75 entry daha
  • öncelikle (prestupleniye i nakazaniye/@shocktheworld);
    serbest bir suç ve ceza uyarlaması olan bu filmin başrolündeki michel'le raskolnikov arasında bariz farklar var. birisi nasıl toplumun ahlak yapısını sorguluyan ve kimlik arayışı içinde olan bir insansa diğeri bunları bahane edip kendi ahmaklıklarını meşrulaştıran bir kofti anarşist, bir anguttur. tabi bu angutluğu başroldeki abinin yüz ifadesine ve bresson'ın alametifarikası olan oyuncu yönetimine bağlayabiliriz. bu oyuncu yönetimindeki duygusuzluk tercihi ve yaratılan atmosfer akla camus'nün yabancısını getiriyorsa da bence filmde camus'nün romanındaki o absürdlük yoktur; bilakis ahmakça da olsa hayatı anlamlandırma çabası, ümit vardır. en azından camus'nün bir etkisi varsa bu belirgin değildir ancak dostoyevski barizdir. hatta filmin bir sahnesinde geçen, hayatını kadınlar ve kumarla mahvetti (ya da buna yakın bir şey) cümlesi senaryonun her satırına dostoyevski'nin nasıl sindiğinin kanıtıdır.
102 entry daha
hesabın var mı? giriş yap