25 entry daha
  • george carlin'in on emir hakkındaki yorumunu ise aşağı yukarı şöyledir:

    "gösterimi bitirmeden önce kafamı kurcalayan bir şeyden bahsedeceğim. on emir, evet. benim problemim şu: neden on tane var? on taneye gerek yok. bence bu emir listesi 10 taneye çıkarmak için kasten ve yapay olarak şişirilmiştir. biraz destekli bir liste. şöyle meydana geldi: yaklaşık 5000 yıl önce, birtakım dini ve siyasi üçkağıtçılar, insanları kontrol etmenin ve onları bir hizada tutmanın yollarını aramak için bir araya geldiler. insanların temelde salak olduklarını ve söylenen her şeye inandıklarını biliyorlardı ve bu yüzden tanrının onlara bazı emirler verdiklerini söylediler; bir dağın tepesinde, etrafta kimsecikler yokken, tanrı onlara on emri vermişti. peki oturup da bu emirleri uydururlarken, neden 'on'u seçtiler? neden on? neden dokuz değil? ya da onbir? size nedenini söyleyeyim: çünkü on resmi bir sayı! on önemli bir sayı gibi geliyor! biliyorlardı ki onbir olsaydı insanlar onları ciddiye almayacaklardı. "ne, dalga mı geçiyorsun sen, 11 emir mi? hadi lan ordan!" ama on, önemli bir sayı gibi geliyor. on, ondalık sayı sisteminin temelidir. psikolojik olarak tatmin edici bir sayıdır. "top 10" , "en çok aranan 10", "en iyi giyinen 10" yani on tane emrin olması aslında bir pazarlama taktiğidir. bana göre tamamen bir saçmalık listesidir, daha fazla satsın diye yapay olarak şişirilmiş bir politik belgedir. şimdi size 10 emir listesini küçültmenin ve daha işlevsel ve mantıklı bir liste elde etmenin yolunu göstereceğim:

    ilk üçüyle başlayacağız ve küçükken bana öyle öğrettikleri için katolik roma versiyonunu okuyacağım:

    ben senin efendin olan tanrıyım,

    1)benim önümde yabancı tanrılara tapmayacaksın,
    2)adımı boş yere ağzına almayacaksın,
    3)sebt gününü* kutsal sayacaksın.

    dakika bir gol bir, ilk üçü tamamen saçmalık. sebt günü, tanrının adı, yabancı tanrı: ürkütücü dil! ilkel insanları korkutmak ve yönetmek için tasarlanmış ürkütücü dil! bu tür batıl saçmalıklar yirmibirinci yüzyılda yaşayan akıllı ve uygar insanların hayatına kesinlikle uygulanamaz. ilk üç emri attınız, hop, yediye indik. sıradaki,

    4) annene ve babana saygı göstereceksin.

    itaat, otoriteye olan saygı, insanları yönetmenin bir başka adı. gerçek şu ki itaat ve saygı otomatik olmamalı, hak edilmeli. ebeveynlerin performansına bağlı olmalı. bazı aileler saygıyı hak eder, çoğu hak etmez, nokta! liste altıya indi.

    şimdi, dinin hiç alakadar olmadığı mantığın menfaatine, listede biraz ileri geri gidelim.

    5) hırsızlık yapmayacaksın,
    6) yalancı şahitlik etmeyeceksin.

    yalan ve hırsızlık. aslında bu ikisi aynı davranış kökeninden geliyor, namussuzluk. yani ikisine gerek yok, yerine ikisini bir araya getirip "namussuzluk yapmayacaksın" diyebilirsin. ansızın beşe düştük. hazır birleştiriyorken, bir arada bulunması gereken iki emir daha var:

    7) zina yapmayacaksın,
    8) komşunun eşine göz dikmeyeceksin.

    bir kez daha, bu ikisi aynı davranış kökeninden geliyor. bu durumda, evlilik sadakatsizliği. tek farkı, göz dikmek akılda olan bir şeydir, ve bana göre başkasının eşi hakkında hayal kurmayı yasa dışı yapmamak gerek, yoksa adamın biri havucunu cilalarken * başka neyi düşünecek? ama evlilik sadakatsizliği güzel bir fikir, o yüzden bu düşünceyi saklayacağız ve "sadakatsiz olmayacaksın" diyeceğiz. ve ansızın 4'e düştük. fakat biraz düşünürseniz, namussuzluk ve sadakatsizlik aslında aynı ortak değerin bir parçasıdır. yani, iki namussuzluk emriyle iki sadakatsizlik emrini birleştirip yerine daha basit ve olumlu bir dil kullanıp bütün şeye "her zaman dürüst ve sadakatli olacaksın" diyebiliriz. ve böylece üç emre düştük.

    9) komşunun malına göz dikmeyeceksin.

    işte bu tamamen aptalca. komşunun malına göz dikmek ekonomiyi hareket ettiren şeydir, tamam mı? komşunuz "gelin ey inançlılar"* çalan bir vibratör almış, sizin de bir tane alasınız gelmiş. göz dikmek istihdam yaratır, onu yalnız bırakın. göz dikmeyi attık geriye iki tane kaldı, büyük dürüstlük ve sadakatlilik emri ve henüz konuşmadığımız son emir:

    10) öldürmeyeceksin.

    cinayet, beşinci emir... ama aslında bir düşünecek olursanız, dinin cinayetle pek bir problemi olmamıştır. insanların tanrı adına öldürülmeleri, diğer ölüm sebeplerinden çok daha fazladır. dini arkadaşların "öldürmeyeceksin" emrini ne kadar ciddiye aldıklarını görmek için tek yapmanız gereken kuzey irlanda'ya, orta doğu'ya, keşmir'e, engizisyona, haçlı seferlerine ve dünya ticaret merkezi'ne bakmak. ne kadar dindarlarsa cinayeti o kadar pazarlık edilebilir bir şey olarak görürler. üzerinde müzakere edilebilir bir şey. değişiyor, kimin öldürüp kimin öldürüldüğüne göre değişiyor.

    ve bütün bunları aklınızda tutarak, işte size gözden geçirilmiş "iki emir" listesini sunuyorum:

    1) sana amı* sağlayana karşı her zaman dürüst ve sadakatli olacaksın
    2) öldürmemek için çok çalışacaksın; tabi eğer senin taptığın görünmez adamdan farklı bir görünmez adama tapmıyorsa.

    ihtiyaç olan iki taneydi, musa bütün bunların hepsini dağdan inerken lanet olası cebinde taşıyabilirdi, ve eğer böyle bir liste olsaydı alabama'daki dostların bunu adliye duvarına asmalarına itiraz etmezdim, son bir emir daha ekledikleri sürece:

    3) dinini kendine saklayacaksın.

    teşekkür ederim."
41 entry daha
hesabın var mı? giriş yap