberim yok tabi. rüyanın devamında öğreniyorum.

    sonra başka bir sahneye geçiyoruz. ben, annem, teyzem ve tanımadığım bir kadınla yine daha önce görmediğim boş bir evin salonundayız. temizlik yapmaya gelmişiz sözde. ara detayları hatırlamıyorum ama bir bakıyorum salonun köşesinde mimarlık harikası gibi banyo var. bu tanımadığım kadın oraya kendini asmış.

    daha sonra mimar olan bu kişi, beni sürekli mesajlarıyla taciz edip tehditler savuruyor. başıma bela oluyor yani, sayko çıkıyor. daha önceki terslememe sinirlenmiş beyefendi. ben de deli gibi korkuyorum. bana mail dahi atıyor her yerden göreyim diye. hatta bir yerden sonra kendi çalıştığı mimarlık ofisinin kurumsal hesabından iletiler gelmeye başlıyor bana. bir kargom olduğunu, teslim olacağını falan söylüyor içerik. ama benim böyle bir talebim yok. o sayko mimar göndermiş. firmanın yeşilli sarılı kahverengili bir logosu var onu dahi gördüm, hatırlıyorum ya. bir yerden sonra o kadar çok mesaj mail geliyor ki okumamaya bakmamaya başlıyorum. korkum artmaya devam ediyor. kargonun içine kesik parmak falan koydu kesin bu psikopat diyorum içimden.

    son olarak da dedemlerin yaşadığı köyde yine annem, teyzem, ben ve bu sefer önde de ablam; akrabamızın evinden dedemlere gidiyoruz. gece olmuş, hava karanlık diye ben diyorum ki yürümeyelim çok karanlık, arabası olan vardır bir soralım diyorum. mimara denk geliriz diye korkuyorum aslında. annemler de tamam geri dönüp bakalım diyorlar. geri dönüyoruz bir de ne görelim. ismi derin cenk (iki isimliymiş, ne alaka hiç bilmiyorum bu isimlerde tanıdığım biri de yok) olan bu mimar kişisinin orada düzenlediği bir etkinlik varmış hahahah buyrun cenaze namazına. yüzyüze ilk kez görüyorum orada, bayağı da düzgün tipli yakışıklı bir çocuk. kırmızı kapşonlu bir sweati var üstünde. beni kalabalıkların arasında gördüğü an sanki ben de onu tanıyomuşum gibi yanına gidiyorum ve konuşmaya başlıyoruz. kendisinden o kadar korkuyorum ki nolur peşimizi bırak, özür dilerim öyle dememeliydim, ne yolladın kargo gelmedi daha falan deyip ayaklarına kapanıp yalvarmaya başlıyorum hahahah. o da bembeyaz parlayan dişleriyle aa daha gelmedi mi falan diyor.

    bu şekilde bitiyor rüya, uyanıyorum. devamı varsa da hatırlamıyorum. böyle yazınca çok korkunçmuş gibi gelmiyor ama muhtemelen detayları unuttuğum içindir. inanılmaz ürkütücüydü benim açımdan. buraya kadar sabredip okuyan olursa da teşekkürler dost.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap