19 entry daha
  • susan sarandon lı winona ryder'la uyarlaması, kitabın özünü tam anlamıyla yansıtan film.

    gerçekten çocukluğumu ve okuduğum ilk anda hissettiklerimi filmde bulmuş olmak beni çok şaşırtmıştı. sanki daha önce izlemişim gibi. eserin en etkileyici yönlerinde birisi, fakirlikle iç içe geçirilmiş umutlardı bana göre. dickens ya da victor hugo okumaktan bile daha iyiydi bu yüzden. sefilleri öğretmen kontrolünde okuduğum zamanlarda depresyona girdiğimi düşünüyorum şimdi. kendimi çok mutsuz hissetmiştim. küçük kadınlar, bir edebiyat eseri gibi değerlendirilmez nedense ama bir çocuğa kendisini çok mutlu ve güçlü hissettirebilecek niteliktedir aslında ve bir kız çocuğu hatta çocuk kitabı olarak görülmemeli sadece.

    çok güçlü ve kişilikli bir anne karakteri, kitabın uzun bir bölümü savaşta olan ve sonrasında da silik bir karakter olan baba yanında oldukça güçlü bir figürdür. genç, yakışıklı, afacan ve kanka aşığının aşkını reddetme gücünü göstererek kendi kararlarını ön plana çıkaran "yazar", "yaratıcı" jo karakteri, bunun yanısıra, talihsiz bir hasta kardeş beth, zenginlik ve güzellik peşinde küçük kardeş amy ve hayattan fazla beklentisi olmayan, saf, içi dışı bir, anne yönleri ağır basan bir abla mag; çeşitli kadın modeller sunar. genelde ön plana çıkan ve anlatıcı olan jo'dur. dönem gereği, kadınların genelde aşağılandığı, dekoratif birer eşya gibi, süs püs içinde olmakla şekillendirildiği, oy kullanmalarının mümkün olmadığı bir dönemde, romanın erkek karakterleri de, genelde daha yüzeyselce ele alınmış olmalarına rağmen, bu ideailin bir parçası kılınmışlardır. yani iyi, nazik, fedakar, kadınlara karşı saygılı olarak ele alınmışlardır. küçücük bir eldivenin, bir dantel parçasının, bir dilim ekmek ve tereyağının bile lüks olduğu bir durumda, bunlarla neşelenen kız çocuklarını, onların tek tek yeteneklerini, kendilerine özel durumlarını, kişiliklerini ve bütün bunlar sonucu geldikleri noktayı güzel bir dizge ile okuyucusuna sunan, uzun bir zamana yayılan, güzel bir kitap.

    okurken kendimi özdeşleştirdiğim kişiye gerçekten benziyor muydum bilmiyorum ama yıllar zarfında, ona benzemeye çalıştığım ya da benzer yönler bulduğum çok oldu. demek ki, belki de hayat, zamanlar değişse bile kadınlara bir kaç temel farklı rol seçeneği sunuyor olabilir. sadece bir kaç tane.. zaman ve mekan farkına rağmen bunun böyle olduğunu düşünmek; doğrusu tuhaf hissettiriyor şu anda bana. bunun bu şekilde kitapta ortaya konmuş olması da, şu anda, o zaman anlayamadığım bir biçimci yönü vurguluyor. aslında, yaratılan kadın karakterlerin, güçlü kişilikleri ile gerçekten feminst bir duruş sergilese de, şablonlarla ilerliyor oluşu, bunun bilinçli değil sadece sezgisel bir seçim olduğu kanısını yaratıyor artık, düşündüğüm zaman.
129 entry daha
hesabın var mı? giriş yap